hesabın var mı? giriş yap

  • oyun devam ettikçe hanım kızımızın aslında başka bir çocuğa meylettiğini fark etmekle daha da bir dramatikleşen olay.

    şöyle ki kızımız parmak uçlarıyla narin pasları hep o dingile atmaya, saçını bir sağa bir sola atıp gülümsemeye, dingilin de ona karşılık olarak gönderdiği topa düşmesin diye son anda yetişirken cilveli ve minik "ay!" sesleri çıkarmaya başladığında dünya başınıza geçebilir.

    bu gibi durumlarda önce surat asılır, kıza "vay be, bana ha..." diye imalı imalı bakılır (kız bakmaz ama), son çare olarak dönüşüm geçirip payidar demir olunur, herifin kafaya kafaya smaçlar çakılır. ortam elektriklenir gibi olduğu anda ise son smacı da kızın kafasına çakıp "siz oynayın!" diyip basıp gidilir.

    "kız hemen koşarak arkadan gelip "dur, nereye gidiyorsun... neden böyle davrandın ki?" diye sorar. kıskandığını anlamıştır ve sana karşı boş olmadığını göstermek için gülümseyerek gözlerinin içine bakar" diye bitirmeyi çok isterdim ama genelde arkandan "gerizekalı" demekle yetinir sondaki "a" harfini inceltmeyi beceremeden...

  • kısa bir munih ziyareti için bir kaç tavsiyede bulunacağım.

    1) marienplatz: şehir merkezi. şehirin göbeği burası. buraya geldiyseniz her yere ulaşırsınız.

    2) hofbraeuhaus (tarihi bira evi): burası süper bir yer, marienplatz'a da cok yakın, geleneksel danslar, muzikler eşliğinde bira. hiç tanımadığın insanlarla sarılıp dans edip bira içebilirsiniz. yemek de var. özellikle menu linkini de vereceğim, bi tane domuz etli yemek var, bira ile sahane gidiyor. "a whole roasted knuckle of pork served with homemade natural gravy and a potato dumpling"
    hediyelik dukkanı da var, original bira bardaklarından alabilirsiniz.

    3) dachau concentration camp (dachau toplama kampı)
    burası munich e biraz uzak 45 dk uzaklıkda. ilk açılan ve en son kapanan toplama kamplarında biri.eğer hiç toplama kampı görmedi iseniz, ben çok etkilendim bilesiniz. özelikle krematoryum, gaz odaları kısmı bozulmadan kalmış nadir bir kamp. diğer kamplarda genellikle bombalanmış/ imha edilmiş. burası kampın uzak ucunda, giderseniz gezmeden çıkmayın.

    4) englischer garten
    burası devasa bir park, içinde zaman zaman atraksiyonlar oluyor. dal taşak yüzen abilere ablalara denk gelebilirsiniz. ben dayanamayıp boxerımla girmiştim akan suya.

    5) deutsches museum (bilim müzesi)
    devasa bir bilim muzesi, insel nehrinin üstüne kurulmus, adamların muhendislikte 1800 lerde bile ne kadar iyi olduklarını görmek için gidilir. (chrome uyardı: insel almancada ada anlamina geliyor, müze isar nehrinin üstündeki adada oldugu icin museumsinsel olarak geciyor.)

    6) bmw museum: birincisi, muzenin tam karşısında bmw welt diye yeni modellerin satış bölümü var devasa bir bina, muze ile burayı karıştımayın, orası muze değil!.

  • test drive 1 oynarken kuma saplanan aracın çekilmesi için yarını bekleyip hemen uyumam gerektiğini, gece olduğu için kimsenin gelip çekemeyeceğini belirten babama inanmak.

    seneler sonra itiraf ettiğine göre beni yatırıp kendisi oynamak için yapıyormuş bu dümeni. fortran biliyorum ulan ben 6 yaşında bir veledi mi uyutamıyacağım diyormuş kendi kendine, hey gidi.

  • özünde çok iyi bir insan ama sahaya çıkınca kendini kaybediyor, eşi bazen "onu tanıyamadığını" söylüyor. biliyoruz ki direksiyon başında da kendini kaybediyor, muhtemelen halk ekmek sırasına girse orda da kendini kaybedecek ama özünde iyi bir insan. benden iyi mi? muhtemelen, hayatın kimi nasıl ödüllendirdiğine bakılırsa benden milyonlarca kez iyi, tıpkı patronum gibi, ya da hafta sonu sevgilisiyle sinemaya gidecek lise talebesi gibi. bi ben kötüyüm, allah başka dert vermesin.

  • uzun zamandır böyle gerçek bir amerikan filmi izlemedim. bir suser yukarıda bahsetmiş, amerikan gençlik yaşantısını 7/24 parti şeklinde sunan hollywood filmlerine inat, gerçek amerikan gencinin nasıl öğrenciyken bile çalışmak zorunda olduğunu, nasıl beş parasız gezdiğini, neler katlandığını vs çok güzel anlatmış. yoksa hikaye ve film çok düz, çok sıradan. hani bugün türkiye gibi yerde de benzer olaylar yaşanıyor, gencecik kızlar kendi başlarına kürtaj yaptırıyorlar. ama işte yalın bir hikayeyi filmleştirmek olağanüstü bir hikayeyi filmleştirmekten daha zordur, bu film onu başarmış.

    başroldeki kızımız da gerçek hayatta zaten müzisyenmiş, araştırdım, instagramına falan baktım, gerçekten henüz gencecik bir çocuk. bu filmdeki performansıyla çok özel bir kariyere yelken açtığını söyleyebilirim.

  • twitre gezerken denk geldim...
    eminim binlercesi vardır böyle.

    ulan yazıklar olsun!
    yiye yiye doymadınız! paraları yediniz, ülkeyi yediniz, gençliğimizi geleceğimizi yediniz!
    doymadınız! utanmadınız! gencecik memur adaylarının haklarını yediniz!

    şu kıza mülakatta elenecek kadar düşük puanı nasıl verirsiniz. ne yapmış olabilir yani 2 senedir memur olmak için kendini paralayan biri mülakatta! süt dökmüş kedi gibi uslu da durmadıysa ben de bişey bilmiyorum...

    not: hakikaten ne bu kızla ne başka bi kpss adayıyla en ufak alakam olmadığı gibi kpss denen sistemle de bi ilgim yok. özel sektörcüyüm.. ama vicdanımızı da çöpe bırakmadık amk.

    https://twitter.com/…anp/status/1475753894273822722

    gelen mesajlar üzerine edit: abi bisürü mesaj geldi, bu yazdığım örneklerden birsürü gönderen oldu... birinci olup atanamayan, çok yüksek puanla atanamayan, mülakatta kazanamasın diye bilhassa elenen birsürü genç varmış... yazık..

    edite edite: ooo kılıçdar amcamız da girmiş topa..
    https://twitter.com/…luk/status/1475924061373046793

    şimdi bu aktroller, atanamayan çocukcağızları terörist falan ilan etmezlerse iyidir ya...
    yıllarca çalış didin.. kpss de tavan puan yap...
    devlete memur olarak girmek için emek ver.

    sonuç olarak kapı gibi terörist damgası kazan.
    trajik bile demeye utanıyor insan...

  • bana bir anımı hatırlattı. zamanın birinde bir restoranta gittik. menüde fiyat yazmıyor. ben de o ne kadar bu ne kadar soruyorum. garson bir süre sonra;
    "beyefendi burası tahtakale değil ama" dedi :)

    ben de sen kimsin terbiyesiz herif ben senin maaşın kadar her ay hesap ödüyorum. sen buraya fiyatları yazmayınca ben sormaktan mı çekineceğim? ya buraya fiyatları yazacaksın ya da tek tek tek cevap vereceksin sorduklarıma dedim.

    adam gitti sonra müdürü geldi. kusura bakmayın hatalı davranmışlar, ben yardımcı olayım dedi. ben de gerek yok menünün fotoğrafıyla birlikte yarın sizi şikayet ediyorum. ürünlerinin fiyatını görülebilir şekilde belirtmek yasal zorunluluktur dedim ve gittim. sonra üşenmedim gerçekten şikayet de ettim.

    demem o ki gençler hangi mekana giderseniz gidin. sipariş vermeden önce menü isteyin. yoksa fiyatları tek tek saydırın. bu ayıp değildir. eziklik hiç değildir.

    rahat olun.

    edit: arkadaslar yukarıdaki hikayede geçen kelimeleri birebir aktardım. ne garip insan sürekli değişiyor, olgunlaşıyor ve kendine kızabiliyor. ibareyi değiştirmek istedim o yüzden editliyorum.

    bana o lafı eden garson arkadaşa "senin maaşın kadar her ay hesap ödüyorum" demem tamamen görgüsüzlüktür ve ayıptır. şu an aynı olayı yaşasam bu kelimeleri kullanmazdım. bilmenizi isterim.

  • "basbakan secim mitinglerinde dinleyenlere "dusunebiliyor musunuz..." diye baslayan cumleler kuruyor ya, trajikomik bi vaka..."