hesabın var mı? giriş yap

  • sanayi devrimi aslinda enerji ile dogrudan baglantilidir; makinelesmeyle ortaya cikan bir enerji devrimidir diyebiliriz. bu devrim öncesinde üretim icin kullanilabilecek hareket enerjisini üretebilen sadece insan gücü ile cesitli hayvanlarin gücleriydi. su degirmeni ile hidro enerji, yel degirmeni ile de rüzgar enerjisi de kullanilmaktaydi belki ama bu iki enerji türünün kullanim alanlari bu enerji tiplerinin kullanim zorlugundan dolayi cok kisitliydi. bunun yaninda odun gibi yakitlardan elde edilen isi enerjisini hareket enerjisine cevirecek bir yöntem de bilinmiyordu. dolayisiyla üretim miktari düsüktü. sanayi devrimine kadar dünyanin tüm bölgelerindeki üretim hacmi ve gsmh hemen hemen ayniydi.

    sanayi devriminin öncusu olarak makinelesme öncesi cottage industry denilen evden üretim tekniklerinin gelisimi ve ingiltere'deki toprak reformu olan çitleme kanunu kabul edilse de, devrimi asil tetikleyen unsur buhar makinasinin icadidir. buhar makinasi ile ilk defa isi enerjisi hareket enerjisine dönüstürülebilmistir. bukar makinasi, uretimi ilk defa yayginlasan bir fosil yakit olan kömür kullanimi ile birlesince hem inanilmaz bir üretim gücü ortaya cikmis hem de buharli lokomotif ve buharli geminin gelistirilmesiyle tasimacilik, dolayisiyla cok genis topraklarin hammaddelerini kullanabilme olanagi dogmustur. verimliligi %1 gibi cok düsük olan ilk üretilen makinelerle dahi bir anda 300 iscinin yapabilecegi is yapilmaktaydi. 18.yy'in son yarisinda ingiltere'de, manchesterda, yakit olarak kömür kullanan buhar makineleri önce tekstil sektöründe calismis, ardindan demir-celik sanayisi gelismistir. 19.yy'da diger bati avrupa ve kuzey amerika ülkelerine yayilmistir.

    18.yy'in ikinci yarisinda ingiltere'de baslayan ve 19yy.da hizla bati avrupa'ya yayilan nehirleri su kanallarinin yapimiyla birlestirerek kara iclerinde ulasimi kolaylastirmak ve bu bölgelerde uretilen tarim urunlerinin toplanmasiyla hinterlandlari genisletme isi, 1830'lardan itibaren yayginlasmaya baslayan demiryollari ve telgraf teknolojisinin gelismesi ile iletisim ve ulasim konusunda inanilmaz bir devrim yaratmistir. yuk tasiyan bir at arabasiyla bir gunde gidebileceginiz yol 30 km civariyken, trenlerle bir gunde gidebildiginiz mesafe önceleri 500 km civarina, birinci dunya savasindan hemen önceki zamanlarda ise 1000 km civarina cikmistir. trenler ayni zamanda belli bir duzende bilinen zamanlarda ve dakik olarak calistiklari icin sanayi uretimi icin cok önemli hale gelmislerdir. telgraf teknolojisinin gelisimi de iletisimi isik hizina ulastirmis, atlantik'i gecen telgraf hattinin 1866'da kurulmasiyla dunyanin bir ucundan diger ucuna aninda haber gondermek mumkun olmustur.

    19.yy'in ikinci yarisinda petrol ve elektrik enerjisinin isin icine girmesiyle ikinci bir dalga baslamistir. sanayi üretimindeki inanilmaz artis hammadde arayislarini, üretilen ürünleri satacak pazar arayislarini ve sömürgeciliki getirmistir. 19.yy'da sanayilesen ülkelerin gsmh'si diger ülkeleri onlarca katlamis, dünyadaki zengin-yoksul ayrimini inanilmaz derinlestirmistir.

    öte yandan sanayi devrimi tarim devriminden sonraki insanlik tarihindeki hemen hemen herseyde degisiklige yol acan ikinci önemli devrimdir, etkileri hayatin her alaninda hissedilmistir. sehirlesme sanayi devriminin en önemli sosyal sonuclarindan biridir. insanlar tarim ekonomisini birakip sehirlere dolmuslar, tarihte ilk defa sehirlerde yoksullar da oturmaya baslamis, isci sinifinin ortaya cikisiyla feodal sinif sistemi yokolmus, feodal toplumlardaki genis aile ve akrabalik baglari yerini sehirlerde sikisik sekilde yasayan cekirdek ailelere birakmis, bireysellesme, sinif bilinci, bireysel özgürlükler gibi kavramlar ve bunlarla beraber asiri emek sömürüsünün tetikledigi işçi hareketi ve sosyalizm gibi ciddi etkileri olmus akimlar ortaya cikmistir. yogun sanyilesme ayni zamanda ciddi bir kapital ihtiyaci yaratmis, gunumuz modern bankacilik sistemi yine bu dönemde ortaya cikmistir. sanayi devrimi ayni zamanda insanin dogayi ilk defa ciddi sekilde bozmaya basladigi zaman olmustur ama cevre bilincinin gelismesi zaman alacaktir. kadinlarin da sanayi üretimine katilmasi kadinin toplumdaki önemini arttirmis, kadın hareketi de yine bu dönemde ortaya cikmistir. sanayilesen ülkelerde önemli bir nüfus patlamasi görülmüs, ortalama ömür ciddi sekilde artmis, ilk metropoller gene bu dönemde londra, paris ve new york olarak ortaya cikmistir. bu dönem ayni zamanda ilk örgün eğitimin ciktigi ve yayginlastigi dönem olmustur.

    sanayi devrimi ve etkileri günümüzde halen sürerken, bir zamanlarin sanayilesmis ülkeleri, sahip olduklari sanayilerin postfordizm ile emegin daha ucuz oldugu ülkelere kaymasiyla sanayisizlesme dönemine girmislerdir. öte yandan, su anda etkisinin belki de sanayi devriminden bile daha kapsamli ve karmasik olmasi beklenen bir sayisal devrim ile karsi karsiya oldugumuz söylenmektedir. internetin ortaya cikisi da bu devrimin miladidir ve insanligin yine cok farkli bir sosyal baskalasima girmesi beklenmektedir.

    öncesi icin: (bkz: avrupa'nin gelisme sebepleri/@iwillshowyouwhatitmeans)
    alakalı olarak (bkz: gelir eşitsizliği/@iwillshowyouwhatitmeans)
    ayrica (bkz: sanayi devrimi sonrası avrupa'da yaşananlar)
    isin devamini merak ediyorsaniz: (bkz: manuel castells)

  • https://www.gov.uk/…vice/turkey/safety-and-security

    --- spoiler ---

    stray dogs

    most towns and cities have stray dogs. local authorities take action to control and manage numbers but packs congregate in parks and wastelands and can be aggressive. take care, remain calm, and avoid approaching stray dogs. ıf you’re bitten, seek medical advice as rabies and other animal borne diseases are present in turkey.

    --- spoiler ---

    herkes 7-8 dil bildiği için çevirme gereği duymadım

  • çoğunlukla büyükbaş olarak bildiğimiz ve de halk arasında yaşlarına, cinsiyetlerine göre inek, boğa, tosun, dana, düve, buzağı gibi terimler kullandığımız hayvanların genel ismine sığır demekteyiz.

    işte bu tontik ve şirin hayvanların diğer bir çok canlıdan farklı olan bir sindirim sistemi bulunmaktadır. biraz daha açacak olursak dört mideleri vardır diyebiliriz. halk arasında bu midelere işkembe, şirden, börkenek ve kırkbayır gibi isimler verilmiştir. hatta bunlardan bazılarını yemek yaptığımızdan dolayı aşina olabilirsiniz.

    besin bizlere enerji veren bir kaynaktır, bu kaynağın başlangıcına baktığımızda karşımıza güneş çıkar.güneş dünyadaki tüm yaşama güç verir ve bu enerjisi bitkilerde olgunlaşarak depolanır. biz gibi canlılarda bitkilerden akan bu enerjiyi ya bitkileri tüketerek ya da ot oburları tüketerek bünyemize katarız.

    fakat insan olarak 200 bitki türü tükete bilmekte olduğumuzu düşündüğümüzde, bitkilere karşı olan bu savaşımızda tam olarak galip sayılmayız. bu enerjiyi kullanabilmemiz için dünya ot oburları evirdi. işte evrilen bu ot oburlar ya da ruminantlar(geviş getirenler); evrim sürecinde bitkilerde ki enerjiyi tam bir şekilde özümseyebilecek konumda evrimleşip dört mideli yapıya dönüştüler.

    şimdi de evrimleşen bu yapılara bir göz atalım;
    **işkembe (rumen): mideler içinde en büyük boyda olanıdır. ruminantlar otlama ya da yem tüketme esnasında ağız yoluyla aldıkları bütün ürünleri bir nevi buraya depolarlar. depolanan bu bitkiler burada yararlı bakteriler ve mide salgıları tarafından fermente olurlar ve kısmi bir parçalama işlemi görürler. bu işlemler sırasında bazı besin grupları sindirilmiş olur(çok fazla detaya girmeyeceğim) daha sonra fermente olan bu mide içeriği geğirme suretiyle tekrardan ağza gelir. işte inekler sakız çiğnemeye benzeyen hareketi bundan dolayı yaparlar. yani ağza gelen fermente mide içeriği burada mekanik parçalanma işleminden geçer ve tekrar yutulur.

    **börkenek (reticulum): bu bölüm ayrı bir oda gibi olmaktan farklı bir şekilde rumenin devamı gibidir fakat duvar yapısında ki farklılıklardan ve sindirim basamağındaki yerinden ötürü ikinci bir bölüm şeklide karşımıza çıkar. bu bölmenin ana işlevi, tam olarak parçalanmamış büyük besinleri yakalamaktır. bir çeşit elek olan bu bölgede yakalanan bu besinler tekrardan rumene gider ve oradan da ağza ulaşır ki parçalama işlemi mekanik olarak tamamlansın. tabi bu bölgede yine mikrobik ve kimyasal sindirim devam etmektedir. özellikle uçucu yağ asitleri dediğimiz bu sindirim ögeleri bu iki bölge üretilir ve emilir.

    **kırkbayır (omasum): adından da anlaşılacağı gibi bu bölümümüz kat kat görünmektedir ve yaklaşık 100 doku yaprağı bulunmaktadır. bu bölgede genel olarak fermente olarak ve öğütülmüş besinlerin içerisindeki su,tuz ve mineraller emilir yine ayrıca yukarıda söz ettiğim ucu yağ asitlerinin büyük bir çoğunluğu buradan emilir.

    **şirden (abomasum): besinler yukarıda ki üç bölümü izledikten sonra asıl mide dediğimiz bu bölüme geçer. bu bölgede fermente ve parçalanmış olan bitkilerin kırılması zor hücre bütünlü zarar gördüğünden artık bitki kimyasal sindirime hazır konuma gelmiştir. hazır olan gıda asitle dolu olan abomasumda kimyasal olarak parçalanmasından sonra herkesin bildiği karbonhidratlar, proteinler ve yağlar bu bölgede oluşur. bir kısmı burada emilirken geri kalan kısmı da bağırsak epitelleri halleder.

    artık haşlanmış mısır yediğinizde; mısır tanelerinin neden aynı şekilde çıktığını öğrendiniz.

    kaynak ve ileri okumalar için: (bkz: @zagalar(vet. hek.))
    12

  • devlet hastanesinde çalıştığım dönem. çok roman hastam vardı. bir gün çalgıcı bir adam geldi. psikotik belirtileri var. görüştüm, tedavi planladım. reçete yazacağım, barkodu aldım, ücretli yazıyor, sağlık güvencesi yok yani. hastanın maddi durumunun çok da iyi olmadığı belli.

    antipsikotik ilaçlar oldukça pahalıdır. mümessil arkadaşlardan numune ister, onları bir dolaba koyardım. ücretli hastalara vermek için biriktirirdim numune ilaçları.

    "ben sana bunun bir aylık dozunu vereyim" dedim.
    hasta durdu.
    "kaç para kutusu hocam" dedi.
    200 lira civarı bir fiyatı var, söyledim.
    "hocam, klarnet çalar kazanırım parayı. ben parasıyla alırım. sen bunu işi gücü olmayan birine verirsin" dedi.

    o sabah başörtüsü bile en az 200 lira olan bir kadın, benden numune ilaç istemişti. onu düşündüm, bunu düşündüm. eyvallah deyip gönderdim hastayı.

    insanları etiketlemek kadar kötü bir şey yok şu hayatta. ömründe romanla oturup iki kelam etmemiş insanlar, onları kötü ilan eder. tehlikeli yanları vardır, kanunla araları limonidir ama güzel yürekleri vardır.

    dipnot: hastalar iyileştiklerinde teşekkür mahiyetinde hediye getirir bazen. bu bahsettiğim hastam iyileşince teşekkür etmek için klarnetini getirip çalmıştı benim için. gel de sevme bu insanları.

  • türkiye gibi insanların fikirlerinden çok giydikleri şeylere değer verilen az gelişmiş ülkelerde kafaya takılır.

    işte bu yüzden türkiye'de insanlar iphone 6'ya, lacoste tişörtlere, adidas ayakkabıya aldığı maaşın 300 katını verirken "yüzüm düşmesin eşe dosta" gibi saçma bir algıya sahiptirler.

  • probleme sebep olmayacak harekettir. doktorluk unvan hekimlik meslektir. doktor olmak için hekim olmanız gerekmez.

  • zamanında 9 senelik ilişkisi bitmiş biri olarak söyleyebilirim.

    winter is coming

    benim ruhum değişti. başka biri oldum. resmen karakterime, kalbime, vicdanıma kış geldi. bir daha da asla eskisi gibi olamadım. yaşadığım tüm süreci yazıcam bi ara.

  • ilay (5) ile günün değerlendirilmesi` :reported speech`

    romica: saçlarını görenler ne dedi?
    ilay: ayyy ne güzel saçlar bunlar, kim ördü tek tek?
    romica: sen ne dedin?
    ilay: teşekkür ederim, annem yaptı...
    romica: onlar ne dedi?
    ilay: annen çok güzel yapmış, aferin ona!
    romica: sen ne dedin?
    ilay: teşekkür ederim...
    romica: onlar ne dedi?
    ilay: ben teşekkür ederim...
    romica: ooo sallıyorsun sen valla, oyalıyorsun beni, muhabbet etmeye çalışıyorum kızım...
    ilay: neden?
    romica: çünkü sen benim en yakın arkadaşımsın...
    ilay: puha, amma saçmaladın! ben senin arkadaşın değilim, çocuğunum...
    romica: hem çocuğumsun hem de arkadaşımsın...
    ilay: nasıl?
    romica: birlikte konuşuyoruz, şaka yapıyoruz, gülüyoruz, oyun oynuyoruz, şarkı söylüyoruz... bir sürü şey paylaşıyoruz, arkadaşız işte...
    ilay: çok komiksin...
    romica: allah allah komik değilim ya, doğru söylüyorum, arkadaşız işte, en yakın arkadaşım sensin hatta!
    ilay: valla mı?
    romica: valla! dizine yatayım mı? saçımı okşa biraz...
    ilay: yat bakalım küçük anne! biliyorsun bazen beni kızdırıyorsun ama yine de severim seni...
    romica: benden duyduklarını tekrar ediyorsuuunn...
    ilay: arkadaşlar her şeyi paylaşır... türkçeyi de!

  • yıl olmuş 2015, halen osmanlıcılık hayaliyle ve arap hayranlığı ile yaşamaktan kat kat iyi olan eylem.

    edit: yılın 2015 olmasından hareketle ya ortada köy diye bir şey kalmadığını sanmış ya da kendince köy enstitülerinin 2015 yılı itibariyle işlevsiz kalacağını düşünerek birilerine çamur atmayı isteyen garip tiplerin olduğunu görmüş olduk. kafa sorgularken kendi kafasından bihaber olmak böyle bir şey olsa gerek.

  • la bu odtü'lülerde hakikaten espiri anlayışı yok. öss ile türkiye'nin kalbur üstü öğrencilerini alıp, garip bir hale getirip, üstüne ego yükleyen bir üniversite oldu çıktı odtü.

    edit: garip bir halden kastım; solcu desem solcu değil, sağcı desem sağcı değil. solcu faşist, hafif de liberalite serpilmiş ama geri alınmaya çalışılmış bir hal.