hesabın var mı? giriş yap

  • yeğen* ve diğer yeğen* arasında geçmektedir, o sıra ikisi de 4 yaş civarıdır:

    a: serkan hadi top oynıyalım
    s: olmaz ben babama yardım ediyorum (babasının okuduğu gazetenin altına elini koymuştur, taşımasına yardım ediyordur)
    a: hiç bile de!
    s: ediyorum işte!
    a: halaaa! serkanın babası bi gazeteyi bile taşıyamıyooooooo!
    s: al sana *çat* (serkan babasına laf söyletmez)
    a: (normalde kafasını tutup ağlaması beklenirken, şöyle bi afallar. bi kaç saniye durur öylece) bak baban sen elini çekince de okuyo hadi gel top oynayalım
    s: tamam.

  • polonya televizyonu'nda seyrederken gördüğüm olay. yarışmacı bir tane sessiz harf satın alınca yarışma bitiyor. orjinalinden seyredelim:

    - chce kupic cichy liscie.
    - fywszistszy!
    - y.
    ("dlink! dlink! dlink!")
    - brazkwvlytzky pawlitsky! 37 lytszkysklhwy jswiskyltso! fsyzswki jirtwyski gramsci :(

    yani orta seviye lehçe'mle çevirmem gerekirse:

    - sessiz harf satın almak istiyorum.
    - al!
    - y.
    ("dlink! dlink! dlink!")
    - bravo pawlitsky! 37 tanesi yandı! böyle dilin gramerini sikiim.

    edit: şansımı sikiim. (#26258712)

  • gazinolar devrinin meşhur assolistlerinden sevim tuna anlatıyor:

    "izmir'den ankara ’ya geldim. çok da gencim. bir gazinoda programa çıkıyorum. bayanlar matinesinde bazı bayanlar beni evlerine çaya davet ettiler. çıktım yola, aaa !.. adresi almayı unutmuşum. sadece 17 no'lu apartman olduğunu biliyorum. bir de dere lafı aklımda kalmış... nasıl olsa şöför bilir diye atladım taksiye...

    - şeye gidicem, dedim, hani dereli falan bir semt var ya... şöför babacan bir adam... şöyle bir baktı aynadan gülümsedi.

    - bentderesine mi?

    - evet oraya 17 numaraya gidicem.

    şöför yine aynadan bakarak konuştu.

    - yeni mi geldin sen ?

    bende gazinoyu kasdediyor diye cevapladım.

    - evet bir ay oldu başlayalı.

    - daha önce neredeydin ?

    - daha önce izmir de çalışıyordum.

    biraz daha gittik, yine sordu.

    - müşteri nasıl, kalabalık oluyor mu ?

    gazinodaki program tuttuğu için bende hevesli hevesli anlattım.

    - oooo, müşteri kum gibi kaynıyor... herkes çok memnun...

    - memnun, iyi haaa ?

    - eee tabii bütün kadro müşteriyi memnun etmek için uğraşıyoruz.

    - ben epeydir gitmedim , fiyatlar nasıl ?...

    - ucuz ucuz... ucuz iyi yani.

    - sen çok kalıyor musun ?

    - ben yirmi dakika kalıp iniyorum.

    - yirmi dakika haaa... epeyce... bari geleyim bu akşam...

    - aaaa, gel bu akşam beklerim...

    söför şaşkın , ben geveze , anlata anlata geldik... aaaa bir de baktım ki acaip bir yerdeyiz.

    - neresi burası, dedim şöföre ?

    - bentderesi, dedi ...

    o zaman anladım ki ben aslında bülbülderesi'ne gidecekmişim ..."

  • 2011 yılının aralık ayında başlamış yarışmadır. başlangıcından beri ödül miktarı 1,000,000 türk lirasıdır.

    2011 yılından bu yana yıllık resmi enflasyon oranlarına göre yarışmanın verdiği ödül reel olarak %58.2 oranında değer kaybetmiştir (aralık 2019 henüz açıklanmadığı için dahil değil). geldiğimiz noktada kazanılması çok zor olan sözüm ona büyük ödülle istanbul'un lüks konutlarında 1+1 daire bile alınamamaktadır.

    öte yandan verilen ödüller kuşa dönmesine rağmen program sunucularına ayrılan bütçe arttıkça artmış en son kenan imirzalıoğlu'na verilen bölüm başı 250,000 tl ile zirve yapmıştır. yani bir anlamda fakirden alınıp zengine verilmiştir.

    bu da böyle bir tespit olsun.

  • evet her yer dantelle kaplı ama bence fotoğraflar yeni değil. çeyiz serme denen bir adet vardır, yeni evlenecek çiftin eşyası yerleştirilir ve çeyizi herkesin görebileceği şekilde serilir. dantelli havlular, masa örtüsü, tabak bardak çeyiz olarak gelen ne varsa evin muhtelif yerlerine herkesin evi gezerken görülebileceği şekilde serilir. bu fotoğraf da muhtemelen bu çeyiz serme denen adeti yerine getirirken çekilmiş. mutfak tezgahına bakarsanız üzeri eşyalarla dolu zaten. biraz fazla abartmışlar, katılıyorum bu konuda. şöyle de bir olay var, kimse el emeğini kapı girişine paspas diye sermez. besbelli çeyiz sermişler.

  • vizesi olmayan, onun yerine grup halinde sunum yapılarak geçilen bir derste (henüz bilmiyorken) gruplar oluşturulurken derste olmadığım (zaten genel olarak olmadığım) ve vize öncesi hafta okula ne dönüp bittiğini öğrenmeye gittiğimde olaydan haber olduğum ve bütün grupların dolmasıyla grupsuz kalmam sonucu hoca tarafından iki tane çek cumhuriyeti kökenli erasmuslu kızdan oluşan bir gruba eklendiğim bir durumda (önce gidip kızlara sordum ve kabul edildikten sonra eklettim kendimi listeye tabi), sunumla alakalı iletişim kurabilmek maksadıyla kızlara ulaşmak için hocanın maille yolladığı listeden kızların isimlerini bulup facebook'tan eklemem sonucu kabul edilmeyecek kadar yakışıklıyım.

    daha sonra uzunca bir mesajla durumu izah ettim, "tamam biz halledicez sana senin kısmını yollarız" diye cevap attılar, ben de usulca arkadaşlık isteğimi geri çektim :(

  • hemen tüm aşılardan sonra bu etki görülebilir. sinovac aşısında da oluyor.

    rahim duvarında yoğun bağışıklık hücreleri var. rahim zarının korunması, kollanması ve tabii ki var olması in varlar. menstural dönemden önce rahim duvarı olası gebeliğe hazırlık için kalınlaşır. yumurtalar döllenmeyince de malumunuz dışarı atılır. rahim zarı hücrelerinin aylık görevi bu. bağışıklığınız aşıyla tetiklendiği zaman rahim zarındaki bağışıklık hücreleri de harekete geçer erken regl olursunuz veya gecikir. geçicidir. sinovac gönüllleri de aynısını yaşadı.

    aşı karşıtı kör cahil arkadaşlar mal bulmuş mağribi gibi atlıyorlar. "biz demiştik ehöre möhre" diye. la siz kimsiniz ya? nerden geliyor olm bu cüret?

  • buyrun bu da yeni bir haber.

    başka bir minibüsçü, başka bir genç kız, yine yoldan ayrılan bir dolmuş ve minibüsçünün inmek isteyen kıza söylediği cümle..

    sonuçta kız minibüsten inmeyi başarmış. yani tecavüze uğramamış, yaralanmamış, ölmemiş. ve bunlar başına gelmediği için mahkeme bu minibüsçüyü tutuksuz yargılanmak üzere bırakmış.

    kızın isyanı çok haklı değil mi?
    "şikayetçi oldum ve olay mahkemeye taşındı. ama tutuklanmadı bile. tutuklanması için illa benim ölmem mi gerekiyordu."

    unutulmaması için
    #özgecanyasası

  • dinleyeni, seveni, sayanı gözümde otomatik olarak kalitesizleşen kişi. adına aşk dedikleri ve büyük çoğunlukla salt aşk ile zerre alakası olmayan taklit ve kopya ilişkileri hayatının merkezine koyan zavallılarca girdiği o ağır abla tripleri karizmatik bulunur. "ah ulan biz neler çektik be" temalı leş arabesk kültürün on yıllardır genelde erkeklere hitap etmesi ulaşılmamış kitleler doğurdu, bu durum da aynı kültürün pop soslu lacivertini günümüzde doğurdu. benzerleri hep vardı ancak imaj olarak bu en güncellenmişi ve genele hitap edeni. sürekli bir dert hali, 1.çoğul şahıs ekli kopya sözler. "'rakı candır'cı kadın modeli" de bunu dinleyen kitle işte. erkekler de geri kalır mı tabii modern arabeskten, hemen nasipleniyorlar.

    özet tanım: türkiye'ye yakışan kalitedeki pop yıldızı.

  • bunun bugün şöyle bir çeşidini gördüm ki suratına kürekle vurulasıdır:

    binerken inenlere öncelik vermeyip kavga ettiği gibi, inerken de öncelik vermedikleri için binenlerle kavga etmiştir.