hesabın var mı? giriş yap

  • uzun ilişki sonrası, ayrılığın üzerinden uzun bir zaman geçmişken ansızın bir mesaj:

    - bu gece kardeşimi istemeye geldiler, sadece haber vermek istedim...

    meali: oysa ne hayallerimiz vardı, biz evlenecektik, onlar bizi takip edeceklerdi... ayrıldığımız günden beri yalnızım, kimseyi koyamadım yerine... attım gururumu bir kenara, sonrasında aklımda kalmasın diye son bir kez deniyorum şansımı, haydi gel, dönelim bu hatamızdan... seni hala çok seviyorum...

    - haber verdiğin için çok teşekkürler, mutlaka arayıp tebrik ederim...

    meali: kokunu duydum sanki adını görünce telefonda, yüreğimin atışı hızlandı, özlemim depreşti, ama korkularım canlandı... ayrıldığımız günden beri yalnızım, kimseyi koyamadım yerine... ama yok cesaretim yeniden denemeye, aynı şeyleri yaşayamam...
    aslında çok iyi aldım mesajını, ben akıllı olup, aptala yatıyorum, anlamamış gibi cevap veriyorum sana; oysa sen de bunu korkaklığımdan yaptığımı anlayacak kadar akıllısın, beni o kadar iyi tanıyorsun...
    beni o kadar iyi tanımış olmandan korkuyorum zaten galiba, hoşçakal...

  • tim burton, milyon dolarlık yapımcı desteği, yıldız oyuncu galerisi ve özel efektleriyle ışıltılı bir küçük burjuva evreni inşa ederek doğrudan amerikan ortasınıflarının kalbine ve eskil alışkanlıklarına seslenen bir sinema sihirbazıdır. tipik olarak evrensel ve konjonktürel hiçbir sosyolojik kriz yahut felaketler dünyasının psikolojik temsilleri filmlerine doğrudan yansımamıştır. amerikan'ın saldırgan militarist siyasası afganistan'a, ırak'a, libya'ya sızarken o, 12 ya da 13 yaşındakileri gözeten sabun köpüğü filmler çekebilecek denli beyaz adam'ın kutsallığına ve davranış kalıplarına inanır. sosyal açmazlara, sosyo-ekonomik meselere sırtını döner; son kertede onun bütün yapıtları birleşik devletler'in biricik mutluluğunu, amerikan rüyası'nın bilindik tezlerini olumlar ve arka çıkar.

    hemen her filminde rol verdiği gişe garantisi yıldız johnny depp, fanlarının genelde 13 yaşındakilerden oluştuğu mekanik bir oyuncudur. tim burton'ın filmlerini zorlanmadan pazarlayabileceği bir aktörden daha ötesi değildir. tıpkı, casino'dan sonra artık iyiden iyiye hollywood gelenekleriyle uzlaşmaya başlayan, 80'lerden sonra bağımsız yönetmenler kuşağının kapandığını öne süren martin scorsese'nin leonardo dicaprio'yu kalkan olarak kullanması gibi. gişe garantisi bir yıldızınız olmadan büyük bütçeli filmler çekmeniz olanaksızdır, sözü bizzat scorsese'ye aittir. büyük yıldızları kullanmasa, dünya ölçeğindeki yeni seyirci kitlelerine ulaşamayacağını adı gibi bilmektedir.
    dev ahtapot hollywood'un karasularında burtonesk (aşağıdaki dipnota bakın), küçük amerikan burjuvazisinin katharsis yaşadığı sirk kolajı eğlencelik bir görsel evren vaat eder ve bunu da hakkıyla yerine getirir.

    dipnot:
    burtonesk; tim burton'ın tarzını belirtmek için kullanılan ifadedir. belirleyici detayları şunlardır: fantezi, orta sınıf banliyö yaşamı, kara mizah, karnaval havası, sürrealizm vd. sayılan elementler gişe garantili yıldız oyuncuların katkısıyla amerikan rüyası'na entegre edilir. sonuç: gişe şampiyonu filmler.

    edit: güncelleme

  • bir kadının yürüyüşünde, oturuşunda, gülüşünde, bir mavi kumaşın üzerinde unutulmuş elinde, gamzesinde, ayak bileğinde, en anlamlı vesairesinde somutlanan ihtiraslı, tutkulu düşler; bir şekilde gerçeğin yatağına akamıyorsa, istediğiniz yönü bulamıyorsa, alevlenen isteklerinize odun atıyorsa cehennem zebanisi, alevin, kızıllığın, çoraklığın arasında ortaya çıkan çıkan burukluğun adıdır aşk acısı. acısı barizdir. çeken bilir. yani herkes bilir.. ya tarifi?

    belki hayatınız boyunca karşınıza çıkan en ilginç kadındır o.
    (ya da erkek.)
    diyelim yaşınız olmuş 30.
    ve karşınıza çıkan kadın, hayatınız boyunca gördüğünüz en orijinal kadın.
    tarzı var çünkü.
    güzellik, bedensel çekicilik bunun ötesinde.
    bir kadında en mühim olan tarzdır dostlarım.
    belki hiç ihtiyacınız yok tavsiyeme ama bunu dikkate alınız derim.
    yürüyüşlerinde vardır bir şeyler en basit. ya da onunlayken, ya da o kadar şanslı değilseniz onu düşlüyorken sanki görünmez bir paletten boyalar fışkırır rengarenk.. içinizde uykuya dalmış ne varsa uyandırır.
    ve siz tarzı olan bir kadına aşık olmuşsanız ve bir şekilde yüreğiniz sizden onu talep ediyorsa ve maalesef çeşitli nedenlerden ötürü bu isteğiniz sonuçsuz kalıyorsa nasıl yenilir ki şimdi bu aşk acısı?

    hayatınız boyunca, o dolu 30 yıl boyunca gördüğünüz en orijinal kadın o diyelim. ama maalesef işler istediğiniz gibi gitmiyor, bunu da ekleyelim. belki istemeden. şartlar gereği.

    bir 30 yıl beklemişsiniz böyle bir kadını görmek için.
    bir 30 yıl daha bekleme deliliği n'apar aklınızın sürülmekten yorulmuş, tarumar olmuş aşk tarlalarını?
    öyle ya, ancak 30 yılda bir çıkar böyle bir kadın karşınıza.
    istatistik belki kişisel, tıpkı acı gibi.
    maalesef mantıklı ve maalesef acımasız.

    geceler uzun, beyninizden kalbinize doğru müthiş bir şekilde devam ediyor acı hücum.
    nasıl diner bilmem. bilemem. doğru belki, zaman en makul merhem.
    sürelim kalbimize.

    dünya acımızla bize daha başka görünsün.
    her şey değişsin.
    3 senedir aşksız yaşadığınız ev bile başka gelsin size.
    başkaca ve cehennemvari.

    yapacak bir şey yok.
    oturup acınızı yoklamaktan başka.
    iyisi mi sırtınıza bir yastık koyup tanrının oyununu seyre koyulun.
    dudaklarınızda sigara, elinizde şarap, kulaklarınızda dost bir şarkıcının sesi..
    karantinaya alın kendinizi. caddelere çıkın ya da, kalabalığa karışın...
    detaylarla, deliliklerle ilgilenin.
    akıl hastanesini ziyaret edin misal.
    sahaflardan foto romanları bulup okuyun.
    bende var mesela, 17 haziran 1974 tarihli...
    adı: "güneş, deniz ve aşk"
    cağaloğlu tasvir sokakta basılmış.
    kapağı açtığınızda iç kapakta burç yorumları da yazıyor. oturup 1974 tarihli burç yorumlarını da okumak eğlenceli oluyor.
    "oğlak burcu.. gönül bağlarınız dengeye girecek bu hafta. sevdiğinizle aranızda tam bir anlaşma olacak. uzun zamandan beri almayı düşündüğünüz bir şeyi bu hafta alacaksınız."
    aman tanrım, ne kadar da ironik bir yorum...

    damlayan musluk, kanayan yara, boşa atan kalp, pıhtılaşan kan...
    bir gün unutacaksınız elbet, 4 yıl sonra bir gece misal, salı'yı çarşamba'ya bağlayan..

  • başbakan'ın burak yılmaz'dan daha etkili bir forvet olduğunu gösteren maçtır.

    o değil de başbakan topu çaldı diyen ntv spikerini kovmasınlar şimdi :/

  • oruç falan tutmuyorum da engelle butonumu baya şenlendiren olay.

    iyiki gelmiş bu ramazan sözlükte ne kadar ergen mal var hepsini ortaya çıkardı daha ilk günden.

    keske biraz daha saygili olsak erzurumdaki saygisiz herife laf edip burada oruc tutanlari galyana getirmek ifade ozgurlugu degildir. oruc tutmayan kararina saygi istemekte ne kadar hakliysa oruc tutana da bu saygiyi gostermek zorundadir. insan irki duzelecekse anca boyle duzelir yoksa birbirimizle savasir dururuz.

  • vay arkadaş adam ülke topraklarından belki de internetle alakalı çıkmış en orjinal fikri, başka bir sitenin kopyası haline dönüştüreceğini gururla anlattı ya la! vizyonsuzluk budur heralde. sözlüğe yaz işte bunu, başka hiç bir açıklamaya gerek yok. vizyonsuzluk iki nokta üst üste başak purut. ne kadar vizyonsuz zevksiz iş bilmeyen adam varsa bir yerlerde yönetici zaten bu memlekette niye şaşırıyorsam bende, peh!

  • maalesef, hiç beklemediğimiz bir anda, hiç olmadık bir nedenle başımıza gelebilecek ve hayatımızda hiç hesaplanmamış bir tehdit olarak önümüze dikilebilecek olaydır.

    8 kasım gecesi, model grubunun müzisyenlerinin de başına gelmiş olaydır.

  • bugün yaşanan versiyonu tamamen takdir-i ilahidir.
    yetkililer nereden bilebilir ki trafik kazası olacağını?
    elbette son derece inanılması güç bir olay olan bu kazanın kaldırılması da uzun sürüyor.
    hani deseniz ki istanbul sık sık trafik kazası yaşanan bir şehir, amenna, hepimiz kızalım yetkililere.
    ancak en son kazanın 1953 yılında yaşandığı bir dostluk, barış, kardeşlik ve sevgi kentinden söz ediyoruz. lütfen eleştirirken bunu da göz önüne alın, yapıcı eleştirin, edebsizlik yapmayın.

  • mercedeste çalışan mühendis arkadaşlarla görüştüm, sabah akşam toplantılarda togg'u konuşuyorlarmış. togg almanya'ya girerse tükkanı kapatır gideriz diyollarmış.