hesabın var mı? giriş yap

  • ciddi anlamda yaran bir tanesiyle karsilastim ve hala gulmekteyim.

    trafik polisi arabayi durdurmus ve egilip sormus:
    > -ehliyet ruhsat lutfen
    > -tabi buyrun demis sofor ve vermis. polis bakmis bi
    > problem yok.
    > -pekii demis polis, cevre vergisi pulu?
    > -burada, buyrun demis adam.
    > -ilk yardim cantaniz var mi? demis polis.
    > -tabii deyip bagaji acmis adam. polis bakmis icinde
    > eksik yok.
    > -yangin sondurucu?
    > -burada buyrun.
    > -zincir?
    > -derhal
    derhal cikarayim buyrun.
    > polis daha sonra tekrar sormus:
    > -mezdeke kaseti var mi?
    > sofor cok sasirmis.
    > -evet var buyrun demis.
    > polis: tamam siz onu takin teybe ve sesini acin
    > demis ve baslamis polis oynamaya. soforun saskinligi
    > daha da artmis
    ve dayanamamis sormus. -hayrola memur
    > bey?
    > polis cevap vermis:
    > -ee essek degilsin artik takarsin bi 20 milyon...

  • balkonda gündüz vakti uzanmış film izliyorum, hangi film hatırlamıyorum; derken bir sahne geliyor, etraf karanlık, karakterle göz göze geliyorum, "hmm korkuyu, çaresizliği çok güzel yansıtmışlar" diye düşünüyorum ki göz göze geldiğim kişinin filmden bir karakter değil, ekrandaki yansımasına mal mal bakan ben olduğumu anlıyorum. allah belamı versin.

  • öncelikle (bkz: ankara'da asbest ve kanser iddiaları)

    ankara'da asbest ve kanser iddiaları, son birkaç gündür yaşanan gelişmeler neticesinde iddia olmaktan çıkarak ankara halkı için bir realite halini almış, cumhuriyet tarihinin en büyük skandallarından biri olma yolunda hızla ilerlemektedir. dolayısıyla iddia sözcüğü, içinde bulunduğumuz durumun vehametini ifadede artık yetersiz kalmaktadır. bir başka yazarın diğer başlıkta önermiş olduğu üzere 2017 ankara asbest faciası ifadesini kullanmaya başlamanın daha uygun olacağı fikrine katılıyorum.

    eğer mimarlar odası ankara şubesi ve kimya mühendisleri odası'nın, maltepe'de yıkımına başlanan fabrikanın çevresinden alınan numuneler ile yabancı bir firmaya yaptırdıkları yüzey ölçümlerinin sonuçları gerçeği yansıtıyor ise; ankara'da, yıllar sonra başta akciğer zarı kanseri olmak üzere sayıları korkunç boyutlara ulaşacak olan solunum hastalığı vakalarının şüpheye mahal bırakmayacak şekilde müsebbibi olacak faciadır. izahı ve telafisi mümkün olmayan bu yıkım ile birlikte bütün bir ankara halkının canı hiçe sayılmıştır. bu felaketin ve ömürlerinden çalınan çocukların, gençlerin, bütün bir ankara halkının vebali; başta ankara büyükşehir belediye başkanı olmak üzere büyükşehir belediyesi bünyesindeki yetkili kimselerin, yıkıma göz yuman çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığı yetkilileri ile sağlık bakanlığı yetkililerinin, bilirkişilerin, teknik yeterliği olmadığı halde ihaleyi üstlenmeye cüret eden yüklenici firmanın, bu yıkımın gerçekleşmesinde ankara halkının sağlığını ve geleceğini riske atma pahasına menfaat gözeten herkesin üzerinedir.

    öncelikle gelişmeleri kronolojik olarak yazmak ve konu ile ilgili henüz hiçbir fikri olmayan kimseleri yalnızca bu entry ile mümkün olduğunca aydınlatmak isterim.

    15 şubat 2017 tarihinde mimarlar odası ankara şubesi ve ankara tabipler odasının yapmış olduğu ortak basın toplantısında, yapımında 350 ton asbest kullanıldığı tespit edilen tarihi havagazı fabrikasının yıkım sürecine dair duyulan kaygılar dile getirildi.
    ankara tabip odası

    ankara maltepe'de atıl durumda bulunan ve 2006 yılında bir bölümü yıkılmış olan fabrikanın, şartnamede 350 ton asbest ihtiva ettiği belirtilen kalan kısmının yıkımına başlandı.
    hürriyet
    milliyet
    evrensel

    mimarlar odası ve meslek odalarının basın açıklamalarıyla birlikte olay kamuoyunda yankı bulmaya başladı. mimarlar odası karantina çağrısında bulundu.
    mimarlar odası
    kimya mühendisleri odası
    ankara tabip odası
    sözcü

    mimarlar odası ankara şubesi ve kimya mühendisleri odası tarafından yıkımın gerçekleştiği arazi ve civarındaki noktalardan alınan numuneler ile yabancı bir firmaya yaptırılan yüzey ölçümleri neticesinde, yüksek oranda amphibole tipi asbestin bölgeye yayılmış olduğu tespit edildi. mimarlar odası bölge halkının acilen tahliye edilmesi gerektiğini belirtti ve karantina çağrısını yineledi.
    kimya mühendisleri odası
    cumhuriyet

    bölgede yoğun miktarda asbest varlığının kesinleşmesinin ardından ankara tabip odası ve meslek odaları yürütmenin durdurulması istemiyle idare mahkemesine başvurdu.
    mimarlar odası
    bianet

    halkevleri üyeleri, farkındalık yaratmak amacıyla kızılay'da maske ve koruyucu kıyafetler giyerek "havagazı" eylemi yaptı.
    t24
    cumhuriyet

    mimarlar odası'nın asbestli hafriyatı hiçbir koruyucu önlem almadan taşıyan tırlara dair bimer'e göndermiş olduğu şikayet dilekçesi, uyuşturucu ile mücadele şube müdürlüğü'ne yönlendirilmiş ve müdürlüğü ilgilendiren bir husus olmadığı gerekçesiyle geri çevrildi.
    mimarlar odası

    ankara 7. idare mahkemesi, 1 mart 2017'de yürütmenin durdurulmasına karar verdi ve yıkım işlemi aynı gün durduruldu.
    hürriyet
    cnn türk
    sözcü

    ankara büyükşehir belediye başkanı melih gökçek, mahkeme kararına tepki gösterdi ve meslek odalarını tehdit etti.
    dha

    sağlık bakanı recep akdağ, konu ile ilgili açıklama yaptı.
    sözcü

    asbestin ne olduğu ve asbestten nasıl korunulacağı ile ilgili genel birtakım bilgiler için,
    (bkz: asbest/#66600071)

    asbestle çalışma konusunda izlenecek yol haritası ne olmalıdır?

    istanbul'da kentsel dönüşüm kapsamında yıkılmakta olan eski binalar örnek gösterilerek asbest maruziyetinin bizler için yeni olmadığı, havagazı fabrikası faciasının büyütüldüğü dillendiriliyor. yıkımına başlanan bina alelade bir apartman değil; havagazı üretmek üzere inşaa edilmiş, dolayısıyla ısı yalıtımının önem arz ettiği ve 350 ton kadar asbestin her tarafında bol kepçeden kullanıldığı atıl durumdaki bir fabrikadır ve böyle bir fabrikanın usule aykırı biçimde yıkılması halinde etrafa saçılacak asbestin etkileri de yıkıcı olacaktır. yıkımı durdurulan havagazı fabrikasının bulunduğu arazi tez elden çevrilerek karantina altına alınmalıdır. sıfır noktasından ve civar semtlerden düzenli aralıklarla numuneler alınarak, serbest haldeki asbest lifi miktarının ölçümleri yapılmalı ve limit değeri aşan bölgelerde vatandaşların tahliyesi gerçekleştirilmelidir.

    olayın toplumsal histeri boyutuna geldiğini iddia eden kimselerin ne yazık ki asbest hususunda henüz yeterli bilince ulaşmamış oldukları kanaatindeyim. hepimiz hayatımıza kaldığımız yerden devam etmek istiyoruz. yetkili ağızlardan rahatlatıcı açıklamalar duymak, ertesi sabah çocuklarımızı gönül rahatlığıyla okul servisine bindirmek, işimize odaklanmak, soluduğumuz havanın bizi ölüme hızla yaklaştırmadığı geçmişe dönmek istiyoruz. uyuşmak istiyoruz; zira zihnimizin uzun süreli yoğun stres altında sağlıklı biçimde işleyişini sürdürmesi mümkün değil. akıl sağlığımızı koruyabilmemiz için olayın gerçekliğini ve etkilerini gözardı etmek, onu reddetmek, onu unutmak eğilimindeyiz. fakat vaziyeti olduğu gibi kabul edip göz göre göre zehir solumamız, hayatlarımıza pervasızca devam etmemiz, ömrümüzün bir kısmından vazgeçmemiz kabul edilemez. uyanık kalmalıyız. ankara halkının bu faciayı minimum hasarla atlatmasını sağlayıcı tüm tedbirlerin alınması elzemdir. öyle durumlar vardır ki; sizi radikal kararlar almak zorunda bırakır. bir hortum, bir tsunami, yahut bir yanardağda hareketlilik beklendiğinde afetten etkilenme ihtimali olan insanlar bölgeden ivedilikle tahliye edilir. akl-ı selim sahibi hiçbir kimse yoktur ki başına gelecek bir felaketin varlığını ve gerçekliğini idrak ettiği halde harekete geçmesin, hiçbir önlem almasın. mimarlar odası ankara şubesi ve kimyagerler odasının yıkımı gerçekleştirilen binanın çevresinde yapmış oldukları ölçümler ve kamuoyuyla paylaştıkları veriler neticesinde, ankara'da bir felaketin var ve yaşanmakta olduğundan emin olabilirsiniz. ankara'da vuku bulan bu olay, herhangi bir doğal afetten daha az ciddi değildir. bir doğal afetin sonuçları gerçek zamanlı olarak tecrübe edilmekte iken; asbest denen bu musibet sinsice ilerleyecektir ve neticelerini insanlar ancak seneler sonra çok acı bir biçimde tecrübe edecektir, tek fark budur.

    ihmalkarlık, iş bilmezlik, liyakatsizlik, şark kurnazlığı ve cahil cesareti sonucu başkent ankara'nın göbeğinde meydana gelen bu vahim tablonun ankara halkına daha fazla zarar vermemesi için olaya bir afet ciddiyetiyle yaklaşmak elzemdir. bölgede aldığımız her nefes, havada asılı duran asbest liflerine biraz daha maruz kalmamıza, ciddi solunum hastalıklarının vücudumuzda vuku bulma riskini artırmamıza sebep olacaktır.

    ankara halkı, kendi hayatları ve çocuklarının hayatları için harekete geçmelidir. birey olarak sorumluluklarımız etrafımızdakileri bilinçlendirmek; maltepe, kızılay ve civarındaki semtlerde koruyucu maske kullanmak, içinde en azından biraz vicdan kırıntısı taşıdığına inandığınız yetkililerin açıklamalarını takip etmek ve talimatlarını dinlemek, sosyal medya yoluyla kamuoyu oluşturmaya yardımcı olmak, ilgili kurum ve kuruluşları telefon ve email yoluyla göreve davet etmek, havagazı fabrikasının yıkımının teknik yeterliğe sahip bir yıkım firması tarafından gerekli tüm tedbirler alınarak usule uygun biçimde sürdürülmesini talep etmek ve tatmin edici bir netice alana kadar pes etmemek, durumu kanıksamamaktır.

    asbest konusunda toplumsal farkındalık sağlanması ve yalnızca bu olay özelinde değil; türkiye genelinde asbest ihtiva eden tüm binaların yıkım işlemlerinde azami ölçüde tedbir alınmasının ve yıkımın mevzuata uygun olarak gerçekleştirilmesinin talep edilmesi hususunda hepimize büyük sorumluluk düşmektedir.

  • mutluluk ve üzüntüyü bir arada hissettiren insanlardır. yemeyen yaşamıyor mu sanki yaşıyor işte hem de bayağı mutlu gözüküyor adamlar ama bu işte bir terslik olduğunu bilmek ve belki bunun da bir parçası olmak ve ne yapabilirim sorusuna bir cevap da bulamamak düşündürüyor insanı. belki bir dahaki sefere alırken fairtrade logosuna bakmak sadece akla gelen o da ne kadar güvenilirse artık (m.na kodunuz yepisyeni dünyanın)

    https://www.youtube.com/watch?v=zen4hczuto0

    not: altyazılar maalesef ingilizce.

  • kazım karabekir'i anma töreninde uzun uzun 15 temmuz anlatan akp'li bakana, bu törende 15 temmuz'u değil dedemi anlatın diyen bir adet haklı torun tepkisidir.

    kaynak

    evet, artık hepimiz çok sıkıldık. devletin içine kendi doldurduğunuz adamlar yaptı 15 temmuz'u. şimdi ise kalkıp bunda hiç payınız yokmuş gibi her yerde bu lafları tekrar ediyorsunuz.

    kazım karabekir'in anma töreninde 15 temmuz ne alaka? anlat kurtuluş savaşını. anlat milli mücadeleyi. kazım karabekir'i bile 15 temmuz'a malzeme yapmaya utanmıyorsunuz.

    adam dedesinin anma törenine gelmiş, 15 temmuz'u dinletiyorsunuz. artık baydınız.

  • bu tür arkadaşlara her lüks mağazada rastlamak mümkündür. çok cüzi paralara çalışmalarına rağmen sanki babasının dükkanında gibi gelen müşterilere alaycı, müstehzi, hatta küstah tutumları vardır.

  • bir arkadaşın kedisi var. eski sokak çocuğu, kocaman, siyah beyaz. adı da panda. tam bir ağır abi. istediği zaman dışarı çıkıp istediği zaman eve giriyor. arkadaşın nice ilaçlamalarla çözemediği fare problemine çare olmuş (ev eski bir muhitte eksi birinci kattaydı). bu yüzden panda'ya saygı büyük. zaten ancak saygı duyabiliyorsun, arkadaşın dediğine göre kendisini kırk yılda bir sevdiriyor.

    panda'nın ilginç bir özelliği var. eve gelen misafiri kontrol ediyor. ben eve geldiğimde panda yoktu. bir saat sonra falan pencereden bir tıkırtı duyduk, arkadaş pencereyi açtı. panda içeri atladı. sağa sola bakındıktan sonra beni fark etti. yavaş yavaş bana doğru geldi. önce ayaklarımı kokladı, sonra bir anda kucağıma atladı. o ara arkadaşım "sev biraz, seni kontrol ediyor." dedi. 10 dakika falan kucağımda durdu, sevdim. en sonunda kucağımda arka ayaklarının üstünde kalktı, ön patilerini omuzlarıma koydu, başını da çeneme sürttü. arkadaş "tamam, misafir olarak onay aldın." dedi. bunu sadece sevdiği kişilere yaparmış. sonra kucağımdan indi, suyundan içti, biraz daha takılıp pencereden çıktı gitti. bir daha da gelmedi.

    sevmeyen, korkan falan olursa sık sık kontrol etmeye geliyormuş ya da hiç gitmiyormuş. kedi "tamam, sen iyi bir çocuksun. ben şimdi gidiyorum, siz kardeş kardeş oynayın." dedi bana. vay anasını.