hesabın var mı? giriş yap

  • - yan gözle bakarsa hoşlanıyordur.
    - gözünü mü kaçırdı? yine hoşlanıyordur.
    - yaptığı espriye kahkahalarla gülüyorsa hoşlanıyordur.
    - gülmediyse takılma, hoşlandığını belli etmek istemiyordur.
    - konuşurken gözlerinin içine bakıyorsa hoşlanıyordur.
    - durmadan dalıp gidiyorsa kızı düşünüyordur.
    - bir yere gidilecekse ve kızı davet eden oysa hoşlanıyordur.
    - başka bir arkadaş kızı aynı ortama davet ettiyse belli ki aracı koyuyor, çaktırmak istemiyordur.
    - kızın elindeki torbaları alıp taşıyorsa hoşlanıyordur.
    - almıyorsa kızlar aldırmamalı, "işine gelmeyeni görmezden gelebilirsin vardır bir sebebi" diyerek geçmelidir bu maddeyi.
    - başka bir kıza bakıyorsa, bu hoşlanılan kızı kıskandırmak maksadıyladır. e buradan da kızdan hoşlandığı sonucunu çıkarılabilir yine.

    sözün özü; kız hoşlanıyorsa o adamdan, adam ne yaparsa yapsın kız yapılan tüm hareketleri üstüne alınacaktır .

  • ahahahhah stark arena mustafa kemal'in askerleyiz sloganı ile inliyor. ahahahaha silemeyeceksiniz olm, bu 20 yılda tek adam rejiminde bunca ahlaksızlığa ve embesil seçmene rağmen silemediniz silemeyeceksiniz. o yıktığınız ya da adını sildiğiniz atatürk isimlerinin hepsi geri gelecek. hatta ulu önder gazi mustafa kemal atatürk olacak adları. sadece atatürk ile de yetinmeyeceğiz. ahahahahahah çok keyiflendim ya, asla bu kadar saygı ve sevgi göremeyeceksiniz. bu ülke kurtulacak! temizlenecek.

  • insan neden mutsuz olduğu bir ilişkiyi ısrarla devam ettirir?

    akıllıca bir karar neye göre alınır? geçmişte verdiğin kararlara göre mi yoksa gelecekte edinmeyi umduğun kazanca göre mi?

    bir ton para verdiğin her şey dahil bir otele gittin. tatilin ortalarında bir lokma bir şey yiyemeyecek kadar doymuş hissediyorsun.hangi davranışın seni mutlu edeceğini düşünüyorsun? bir ton para verdiğin için yemeye devam edersen mi mutlu olacaksın, yoksa daha fazla yemek senin için iyi olmayacağından yemeyi bırakacak mısın? peki dört gün tatile gidip beş kilo alan insanların hepsi görgüsüzlüğünden mi bu kadar yiyor?

    düşmana göre çok fazla kayıp verdiğin bir savaşta artık üstün durumdasın ve sonsuza kadar barış yapma şansın var. barışı sağlayacak mısın yoksa çok kayıp verdiğin için düşmanı yok etmeyi mi düşünüyorsun? kuzey irlanda'nın ira ile olan mücadelesinin sonuna gelindiğinde bazı milletvekilleri "çok kayıp vedikleri gerekçesiyle" barış referandumunda "hayır" oyu kullandı. bu milletvekilleri 25 yılllık savaşı bitirmeye "evet" demek varken daha çok kayıp anlamına gelen "hayır" oyunu neden kullandı?

    bu gibi mantık dışı, bir bakıma takıntılı davranışları açıklamak için üretilen teorilerden birinin adı parayı batırma yanılımı (sunk cost fallacy). elindeki seçenekleri gelecekte elde edeceği kazançlara göre değil de geçmişteki kararlarına göre değerlendiren kişilerin bu düşünme biçimine mağlup olduğunu söyleyebiliriz.

    parayı batırma yanılımı üzerine bugüne dek pekçok araştırma yapıldı. bu araştırmaların birinde üç grup deneğe, üç farklı fiyattan sezonluk sinema bileti satıldı. birinci gruba satılan kombine biletin fiyatı 15 dolarken, ikinci grubunki 2 dolar, üçüncü grubunki ise 7 dolardı. sezon sonunda deneklerin kaç film izlediği araştırıldı. ucuz bilet alan denekler, pahalı bilet alanlara oranla daha az sayıda filme gitmişlerdi. en fazla sayıda filmi 15 dolar ödeyen grup izlemişti.

    diğer bir araştırmada kaliforniya üniversitesi'nden ha hoang ve barry staw'ın antrenörler üzerinde yürüttüğü bir çalışmada oyuncuların, performanslarına göre değil aldıkları ücretlere göre değerlendirildikleri ortaya çıktı. pahalı oyuncuların daha fazla oyunda oynatıldığı ve takımda daha uzun süre tutulduğu izlendi.

    ındiana üniversitesi'nden anne mccarthy ve araştırma ekibinin yürüttüğü başka bir araştırmada, yeni iş kuran girişimcilerin işleri yolunda gitmese de yatırımları kısmayıp büyük bir inatla işi sürdürdükleri görüldü.

    parayı batırma yanılımına benzeyen diğer bir teori ortaya 1996 yılında atıldı. concorde yanılımı teorisi (diğer adıyla umut teorisi) adı verilen bu teori, aklı başında pek çok insanın parayı batırma yanılımına nasıl düştüğünü açıklayıcı nitelikteydi. concorde isimli uçağın ilk deneme uçuşlarında başarısız olmasına rağmen, uçağa yapılan yatırımlara devam edilmesi, yatırımcıların geçmişteki yatırımlarını düşünerek "yeter" diyememesi uçağın, concorde teorisinin isim babası olmasına vesile oldu.

    concorde yanılımı, evrim teorisi kapsamında zoologlar tarafından ortaya atılan bir kavram. hayvanlar eş bulmak, yuva kurmak gibi birçok sorumluluğun altına girer. eş bulurken pekçok özveride bulunur. karşısına engeller çıktığında şimdiki durumunu değerlendirerek sorumluluğunu devam ettirip ettirmeme kararı verir. 1972 yılında newark'taki rutgers üniversitesi evrim teorisyeni robert trivers, çift oluşturan hayvanlarda eşlerden birinin yuvayı terkederek yavruların büyütülmesi sorumluluğunu diğer çiftin sırtına yüklediğini fark etti. trivers'e göre yuvayı terkeden genellikle daha az yatırımda bulunan taraf (çoğunlukla erkek) oluyordu.

    oxford üniversitesi'nden richard dawkins ve öğrencisi tamsin carlisle, hayvanların önlerindeki seçenekleri değerlendirirken gelecekteki kazançtan çok ilk yatırımları göz önünde bulundurduğunu iddia eden trivers'e karşı çıktılar. dawkins'e göre doğal ayıklama sürecinde yuvayı terk eden taraf, yalnızca bu işten avantaj sağladığı için çeker gider; yaptığı ön yatırımları düşündüğü için değil. ne var ki dawkins araştırmalarını derinleştirdikçe hayvanlarda concorde yanılımı adı verilen takıntının mümkün olabileceğini fark etti.

    kendi ayaklarımızın üstünde durma gücümüz, alternatif bir yaşam kuracak maddi koşullarımız olsa da ağır aksak ilerleyen, bize acı veren bir ilişkiyi bitirmemiz bazen yıllar alır. ilişki bittikten sonra neden bu kadar uzattığımızı düşünür dururuz. "ne kadar aptalmışım" der geçeriz. bazen bir ilişkide bir taraf daha kolay vazgeçer ilişkiden ve "nasıl bu kadar kolay vazgeçebildi" diye şaşırır kalırız. yanılım teorileri bize açıklıyor ki ilişkimizi bir kumara benzetecek olursak; çocuklarımız, geçen yıllarımız, ilişki için verdiğimiz mücadeleler, üstesinden geldiğimiz zorlukların hepsi bu kumar sırasında ödediğimiz bedeller. tek yapmamız gerekenin masadan kalkmak olduğunu biliyoruz, ama önceki kararlarımız buna engel oluyor ve kendi kendimize fısıldıyoruz: "son bir el daha"

    edit: yazıyı daha çok hoşuma gidecek şekilde yeniden düzenledim. yazınin orjinali reyhan oksay'a aittir.

  • bak sen bunu böyle rahat rahat iddia edebiliyorsun. iyi güzel. ama başka biri de çıkıp akp, nasyonel sosyalist alman işçi partisinden, nazi den farkı yok diyebilmeli o zaman. öyle arkadaş arasında eş-dost sohbetlerinde değil. tv'de, üniversite konferansında, uluslararası toplantılarda vs.

    hop hop hoplamayacaksın o zaman.

  • insanlar doğduğundan beri tanıdığı insana kefil olmaz, iş arkadaşı neymiş.
    biraz mantıklı argümanlarla gelin.

  • kasanın kapağını kapatamayan malların trafikte koca koca kamyonetlerle serbestçe dolaşıyor olması kadar ilginç olmayan videodur. daha 2 ay önce odtü'de bir öğrenci bu yüzden hayatını kaybetmedi mi? hiç mi ders alınmaz hiç mi sorgulamaz insan kendi yaptığı işi?

  • 16 yaşında lise öğrencisi. kurban eti dağıtıyordu. 16 yaşındaydı, oğlumun yaşında. içim ezildi. nasıl bir nefret sizinkisi. çocuktu lan o. çocuk. kurban eti dağıtıyordu. kurban olduğum...