ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yurt dışına çıktığını herkese duyurma merakı
-
ayriyetten yurtdisinda yasayanlarin da muzdarip oldugu, ekseriyetle itin gotune sokup cikarildiklari bir mevzu bu.
misal, ben geldim amerika'ya universite okumaya. sonra da imkanim oldu, aldigim diplomadan hareketle is buldum, calismaya basladim. son 8 senemi burada gecirdim. son 8 seneye dair anilarimin, ogrendiklerimin, yaptiklarimin cogunlugu da amerika'da oldu. populer kultur adina buranin gerzeklikleriyle daha bir asina oldum mesela. falan filan.
neyse. turkiye'ye dondugumde misal bir icki sofrasi olacak, arkadas ortami olacak cok samimi olmadigim; laf bir seyden acilacak, herkes kendi capinda deneyiminden falan bahsedecek. ben nasil dahil olacagim orda muhabbete? "ben amerikadayken..."
e naabiim mina koyyim? burada gordugumun ambalajini degistirip turklestirerek mi aktaracagim? grey's anatomy miyim ben ki turkce senaryoya uyarlayip doktorlar diye show tv'ye gazlasinlar? ibis demezler mi adama?
ben kendime ibis dedirtmem arkadas.
tıp vs diş hekimliği
-
ingilizce'de dentist o yüzden diş hekimleri doktor değilmiş demiş bir arkadaş. akademik olarak açıklayayım durumu belki faydalı olurum. diş hekimliği fakültesinden mezun olan bütün öğrencilere verilen bir unvan var. ddsyani doctor of dental surgery. diş hekimliği tıp disiplininin cerrahi dallarından birisi olduğu için dds ünvanı verilir. bazı ekollerde bu durum dmd'dir yani doctor of dental medicine. tıp fakültesinden mezun olan her öğrenciye dr. unvanı verilir. ingilizce'de tıp hekimlerine md unvanı verilir. medical doctor yani. bir şekilde doktora yapan herhangi bir hekime phdunvanı verilir. ha benim için fark etmiyor ister dişçi deyin ister diş hekimi ister dmd/dds. bir çok tıp hekiminden daha rahat çalışma şartlarımız olduğu bir gerçek. zorunlu hizmet olmadan istediğimiz gibi, istediğimiz yerde çalışmaya başlıyoruz. hayat standartlarımız gözlemlediğim kadarıyla kendini sıralarda çürüten bir çok doktordan daha iyi. bu gibi durumlar göz önünde bulundurulduğunda diş hekimliği daha avantajlı görünüyor. ergen birinin bu lafının bu kadar gündem olmasının sebebi aslında iki meslek grubununda aşağılık kompleksine sahip olmasından kaynaklanıyor.
şu anda twitter'da dönen bir kavgaya sebebiyet veren konu.
mesele 3. sınıfa yeni geçmiş bir tıp fakültesi öğrencisinin diş hekimlerini aşağılaması.
#tıpçılarsendenutanıyor diye bir etiket oluşturmuş diş hekimliği öğrencisi arkadaşlar. detayları buradan takip edebilirsiniz.
5. sınıfa yeni geçmiş bir diş hekimliği öğrencisiyim. bugüne benzer bir çok olaya şahit oldum. bir çoğu tıp fakültesinden temel bilimler dersine gelen öğretim görevlileriydi. sürekli siz dişçisiniz, çok bilmenize gerek yok gibi cümleleri çok duyduk. yalan yok, sizde hekim olacaksınız, o yüzden bunların hepsini çok iyi öğreneceksiniz diyen hocalar da dersime girdi.
hiçbir zaman anlayamadığım bir olay var bu konuyla alakalı, tıp fakültesi öğrencilerinin egosu değil, bu egoyu kendilerinde hak görmeleri. biz tıpçıyız, o yüzden her şeyi yapabiliriz kafasını hiçbir zaman anlamadım. hayattaki tek başarısı, bir kaç soru fazla yapıp tıp fakültesine gitmiş öğrencilerde gözlüyorum bu durumu. hacettepelilerin, cerrahpaşalıların bu tarz gereksiz tartışmalara dahil olmadığı da dikkatimi çeken başka bir konu. sanki hiçbir diş hekimliği öğrencisi diş hekimliği isteyerek seçmemiş gibi davranmaları oldukça üzücü, hepsi tıp kazanamadığı için diş hekimi oldu sanıyorlar. bu gerçekten komik bir durum bana göre.
tıp okuyarak statü kazanmayı ummak çaresizliğin, mutsuzluğun kaçıncı seviyesi bilmek isterim.
tüm türkiye'nin yanlış telaffuz ettiği kelime
-
(bkz: dirk kuyt)
herkesin oruçlu olduğu ofiste yemek yiyen tip
-
insanları kendilerinden gizli gizli yemek yemek zorunda bırakan tiplerin saygı saygı diye zırladığı başlık.
kimse senin inancına saygı duymak zorunda değil. beğenmiyorsan bırak işini, kapat pencereni kapını, otur evinde. kimse de sen zırlama diye senden gizli gizli yemek zorunda kalmaz.
ailenin komik kısa mesajları
-
dedem bana kontör yollamaya çalışırken mesajı turkcell yerine benim numarama atar:
"0537**** kontur 50"
bir şeylerin yanlış olduğunu farkeder ve 5 dakika sonra ikinci mesajı atar:
"0537*** kontur yollama 50"
28 aralık 2014 thy istanbul los angeles uçuşu
-
(bkz: sourlines iyi uçuşlar diler)
kenan evren'i gömdük sıra barajda
-
idamları imzalarken ellerim hiç titremedi ( kenan evren 1983 )
emri kim verdi diye soruyorlar, emri ben verdim ( recep tayyip erdoğan 2013 )
biri gitti.
düzce belediye başkanının büyük dramı
-
allah'tan belediye başkanı dedirtmiştir. mazallah bu zihniyet cumhurbaşkanı falan olsa kendine kaçak saray yaptırır.
avrupaya giden doktorların pasaportu iptal edilsin
-
bak cahil arkadasim, kimse bu ulkede bedava yasamiyor. her insanin annesi, babasi, akradasi vs.. esek gibi vergi oduyor.
ondan dolayi sacmalamak otesinde birsey soylemiyorsun. okuyan insanlari devlet degil anne babalari okutuyor.
kaldi ki kimse sen hakaret et diye senin agiz kokunu cekmek zorunda degil.
3 bin 250 tl verip iphone 6 plus almak
-
kilosu 18895 lira 35 kuruşa gelen bir aleti satın almaktır.
ortaokulda coğrafya öğretmenim demişti ki bir ülkenin gelişmişliği bir malın kilosunu kaça sattığı ile ölçülür. sonra bol bol örnek vermişti. ham pamuk satarsanız 2,10 dolar, onu iplik yaparsanız 2,38 doalr, ipliği havlu yaparsanız 9,23 dolar, gömlek yaparsanız 31,25 dolara gelir kilosu diye. (kutsal bilgi olsun diye güncel rakamları buldum)
biz kilosu 31 dolara gömlek satamazken, adamlar kilosu 8628 dolara telefon satıyor beyler. bize de tespit sıçmak kalıyor.
bir lisede yaşanabilecek en dumur olaylar
-
okul bahçesinde maç yaparken arkadaşın* topa hayvan gibi abanması; füzeyi andıran topun, okulun meşhur kızının başına isabet etmesi; kızın bu surette bayılması ve hastanede, hamile olduğunun anlaşılması.
irlandalı turistin esnafı dövmesi
-
göndermeyin lan o turisti. içimizdeki irlandalı o. memleketi hizaya sokacak bir kurtarıcı adeta.