ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
edebiyat dedikoduları
-
franz kafka'nın babasıyla olan ilişkisi eserlerinde karamsar bir hava yaratmasının etkenlerinden biridir. her zaman babasının onayını almak zorunda olması kaygılı bir kişilik geliştirmesine neden olur. bu karamsarlığı kitaplarına aktarınca ortaya "yabancılaşmış hissetmenin" tasviri olan kafkaesk terimi çıkar. kafkavari, kafka gibi.
oxford sözcüğüne göre bu kelime; "hiçbir anlam ifade etmeyen zahmetli resmi devlet işlerini içeren durum" olarak ifade edilir. işin sonunda devlet var. halbuki kelime, edebiyat ile başladığı yolculukta yabancılaşma olarak ifade edilirken daha sonra devletin ağır işleyen mekanizmalarındaki sıkışmaya kadar gitmiş.
yine de bir kişinin adıyla kelime üretilmesi büyük bir ödül. tabi bu konuda franz kafka yalnız değil. hepsi kafkaesk kadar ünlü olmasa da adıyla devletlerin sistemlerine anlam katan birkaç yazar daha var.
orwellian
orwellci toplum demek. yani, gerçeğin güce tapanlar tarafından, art niyetlerine uyacak şekilde manipüle edildiği toplumda sürekli gözetim halinde olunması.
orwellian'da yalancılık vardır, kafkaesk'te saçmalık vardır.
dickensian
charles dickens'den gelir. kabul edilebilir standardın altındaki yaşam ve çalışma koşullarını ifade eder. kapitalizmin nasıl büyüdüğünü ve toplumu nasıl çürüttüğünü ifade ederken de kullanılır.
huxlerian
aldous huxley'den gelir. gelişmekte olan teknolojilerin insan psikolojisine etkisiyle birlikte kitleleri manipüle etmeyi ifade eder. orwell'den farkı, kitleyi manipüle ederken acı vermek yerine uyuşturmayı tercih eder.
dickish
philip k. dick'in kötü dünya düzeni kavramı. toplumun, güçlerin dengesizliği sonucu kaosa ve kipple'a (çöp) indirgenmesini ifade eder.
pohlish
fredrick pohl'den gelir. amerikalı bilim kurgu yazarı. pohlish, insanların hükümetler tarafından sadık birer tüketiciye dönüştürülmesini ifade eder.
zeki insanların ortak özellikleri
-
mutsuzdurlar.
tek başına yaşamanın dezavantajları
-
benim sevmediğim bi şeysi var bunun. çok minik, aslında kimse farketmiyo muhtemelen ama, benim biraz sinirime dokunuyo.
akşam eve geliyorum, yatana kadar ses telleri pasif, yatarken zaten pasif, sabah kalkıyorum, alelacele işe gidiyorum, teller hala pasif. iş yerinde, belki bi 15-20 saattir hiç hareket görmemiş ses tellerim, ilk rasladığım iş arkadaşıma günaydın derken bi garip oluyo, çatallı gibi garip bi ses çıkarabiliyo. yarım öksürük/boğaz temizleme gibi bişiden sonra sorunsuzca günaydın diyebiliyorum ama akabinde.
bu durumdan zerre haz etmediğim için sabahları işe giderken yolda, bi kere bile olsa mutlaka "aaa eee ooo öööö uuu üüüü ıııı iiii" diyorum. en fazla 5saniyemi alıyo.
çok küçük hesapların adamı diye milletle dalga geçiyodum. şimdi şu halime bak.
nuri bilge ceylan ingilizcesi
-
ah ulan ah! hayattaki tek başarısı, ilkokul çağlarından beri, kurs, özel hoca, kolej derken kafasına vurula vurula öğretilen ingilizce olan, ezik ergenlerimizi tatmin etmemiş.
adam iyi bir yerden mezun mu? mezun...
dünyaca ünlü bir yönetmen mi? evet...
ingilizce biliyor ve derdini anlatabiliyor mu? evet...
fazlasını da sen başar o zaman, ergen kardeşim!
japonların yaptığı inanılmaz karmaşık tatlı
-
arkadaş benim merak ettiğim youtube da bu videoyu nasıl arayıp buluyorsunuz. ne yazıyorsunuz da bu video çıkıyor.
tanım: bulması güç video.
25 eylül 2023 bilecik trafiği
-
bilecik'te bu fotoğraftaki kadar kişi yaşıyor zaten, ne yaptınız hepiniz aynı sokağa mı girdiniz.
mustafa kemal atatürk'ün kirli sakallı hali
-
her hali mi yakışıklı olur bir insanın sorusunun cevabıdır.
krediyle ev alıp 10 sene borç ödemek
-
afedersiniz ama beş senem kaldı. iyiki de almışım. beş sene önce almasaydım evimi, şu anda alabileceğimi hiç sanmıyorum.
anne ve kızlarını yaya geçidinde ezen sürücü
-
ülkedeki insanların yaya'ya bakış açısı bu. gaza basacaksın geri çekilecekler, yol vermek mi? güldürme beni. şöförlerin yaya görünce hızlandığı anlayış bitmedikçe bunların başımıza gelmesi oldukça olası.
kemal sunal'ın abartılmış bir aktör olması
-
sanırım ciddi bir eleştiri vakti. şudur komik olan:
- kemal sunal, devrinde değinilemeyen birçok konuya değinmiş, birçok tabuyu yıkmıştır. tabi sadece kendi değil; bu işi adile naşit, şener şen, ilyas salman, münir özkul gibi oyuncularla yapmıştır.
- kemal sunal, dönemin kara mizah anlayışının bir yansımasıdır. biraz bilgi sahibi iseniz, anlarsınız ki o dönemde laf atılamayan her yere ufak ufak göndermeler yapmıştır. o saf ve dünyalar güzeli gülüşünün* altında hep bir hınzır yan vardır. bunu, kemal sunal'ı seven herkes çok iyi bilir. zaten bunun için izlerler.
- kemal sunal mükemmel aktördür, çünkü kardeşim 4 yaşındaydı gülüyordu, ben 7 yaşındaydım gülüyordum, annem 40 yaşında gülüyor, babaannem 70 yaşında, o da gülüyor.
- kemal sunal abartılmış ve abartılmalıdır. çünkü o ve onun gibilerin sayısı çok çok azdı ve şimdi bile çok çok azdır.
- kemal sunal'a laf atmaya çalışan bu kadar dangalak varken, evet kemal sunal abartılmayı sonuna kadar hak etmektedir.
evet, kemal sunal sinemamızın baş tacıdır. ayrıca bu entry, sinemasını beğenmeyen aşağılık kompleksli suser'lara selam eder. troll bile olsa, yazar yazardır.
valiyi umursamayan dönercinin kapatılması
-
döner ocağı karşısında eldiven takmak mümkün değil, erir. zaten yasal olarak da eldiven zorunluluğu yok (hatta takılmamalı) .
sadece valiyi umursamayan bir çalışan var ortada, valinin hazımsızlığı dönercinin kendisine diğerleri gibi yaltaklanmaması.
bu minnoş valilerin hepsini devran dönünce izlemeyi dört gözle bekliyorum.