ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kadınlar olarak kıllarımızı almak zorunda değiliz
-
aksini iddia eden bir kisiye dahi rastlamadigim dunyada, ortaya cikan sacma bir feminizm atari.
elbette almak zorunda degilsin. kilo vermek zorunda da degilsin. guzel olmaya calismak zorunda degilsin. toplumun belirledigi "guzel kadin" imgesine benzemeye calismak zorunda hic degilsin.
tam olarak neye karsi verilen bir mucadele bu, cozemiyorum acikcasi.
edit: mesaj atan kadinlarin cogu "o zaman neden killi kadinlari begenmiyorsun" diye soruyor. sen killarini alip almamak konusunda %100 ozgursun. ben de hangi tip ozelliklerini barindiran kadinlari begenip begenmeyecegim konusunda ozgurum. bu kadar ahmak nasil oluyorsunuz anlamak mumkun degil.
ben arda kural sorularınızı cevaplıyorum
-
leonardo di caprio'ya olan benzerliğiniz kariyerinizde olumsuz bir etkiye neden oldu mu acaba?
bir öğretmeni cumhurbaşkanı yapmanın yanlış olması
-
yine de en azından bir üniversite mezunu olmasıyla diğer adaylar karşısında avantaj sağlayabilir.
not: başlık başa kalmış.
ümit özdağ'a kürtlerden oy yok
-
ulan fahrettin, bugün de kürtçü mü olmaya kalktın ahahah
milli ve yerli para ile kur oyununu bozacağız
-
kendisi hep dolarla iş yaptığı için bizim cebimizdeki para hakkında bir fikir sahibi değil herhalde.
biz halen lira kullanıyoruz reis.
milli ve yerli olmayan kişi beyanı.
oğlumu çöpe mi atayım
-
allah kimseyi evladı ile sınamasın, kimse de o yetiştirdi, onun da kabahati var filan demesin, dünyanın binbir türlü hali var.
senden harika baba olur diyen kız
-
(bkz: the bomb has been planted)
günde 8 saat ders çalışmak
-
insanı hem çok geriyor, hem de çok rahatlatıyor. aylardır günde altı saate sabitlemiştim, sınavlar yaklaştığı için sekize çıkardım. her kahve-sigara molasında da sözlüğe bakınıyorum. tek eğlencem bu. özellikle iki haftadır, hafta sonları keyifli bile gelmeye başladı. sabah kalkıyorsun, balkona masayı atıyorsun, bir demlik de çay getiriyorsun yanına. kuş sesleri eşliğinde, yüzüne hafif rüzgar vururken pek sıkılmıyorsun da. bu saatlerce ders çalışma olayı ilk başta çok zor ama sonra mutlu ediyor insanı notlar açıklandıkça. tabii kafanı duvarlara vurasın geliyor, niye yıllardır yapmadım ben bunu diye o ayrı.
karl marx'ın hizmetçisini hamile bırakması
-
(bkz: üvey hizmetçi)
moral bozukluğuna iyi gelen şeyler
-
yürümek.
hele bir de yürüme yolu boyunca deniz varsa,mevsim yazsa ve hava kararmaya yeni başlamışsa.
gezegenler hücre olabilir mi
-
uzun zamandır aklıma takılmış sorudur. gülünecek bir şey olabilir farkındayım fakat gerçekten merak ediyorum.
şimdi biliyorsunuz milyarlarca gezegen var. ya bu gezegenler, galaksiler; bizde olduğu gibi birleşip başka komplike bir canlının bedenini oluşturuyorsa?
hatta aklıma şu da geldi, biliyorsunuz kanser kontrolsüzce çoğalan ve durdurulamayan hücrelerdir. insanoğlu başka bir canlının kanseri olabilir mi?
çünkü biz de kontrolsüzce çoğalıp içinde bulunduğumuz gezegene zarar veriyoruz.
bilmiyorum çok garip gerçekten.