ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
budapeşte
-
budapeşte'de yemek
1-(bkz: blaha lujza) durağında burger king in sağında kalan ara sokaktan girdiğinizde yaklaşık 100 metre ileride "pizza king" adlı şirin bir restoran vardır. makul fiyata iyi yemek yiyebilirsiniz. yemeklerin ve pizzaların çoğunda domuz eti bulunur. dikkat edip, sorabilirsiniz.
2-frenciek durağında köprüye giden yolun sağında kalan büyük bir pastane vardır. dondurmasını ve kayısılı tatlısını deneyebilirsiniz.
3-st. stephen basilikasının önündeki dondurmacıdan yoğurtlu dondurma alın. bitirin bir daha alın.
4-fisherman'e yolunuz düşerse batthyany durağından inince yolun karşısında 2 katlı bir (bkz: palacinka) cı vardır. süperdir, ucuzdur. 140 forint dolaylarındaydı bir tanesi sanırsam.
5-nerede bulursanız yiyin. (bkz: solomi galuska). içinde rom var, istemeyenler dikkat etsin.
6-andrassy utca'da (operaya giden yol) morrison's adlı bir bar vardır. saat 9 dan önce girişler ücretsiz ve yine 9 dan önce tüm kokteyller 500 forinttir. szent istvan'daki diğer morrison's un yan sokağındaki saray restoranda (bkz: török etterem) çorbalar iyidir, kebabının aslıyla pek bir alakası yoktur. parti sonrası açlık için tercih edilir.
7-subway burada da karşınıza çıkar.
8-balaton gölü'ne yolunuz düşerse (bkz: langoş) u bir de burada yiyin.
9-ve tabii ki gerbeaud... atmosferi için, mekanın ihtişamı için gidin, vörösmarty'de. www.gerbeaud.hu/
10-(bkz: gulaş) yemeden olmaz. çok sayıda geleneksel restorandan birini tercih edebilir ya da kalvin durağındaki central marketten yapımı için malzemelerini de alabilirsiniz.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"herkes 2012'yi beklerken ya 2011s gelirse?"
ilk buluşmada esabı kim öder
-
trakyalı olan
23 nisan 2015 system of a down erivan konseri
-
ermeni kimliğiyle öne çıkan ve propaganda yapan grubun, ermenistan topraklarındaki ilk konseridir.
kendilerinin ilk albümü 1998'de çıkmıştır. demo dönemlerini falan saymıyorum.
17 senede asıl vatanlarının anca akıllarına gelmesi ayrı ironiktir.
çocuk kitabı sanılan ama öyle olmayan kitaplar
-
ömer seyfettin'in öyküleri
+18 uyarısı ile satılması gerekir aslen, içerdiği şiddet dozu nedeniyle
dolandırıcılara 200 bin lira kaptıran savcı
-
vatandaş olsa soğuk su içerdi üstüne. savcının şikayeti üzerine dolandırıcıların anında yakalanıp paranın kurtarılması şaşırtıcı. demek ki polis istediğinde hemen yakalayabiliyormuş bu adamları.
deren talu'nun ayakları
-
bıktık artık her uzun boylu kadının ayakları ile ilgili entry okumaktan. dünya tarihinde hiç kimsenin aklına gelmemiş bir benzetme ile en yaratıcı tespiti yapıştırıyorsunuz.
fırıncı küreğiymiş...
fizik kuralları gereği uzun boylu bir kadının küçük ayakları olamaz, hem at gibi kadın istiyoruz diyorsunuz hem de küçük ayak arıyorsunuz. insan oğlum bunlar insan, ayakta duracak, yürüyecek...
diş fırçaladıktan sonra portakal suyu içmek
-
dişinizi fırçaladıktan hemen sonra portakal suyu içtiğiniz takdirde (mesela uyandınız, dişinizi fırçaladınız, sonra kahvaltıya oturdunuz), portakal suyunun tuhaf, ekşi/acı bir tat verdiğini farketmişsinizdir. peki hiç "niye ki?" diye düşündünüz mü? düşünmediyseniz, araştırıp bulmadıysanız cevabını ben vereyim: diş macunu "sodyum lauril sülfat" (sls) adı verilen bir kimyasal madde ihtiva eder. dişinizi fırçaladıktan sonra ağzınızda arta kalan sls, portakal suyundaki asitle birleştiginde, ortaya bildiğiniz o ekşi/acı tat çıkar. ama dişinizi fırçaladıktan sonra ağzınızı iyice çalkalarsanız, veya kahvaltıya oturmadan önce biraz sabrederseniz, ağzınızdaki sls tükrüğünüz ile çözüleceğinden, portakal suyu da acı gelmeyecektir.
"sls" şampuanların da içerdigi bir kimyasal maddedir, o yüzden yıkanırken şampuanınızı içmek gibi bir huyunuz varsa, öncelikle "çok tuhafsınız" demek istiyorum, sonra da duştan çıktıktan sonra portakal suyu içmek isterseniz biraz beklemenizi tavsiye ediyorum. (portakal aromalı bir şampuan kullanıyorsanız, zaten içmeyin o şampuanı, çok acı bir tadı vardır.)
bu entrymi de izninizle hayatını kimya bilimine adamış - ve bizlere de sevdirmiş - kimyagerlere ve kimya hocalarına adamak istiyorum.
out to lunch
-
eric dolphynin en popüler albümüdür. artık nebiçim bi öğle yemeği ise bu, herifi diyabetik komadan öldürmüş üç ay sonra. çok ilginç ve tasvir etmesi zor bir albümdür. bir o kadar da çekicidir. ilk şarkı hat and beard bildiğim kadarıyla thelonious monk onuruna kaydedilmiş bir şarkıdır. *dolphy son iki şarkı hariç saksafon çalmaz, bas klarinet ve flütleri üstlenir. trompetlerde freddie hubbard*** çok başarılıdır. davullarda da tony williams olduğunu söylemezsem çok yanlış olacak.
edith piaf: hadi onu geçelim, sen o kadar şeyi söyle sonra git vibrafonda 76 beat edebiyatı gücünde cazcı olan bobby hutcherson çaldığını belirtme. iğrendim lan kendimden. net diyorum.
ateistlerin bir gün ölecek olması
-
şu an fark ettiğim gerçek.
artık allah'a inanıyorum. o nazenin, mükemmel bilincim yok olup gitmeyecek.
edit: başlık başıma.
bir kürt olarak kobani'ye gidiyorum
en iyi viski bardağı tasarımı rezaleti
-
cardinalspirits.com sitesinde yüz yıllık ince belli çay bardağımızın üstüne yatılmaya çalışılmasıyla ortaya çıkan intihal rezaleti mi, yoksa enteresan gerçek mi bilemediğim şeydir. linki açıp da limon atılmış çay doluymuş gibi duran ince belliyi görmek güldürdü en azından.
the perfect whiskey glass
isim misim vererek şöyle de bir yazı yazmışlar:
"these eccentric whiskey glasses were designed by our friend david hill of the malt guild. after years of research in scotland with the best scotch distillers in the world, he developed this glass to best express the nose and taste of a fine whiskey.
cardinal spirits is the exclusive online retailer of this glass. we will also be using them in our tasting room when we open later this year."
ne eksantriği ne iskoçya'da senelerce süren araştırması, o ne şema öyle arkadaş. sorsanız zaten söylerdik, david hill mavid hill, bunca salak hikayeye ne lüzum var allaşkına :)
edit: link düzeltildi. teşekkürler asiksurat.
her gördüğünde kilo almışsın diyen arkadaş
-
elinde tartıyla dolaşıyo sanki pezemenk.
tanım: olmaz olsun öyle arkadaş.
ne gidicem lan eve yatarım ben ofiste
-
fazla mesai falan yok bizim şirkette
lakin beleşe akşam yemeği verilmekte
toplantı odasında da plazma tv mis gibi
ne gidecem lan eve yatarım ben ofiste
müdürün odasında deriden bi kanepe
gerçi biraz dar ama ederim artık idare
kahve makinası da olacaktı bi yerde
ne gidecem lan eve yatarım ben ofiste