hesabın var mı? giriş yap

  • ahahahhah stark arena mustafa kemal'in askerleyiz sloganı ile inliyor. ahahahaha silemeyeceksiniz olm, bu 20 yılda tek adam rejiminde bunca ahlaksızlığa ve embesil seçmene rağmen silemediniz silemeyeceksiniz. o yıktığınız ya da adını sildiğiniz atatürk isimlerinin hepsi geri gelecek. hatta ulu önder gazi mustafa kemal atatürk olacak adları. sadece atatürk ile de yetinmeyeceğiz. ahahahahahah çok keyiflendim ya, asla bu kadar saygı ve sevgi göremeyeceksiniz. bu ülke kurtulacak! temizlenecek.

  • amerikan hukuk sistemi; izlediğim muvilerde olsun, dizilerde olsun öteden beri dikkatimi çekiyor. bu sistemde başta jüri sistemi olmak üzere anlayamadığım tonlarca şey var. mesela taraflar bazen mahkeme öncesi bir tartışma yapıyorlar aralarında, böyle kameralı kayıtlı... bu nedir çözemedim. iki avukat aralarında yemek yiyip 100 bin dolara olur bu iş diyorlar, ondan sonra hakimin karşısına çıkıp "biz anlaştık yoranır" diyorlar, olay bitiyor. yolda sokakta gezen garip garip adamlar var, numaradan insanlara çarpıyor, insanların kapılarını çalıp "doğalgazdan geliyoruz" falan diyorlar. ondan sonra da pat diye adamın kucağına bir belge atıp "you've been served" deyip kaçıyorlar. bu belgeyi alan da apışıp kalıyor, daha belgeyi veren adamın peşinden koşup yakalayanını görmüş değilim. gerçek bir terbiyesizlik örneği. insanın kucağına belge bırakıp kaçmak da nedir? yakışıyor mu delikanlıya? olgun bir davranış mu bu? bu sorular hep kafamı kurcalıyor.

    işte amerikan hukuk sisteminden soğumak aslında böylesi bir karmaşık sürecin ürünü. ne kadar mahkemeli, jürili, hapishaneli film varsa izleye izleye amerikan hukuk sisteminden soğudum. abd'de yaşamıyorum ama hep bir gün başım abd hukuk sistemiyle belaya girecek ve benden en az bir buçuk, bilemedin iki milyon dolar kefalet isteyecekler gibi geliyor. beceriksiz avukatım ve bölge savcısının düşmanlığı yüzünden hapse girmek istemiyorum. suçu üstüme yıkmak isteyen polislerin eyalet hapishanesinde mutlaka tanıdıkları vardır ve benim gibi beyaz sıska çocuklara orada pek iyi davranmadıklarını herkes bilir. allahım sen beni hırsızla, uğursuzla terbiye etme yarabbim. bu konuyla ilgili belki bir gün texas eyalet hapishanesine düşersem lazım olur diye bir türkü besteledim. sözlerini sizlerle paylaşmak istiyorum. tüm amerikalı kader mahkumlarına gitsin:

    eyalet hapishanesinde volta atanda
    zencisi, latini, nazisi banyoda karşıma çıkanda
    yürek taş kesildi, titreme geldi o anda
    ellerin kırılsın bölge savcısı

    param olaydı iyi avukat tutaydım
    jürideki asabi yaşlı kadına yoldaş olaydım
    kodesimin demirlerine tırrrrrrrrr diye sürtülen kara cop olaydım
    ellerin kırılsın bölge savcısı

    solaryum dönüşü aynasızlar beni zenci sananda
    arabadan indirip ağzıma ağzıma vuranda
    olayı kameraya kaydetmesi gereken görgü tanığı uyuyanda
    ellerin kırılsın bölge savcısı

    şimdi texas mahpus damında namım söylenir
    bir gün nazilerin, bir gün zencilerin elinde yürek dağlanır
    sıla hasretinden gözler hep yaşlanır
    ellerin kırılsın bölge savcısı, ahım var sende bölge savcısı

    söz/müzik/düzenleme: gofret beyin history x

  • kariyer ozeti:

    -burak kacirdi.
    -burak, faul.
    -burak kacirdi.
    -burak ofsayt.
    -burak kacirdi.
    -burak kacirdi.
    -burak ofsayt.
    -burak kacirdi.

    -burak ve goool, kral affetmedi!

  • erik erikson ‘un “insanın sekiz evresi” başlığı ile geliştirdiği dönemler kuramı, normal ve normal olmayan kişilik gelişmesini açıklamaktadır. erikson bu sekiz evreyi benlik gelişiminin aşamaları olarak tanımlamıştır. her evrede benlik, belli bir takım gelişmeleri tamamlamakta; sorunları çözmekte ve evreye özgü bir psikososyal bunalımı atlatmaktadır. evrelerin adı, benliğin o evrede geçirdiği psikososyal bunalıma verilen addır. erikson, her evrede benliğin karşılaştığı bir olumlu benlik öğesi, bir de bunun karşıtını belirtmiştir. bu sekiz evre söyledir :
    temel güvene karşı güvensizlik
    özerkliğe karşı utanç ve kuşku
    girişimciliğe karşı suçluluk duygusu
    çalışkanlığa karşı aşağılık duygusu
    kimlik kazanmaya karşı rol karmaşası
    yakınlığa karşı yalıtılmışlık
    üreticiliğe karşı verimsizlik
    benlik bütünlüğüne karşı umutsuzluk

    erikson’un kuramının dayandığı temel düşünceler şunlardır:
    · genel olarak insanların temel ihtiyaçları aynıdır.
    · benlik ya da ego, gelişimin temel ihtiyaçların karşılanmasıyla oluşmaktadır.
    · gelişim dönemler halinde meydana gelir.
    · her dönem gelişim için fırsatlar sağlayan bir krizle veya psikososyal problemle nitelenir.
    · farklı dönemler bireyin güdülenmesinde farklılıklar oluşturur.

  • abi anlamıyorum. adamlar %52 türk malı var içinde diyor.

    neyin %52'si. telefonun %100'ünden kasıt nedir?
    her parçayı mı bir mi sayıyorlar? mesela 100 parça var. vida, metal hepsini 1 saydık. 52 parça mı türkiye'de üretilmiş diyorlar...
    ya da telefon toplam 100 gram, 52 gramı mı türk malı?
    yazılım %100'ün neresinde?

    para olarak bakalım, 1 parça ya da 10 gram saydığın işlemci senin en pahalı elemanlarından biri. ram, işlemci, ekran, pil ve anakartı kendileri üretmiyor. ne kaldı ulan geriye?

    yeterli mühendis sayısı var ama ortaya ne çıkarmışlar kimse sorgulamıyor.

    not 1: bir elektronik eşyanın her bir parçasının türkiye'de üretilmesi imkansız. bu hastalıklı düşüncenin aynısı yerli araba muhabbetinde de vardı. %100 yerli olayı ütopya, kabulüm. aynı parçadan milyonlarca üreten firmalardan daha pahalıya daha dandiğini yaparsın. sürüm de ar-ge de onda çünkü.
    kaldı ki apple bile montaj dahil* üretimini dışarı* yaptırıyor.
    ama vestel bastıra bastıra "yerli üretimiz" diyor, yüzde veriyor ki salladığı anlaşılmasın, milliyetçi insanların duygularını kullanıyor sanki. sonra utanmadan "ithal telefonların vergisini arttırın" diye çığırıyor. ama kendisinin montaj için ithal ettiği parçalarla cari açığın yine anası belleniyor.

    not 2: ne kadarı yerli sorusuna bir cevap buldum.
    https://www.dropbox.com/…g/bwtcxncccae3wp3.jpg?dl=0
    elektronik olarak sandığımdan daha çok katkı sağlamışlar. yüzdelik dilimi neye göre belirlemişler hala bulamadım, tahminlere açık. en nihayetinde sonuçlar devlete vergi baskısını gerektirecek kadar "şımarmayı" haklı göstermiyor.

  • hazır ortam kadın cinayetleri konusunda hassasken bunu nasıl kullanırım diye düşünen habercilerin olduğunu gösteren olay. tamam cahil toplumuz ama hiç mi ajanlı film izlemedik? direk seçim kazandıracak bir hamle lan bu. o değil de insanlar ciddi ciddi inanırlar şimdi buna.

  • oğlum 7 yaşında, berbere gittik ikimizde traş olacağız. ufaklık traşını oldu sıra bana geldi. berber çocukluk arkadaşı olunca muhabbet sohbet derken zaman bayağı geçti, oğlumun oflayıp puflamalarını duyuyorum bi yandan. işimiz bitti vedalastık çıkarken aşağıdaki diyalog gerçekleşti.

    +baba bence gitmeyelim tekrar girelim içeri
    -noldu lan çok mu sevdin berberi?
    +ne sevcem be seni beklerken tekrar uzadı saçlarım, annem kızar şimdi niye traş olmadın sen diye.
    -eşşoolu..

  • geçen hafta birisi:
    “önümüzdeki 500 yıl boyunca kesinlikle yaşanmayacak bir olay söyle” dese,
    “öğrenci yurdunda karantinaya alınmış yaşlı umrecilerin yurttan kaçmak için polisle çatışması” diye yanıtlardım.

    kaynak: twitter @erdemaksakal