hesabın var mı? giriş yap

  • otomobil arka kapısı açık bir şekilde kadraja giriyor.

    bebek, koltuğu emniyet kemeriyle sabitlenmediği için arka kapıdan caddenin ortasına düşüyor.

    anne, panik hâlinde el frenini çekmediği ve belki de geri vitese taktığı arabadan atlayıp önünde oğluyla çocuğuna koşuyor.

    oğlu hemen yetişip kardeşini kucağına alıyor.

    anne, tam bebeğini kucağına almışken el frenini çekmediği araba önce oğluna, sonra kendisine çarpıyor.

    oğul, arabayı son anda fark edip, kenara çekiliyor. fakat o anda arkasını dönmüş olan anne, kucağında bebeğiyle arabanın altında kalıyor.

    tam o anda, gerilerden gelen kahraman bir delikanlı anneyi ve bebeğini kurtarmak amacıyla arabaya atlıyor. gelgelelim, otomobillerle arasının pek iyi olmadığını hemen belli eden delikanlımız arabayı geri vitese takarak anneyi iyice arabanın altına alıyor.

    neyse ki o ana kadar olanları bön bön izleyen genç kadın, yetişip bebeği anneden alıyor. sonra da anne kendi imkânlarıyla arabanın altından çıkıyor. bir şeyleri yokmuş gibi görünüyor.

    hadisenin tüm aktörleri içinde panik hâlinde en mantıklı hareket eden kişi, muhtemelen 12 yaşından fazla olmayan oğul... diğer herkes mala bağlamış resmen. allah kimseye böyle bir şey yaşatmasın. yaşatırsa da akıl fikir versin.

  • 80'lerin sonunda 90'ların başında çocuk olanların yaptığı eylemdir. renkli renkli çiçekler toplanır, sapçık özenle çıkarılır, ve sapçığın dibindeki o tek damla tatlı sıvı emilirdi.

  • önder'in özgüveni, terbiyesi ve nezaketi beni çok etkiledi.. lafı gediğine oturtması, derdini ifade ediş tarzı ve vatanseverliği falan ilk saydığım hasletlerin ardından gelen, kadayıfın üzerine kaymak diyebileceğimiz mevzular..

    ayrıca yukarılardaki bir entride robert kolej ya da başka bir "amerikan" lisesinde okuduğu konusundaki tahmin yanlış.. önder güler bu forumda türkiye'yi temsil etmesi için gönderildiğinde eskişehir lisesi son sınıf öğrencisiymiş.. dönemin amerika birleşik devletleri başkanı ayzınavır'a* hediye etmek üzere lületaşından kendi elleriyle yonttuğu bir satranç takımı getirmiş yanında.. ve bu hediyenin sebebini izah ederken de: "çünkü sizin başkanınız da barışa, özgürlüğe ve tanrıya inanıyor, tıpkı türk halkı gibi" demiş..

    adam on sekiz yaşında kırk yıllık diplomat gibi hareket ediyor.. hayran kaldım..

  • ülkenin muhafazakarından kendini seküler olarak adlandıran kemalistine kadar her grubun içinde o kadar yoğunlukta bir gerizekalı kitle var ki her geçen gün yok ya bu kadar da olamaz falan diyorsun ama bu mallar seni şaşırtmaktan bıkmıyorlar.

  • "bu kız acaba likidite tuzağı mı?" minvalinde spekülatif güdüleri beraberinde getiren durum.

    debe editi: beğenen eller dert görmesin, klasik iktisatçı kızlar eklesin.

  • zaman.

    insan çocukluğundan uzaklaştıkça, hayat kavgasının içerisine girdikçe, yakınları, büyükleri birer birer dünyayı terk etmeye başlayınca duygusuzlaşmaya başlıyor. özlemle yad edilen şeyler, eski dostlar, hatıralar aynı tadı vermiyor.

    nerede o eski bayramlar diyorlar ya... bayramlarda bir sıkıntı yok, biz duygusuzlaşıyoruz işte.