hesabın var mı? giriş yap

  • okul müdürü ve müdür yardımcıları derslerde sınıfları gezip arama yapmaktadırlar.müdür yardımcılarından biri sınıfta sigara paketi bulur.sigara paketi marlborodır.içini açıp sigaralara bakan müdür:
    -fakir piçler marlboro paketine l&m koymuşlar.neyin peşindesiniz lan siz?

  • dukkan - tukkan
    test - tes
    peeencere, teeencere, anneeem, meydaaaana, kaleeem...
    üçgen - üçken
    yine - gine, gene
    bisiklet - pisiklet
    bisküvi - püsküüt, pisküüt, büsküüt, pisküvi, püsküvüt...
    ataş - ataç
    çiftlik - çiflik
    sütyen - südyen
    ayakkabı - ayakıbı
    pantolon - pantalon, pantılon
    herhalde - eralda
    film - filim
    falan - felan
    bebek - böbek
    artist - artiz, artis
    harf - arf
    kelebek - kebelek
    paylaço - palyanço
    jeton - ceton
    jöle - jöle
    gazete - gaste, gazte
    keşke - keşki
    kirpik - kiprik........

    ayrıca (bkz: turkce yazildigi gibi okunmaz).

  • tam üstümde oturan komsumun spor salonu var. o yuzden cok erken kalkiyor. kendisi de masallah vucut yapmis iri kiyim.sabahin korunde gurultulu bicimde uyaniyor. sanki yataktan cikmiyor, dusuyor. adamin sabah rutinini ezberledim.ve seslerden anladigim kadariyla şöyle bir sey kabaca; yataktan düşme, bu dusme sonucu agriyan basina buz almak icin mutfaga depar atma, buzu kafaya dan dan dan diye vurarak aciyi azaltma, buz kafada kirilinca sangir sungur sesler esliginde biraz da ovarak devam etme, banyoya gidip suyu dibine kadar acip tazyigini kontrol etmek, yeterince tazyikli degil diye sinirlenip konkordotttooooo diye kukremek, kosarak yine odaya gelip laps lups diye zırh giyinmek (pamuk ses cikarmiyor cunku) sinirle dolap kapilarini carpmak ve en son kilicini kalkanini kapip celik kapiyi da vurup saniyorum tazyik sikayetini belediyeye iletmek uzere evden cikmak. uyku sersemi hep boyle hayal ediyorum. o lambur lumbur yuvarlanirken merdivenlerden ben tekrar uykuya daliyorum. evet benim komsum yuvarlanarak iniyor, herhalde badicilere ozgu bir stil bu bilemiyorum. normal inmeyle o ses çıkmaz.
    edit.

  • dünya bankasının korona virüsle mücadele eden ülkelere 12 milyar dolar bütçe ayırdığını duyurduktan sonra yapılan açıklama.
    gelsin hastalar, pardon paralar.

  • hemen derdini zikeyim butonu diyeceksiniz ama dinleyin once.

    1: abbas sakir'in nisanlisina goz dikmis durumda. sevsin sevmesin gariban olsun ama ne olursa olsun yengesi durumunda.

    2: ictikleri gece sakir'in kiz kardesi odasina geliyor ve abbas yine yakalanacagiz diyor. odasindan tekme tokat kovmasi lazim. ama abbas gidiklamasindan memnun gibi zaten raki masasinda kizin opucuk atmasina da mal mal bakiyor. tersleme, tepki de yok. adam sana is ve oda vermis. adami seversin sevmezsin o ayri ama yaninda kaliyorsan bu konuda yanlis yapmayacaksin.

    3: bir sahnede sakir icin gulmeyin cocugunuz da boyle olur allah korusun diyor. ve minibusu alir almaz sakir'in kopyasi oluyor. yani kinadigi, elestirdigi topluma zararli gordugu sakir'in birebir kopyasi oluyor.

    4: taksit getirme sahnesi var, o kahvede garibanlarin icinde parayi verirken, 2 aylik pesin mi versem, neyse parasi olan var olmayan var gibi laf ediyor. igneleme sakir'e ama toplumun icinde ve o garibanliktan gelen biri olarak yaptigi terbiyesizce.

    4: minibusu gasp etmesi de var. anlasma sartlari belli. neyse bunu gormezden gelelim.

    5: kisisel hirsiyla yolcu alacagim diye ani makas atmasi var ki yolcularin canina mal olabilir ya da sakir'in eski nisanlisinin yerini kimseye vermemi de ayri bir olay. acgozluluk ve hirs var.

    6: ve en onemli serefsizliginden biri. nazli sakir'i sevmiyor ve babasinin zoru, evden gitme istegiyle evlenmeye niyetli ama kizin abbas'ta da gozu yok. sartlar geregi belki de kendi dedigi gibi bir yuvam olsun, kocam para getirsin mantigiyla evlenmek istiyor. abbas bunu bilmesine ragmen tek tarafli bir askla kizi dugunden kaciriyor.

    7: son soz yani abbas bukalemun gibi bir karakter. parayi bulup degisebilen, geldigi yeri unutabilecek bir karakter. sevdigi kiz icin ben bunu seviyorum diyebilecek bir karakterde degil, firsat kollayan, firsatci bir tip. sessiz ve cakal. arada laf dinleyen, karisan. ben bu filmi yonetmen sinan cetin'e de bagliyorum. adam kendinden cok sey katmis. cogunlugun ceyyar sakir'i tuttuguna da eminim bu konuda.

    edit: arkadas uyardi ayrica secdigi kiz iceride sevisirken nobet tutup, sakir'in zamparaliklarini gormezden gelip ortemeye calidan bir tip

    benzer bir baslik varmis simdi gordum. gercekten baktim cunku cok gorunen bir karakter abbas. kusura bakmayin.

  • bir oldu iki oldu içimde biriktirirken üçüncüyü de görünce artık buralara bir yerlere not düşülmesi gerektiğini düşünüyorum. belki okuyan birilerinin hayatına etki eder.

    kişi 1 : 33 yaşında. bir kuzenimin nişanı için çekilecek fotoğraflarda o da yer almak istiyor. fotoğrafçı da ortaya güzel bir şeyler çıksın diye uğraşıyor.. bana bütün gün fotoğrafçı adamın devamlı onunla ilgilendiğini, türlü kaprislerine boyun eğdiğini ballandıra ballandıra anlatıyor. fotoğrafçı adam tabi ki ona gün boyu ''yürümüş'' kibar davranmasının başka bir açıklaması olabilir miymiş. zaten burun estetiği yaptırdığı günden beri kısmetleri çoğalmış. beynim türlü sorular düşünmekteyken ağzımdan çıkan şey ''hmmm, olur öyle'' oluyor.

    kişi 2 : arkadaşım. 25 yaşında. bir okulda öğretmenlik yapıyor. müdür yardımcısının devamlı onunla ilgilendiğini, yardım ettiğini, işini kolaylaştırdığını anlatıyor bana. zaten yapması gerekenler bunlar değil mi diye düşünüyorum içimden, o devam ediyor. resmen ''yürüyor''muş ona. sabah günaydın demeler gülümsemeler filan neler oluyor öyle. hemen sosyal medya arama taramaları yapılıyor ama o da ne adam evli ve daha minicik bir çocuğu var çok da mutlu görünüyor. e peki bu adam neden o zaman iyi dersler hoca hanım dedi ki ? bir terslik var. kızımızın duygularıyla oynandı.

    kişi 3 : arkadaşımın arkadaşı. 26 yaşında. yakışıklı garsonun neden onun sandalyesinin yanından daha sık geçtiğini sorguluyor, ''başka bir isteğiniz var mı'' sorusunun 3 saatlik oturduğu yerden kalkmama sonucu sorulduğunu düşünemiyor ve bunu ilgi göstermek olarak yorumlayıp arkadaşıma ve bana dünyanın en ciddi konusuymuş gibi anlatabiliyor.

    aslında düşündükçe aklıma başka başka olaylar da geldi fakat aşağı yukarı hepsi bu tür şeyler.
    lütfen bazı erkeklerin sadece ama sadece iyi bir insan olabileceğini unutmayın.
    herkes size ''yürümüyor''
    centilmen olan insanlar var.yapmayın etmeyin. arkanızdan güldürmeyin.
    sadece gülmüyorum, üzülüyorum da.

    debe editi : (bkz: oyuncaklar otostopta)

  • william blake'in ingiliz romantik dönemini en iyi temsil eden eserlerinden birisi, bir şiir koleksiyonudur. ayrıca sanayileşmekte olan dünyadaki insan hayatının metaforudur bu eser. iki bölümden oluşmaktadır ve ilk bölümdeki hemen her eserin ikinci bölümde karşılığı bulunur. ilk bölüm olan "songs of innocence" bir insanın henüz teknoloji ile tanışmadığı, hayatın kötülüklerini öğrenmediği dönemini sembolize eder. "little lamb" şiiri bu masumiyetim en belirgin şiirlerinden biridir. kuzucuk seni kim yarattı diye başlar ve tanrının ona verdiği güzellikleri sıralar. orijinal metni şu şekildedir :

    little lamb who made thee
    dost thou know who made thee
    gave thee life & bid thee feed.
    by the stream & o’er the mead;
    gave thee clothing of delight,
    softest clothing wooly bright;
    gave thee such a tender voice,
    making all the vales rejoice!
    little lamb who made thee
    dost thou know who made thee

    little lamb ı’ll tell thee,
    little lamb ı’ll tell thee!
    he is called by thy name,
    for he calls himself a lamb:
    he is meek & he is mild,
    he became a little child:
    ı a child & thou a lamb,
    we are called by his name.
    little lamb god bless thee.
    little lamb god bless thee.

    "songs of experience" , tecrübe bölümü ise insanın hayatın kötülükleri ile çarpıştığı, saflığı kaybettiği ikinci evresini temsil eder. "the tyger" şiiri kuzunun güzellikleri ve tatlılığının aksine bir kaplanın sertliğini, vahşiliğini ürkütücülüğünü anlatır.

    tyger tyger, burning bright,
    ın the forests of the night;
    what immortal hand or eye,
    could frame thy fearful symmetry?

    ın what distant deeps or skies.
    burnt the fire of thine eyes?
    on what wings dare he aspire?
    what the hand, dare seize the fire?

    and what shoulder, & what art,
    could twist the sinews of thy heart?
    and when thy heart began to beat,
    what dread hand? & what dread feet?

    what the hammer? what the chain,
    ın what furnace was thy brain?
    what the anvil? what dread grasp,
    dare its deadly terrors clasp!

    when the stars threw down their spears
    and water’d heaven with their tears:
    did he smile his work to see?
    did he who made the lamb make thee?

    tyger tyger burning bright,
    ın the forests of the night:
    what immortal hand or eye,
    dare frame thy fearful symmetry?

  • “eğer bu devlet hepimizinse… bu devletin yeniden inşa edilmesinin yeri milletin oylarıyla seçilmiş parlamento olmalıdır. üç-dört kişinin kimseyle konuşmadan, kimseye danışmadan devleti yeniden yapılandırması kabul edilemez.
    ...
    bir sabah kalkıp ‘bundan böyle şu şekilde olacak’ denilerek bu iş olmaz. oturup birlikte tartışmalıyız. parlamento devre dışı bırakılamaz.”

    kemal kılıçdaroğlu