hesabın var mı? giriş yap

  • yapılan bulgur pilavının cinsine göre değişir. ama en başta söyleyeceğim yağı bol olmalı.

    sade bulgur pilavı yapıyorsanız; muhakkak sadeyağ ve soğan kullanmalısınız. önce sadeyağ ile soğanı çevirirsiniz. soğanlar biraz yumuşayınca bulgur eklenir ve hızlıca kavurulur. 1 kısım bulgura 1.75 su konulur. (bulduğum mükemmel ölçü bu) suyunu çekmeye yakın içine bir miktar daha sadeyağ konulur ve dem bezi ile demlenir. tane tane dökülen mis kokulu bir bulgur pilavınız olur.

    meyane (meyhane) pilavı yapacaksanız: bu bambaşka dünya ve genelde yanlış yapılıyor. öncelikle sebzeleri kavurursunuz. (arzuya bağlı; soğan, sarımsak, biber, kırmızı biber, domates, mantar, acı, karabiber vs.) sonra üzerine bulgur ölçüsünün iki katı kadar (1 bardak bulgur ölçtüyseniz 2 bardak) kemik suyu, et suyu veya tavuk suyu, cart suyu curt suyu artık elinizde ne varsa onu koyarsınız. bir taşım kaynayıp su biraz yoğunlaşınca bulguru içine salarsınız. aslında burada ölçü yine 1 ölçü bulgura 1.75 su gibi oluyor. bulgur suyunu çekerken bir yandan tereyağını kavurursunuz. su tamamen bitince demlemeye alır üzerine tereyağını cos diye dökersiniz. demlenen pilavı karıştırıp servis edersiniz. efsane olur.

    sebzeli bulgur pilavı yapacaksanız; burada zeytinyağından gitmek daha iyi sonuç veriyor bence. zeytinyağında soğanları çeviriyorsunuz. ardından biraz biber, kısa kavurmadan sonra çok ama çok az salça ile kavuruyorsunuz. ardından bir tane domates ve iki iri diş sarımsağı ekliyorsunuz. bulguru ekleyip kavurmadan hemen 1/1.5 olacak şekilde suyunu veriyorsunuz. burada su neden az derseniz onca sebze koydunuz. onların da suyu var. suyunu çekmeye yakın baharata geçiyoruz. ciddi bir baharat desteği lazım. nedir; karabiber, pulbiber, nane, kimyon, kekik, sumak (ama çok çok az), bir tane küp şeker ekliyorsunuz. demlenme sonrası hafif ılınırken bolca maydanozu doğrayın ve karıştırın. hatta beni dinlerseniz yeşil soğan da koyun ölürsünüz.

    karamelize soğanlı bulgur pilavı: bu benim geliştirdiğim bir pilav. soğanları karamelize ediyorsunuz. ardından soğanları alıyorsunuz. biraz daha tereyağı ekleyip biraz bulgurunuzu ve belli belirsiz susamınızı ekliyorsunuz. kavrulma bittikten sonra soğanı, karabiber, pul biberi ekleyip suyunu veriyorsunuz. bayağı iyi oluyor. çaktırmadan soya sos eklediğim de oluyor bazen.

    sulu bulgur pilavı yapacaksanız; iç anadolu'da bazı yörelerde bulgur pilavı epeyce sulu yapılır. sebzeli bulgur pilavına ölçü olarak verdiğim suya 250 ml daha su eklenir yani 1 ölçek bulgura 2 ölçek su olur. baharat desteğini biraz azaltın hatta hiç baharat koymayabilirsiniz. muhakkak yufka ekmeğinin üstüne serilmeli, yanında ayran içilmeli. sonra yufka dürülüp yumuşacıkça gömülmeli.

  • hawaii adalarına özgü bir kuş türü olan kauai ‘o’o kuşu, en son 1985 yılında görüldü; sesi ise son kez 1987 yılında duyuldu.

    bu kuşlar, 20. yüzyılın başlarında kauai adası’ndaki ormanlarda oldukça yaygın bir türken, ticari amaçlardan ötürü bölgeye ait olmayan hayvan türlerinin adaya getirilmesi nedeniyle, sayıları giderek azalmaya başladı.

    adalı bir fotoğrafçı (david boynton) tarafından kaydedilen aşağıdaki ses, türün son üyesi olan erkek kuşun eş bulmak amacıyla söylediği şarkıyı bize dinletiyor.

    bir çağrı yaptığınızı; ancak bu çağrıya sonsuza dek yanıt verecek kimsenin olmadığını düşünün. türünüze ait son ses sizden çıkıyor…

    bu açıdan bakıldığında şarkının oldukça hüzünlü bir tarafı var.
    https://youtu.be/ndry0cmcynu

  • istanbul büyükşehir belediye başkanı ekrem imamoğlu ibb'de bugün rapor edilen bulaşıcı hastalık kaynaklı ölüm sayısını 164 olarak açıklarken, aynı dakikalarda yalancı fahrettin'in ülke çapında ölüm sayısını 92 olarak vermesiyle ortaya çıkan sonuçtur.

    edit: her bulaşıcı hastalık covid değildir diye karşı çıkan arkadaşlar haklıymış. imamoğlu az önce ölenlerin hepsinin kara veba kaynaklı olduğunu açıkladı. covid'den 1 kişi ölür gibi olmuş ama suni teneffüs yapıp hayata döndürmüşler.

  • dört titanın (tom hanks, anthony hopkins, joe pesci, al pacino) arasından sıyrılıp altın küre'de en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülünü almasıyla birlikte yeniden oscar'ın kapısına dayandı. bence bu isimlerin arasından uzanıp bir bardak su almak bile yeterince tatmin ediciyken herhangi bir ödül kazanmanın duygusunu tahmin edemiyorum. gelmiş geçmiş en zor altın küre'yi kazandı belki de. ancak yine de oscar alamayabilir. altın küre kazananlar genelde oscar'ı da kazanıyor olsa da istisnalar yaşanabiliyor. özellikle yardımcı erkek oyuncu dalında daha sık yaşanıyor. zaten bu istisnalardan birini de kendisi yaşamıştı. twelve monkeys'deki performansı ile altın küre kazandıktan sonra, oscar'ı, usual suspects'teki rolüyle kevin spacey almıştı.

    yakın tarihlerde de yaşandı benzer örnekler. 2015'te altın küre'yi sylvester stallone(creed'), oscar'ı ise mark rylance (bridge of spies) kazanmıştı. 2016'da da altın küre'yi aaron johnson (nocturnal animals) kazanırken, oscar'ı ise mahershala ali (moonlight) almıştı. once upon a time in hollywood'daki performansı filme dair sevdiğim az sayıdaki hususlardan biriydi ve normal şartlarda ödüllük bir performans olabilir. ama joe pesci ve al pacino kadar iyi olmadığını düşünüyorum. bu yüzden de oscar'a dair hâlâ soru işaretlerim var. başka bir istisnanın başrolü olma ihtimalini yok sayamıyorum.

    alırsa da güzel olur elbette. çünkü hak ettiğini düşünüyorum. akademi ödülleri'nde bazı oyunculara karşı inat etme durumu var. brad pitt de onlardan biri. akıllara genelde leonardo dicaprio geliyor ama jack nicholson ve al pacino dahi yaşamış bunu. jack nicholson dört kez (easy rider, five east piece, the last detail, chinatown) aday olduktan sonra nihayet one flew over the cuckoo's nest ile alıyor. al pacino ise daha beter. altı adaylığın ardından (the godfather, serpico, the godfather part ii, dog day afternoon, ...and justice for all , dick tracy) bakıyor ki ödül vermiyorlar, aynı yıl scent of a woman ile en iyi erkek oyuncu dalında, glengarry glen ross ile de en iyi yardımcı erkek oyuncu dalında aday olup en iyi erkek oyuncu oscar'ını alıyor.

    brad pitt'in üç adaylığı da (twelve monkeys, moneyball ve the curious case of benjamin button) bunlar kadar güçlü değil kuşkusuz. yine de the curious case of benjamin button ile kazanması gerekirdi. o sene ödülü sean penn'e verip politik doğruculuğun temellerini atmışlar da biz fark edememişiz. ayrıca adaylıkları dışında bir de aday olamadıkları var. mesela fight club'da ne edward norton ne kendisi aday olamadı. ben olsam burn after reading'deki ruh hastasına da oscar verirdim ama aday dahi yapılmadı. yine ben olsam, snatch'deki çingeneyi alır, oscar heykelciği dolu bir kamyonun yanına yanaştırır ve üzerine kürekle oscar atardım. benim gibi sinema cahilinin kişisel beğenileri hiçbir şey ifade etmiyor elbette, ama argo ve the hurt locker'ın en iyi film seçildiği şu kainatta, bu adaylıkların hangisine saçma denebilir?

    aslında sadece brad pitt'in muhtemelen ilk oscar'ına kavuşacağını, ancak kazanamama ihtimalinin de göz ardı edilmemesi gerektiğini yazacaktım. aklımda jack nicholson ve al pacino övmek veya argo'ya giydirmek yoktu. bari bu isimleri anmışken son bir beklenti daha ekleyeyim. ödülü bir türlü kazanamayan oyuncuların kazandıkları açıklandığında, salonda bir ''nihayet'' alkışı ve hareketliliği oluyor. brad pitt de kazanırsa böyle bir sahne izleyeceğiz muhtemelen.

    jack nicholson'ın kazandığı ilk oscar
    al pacino
    leonardo dicaprio

  • dört büyük denetim firmasından bir diğeri. karşımda en fazla 3 yıl tecrübeli iki denetçi ile iş görüşmesi yapılıyor. takım çalışmasını kafaya takmışlar, üstüste gereksiz sorular...

    - takımda iş yapmak istemeyen ama yeteneği olan biri olsa nasıl motive edersiniz?
    - şöyle yaparım böyle yaparım...
    - öyle yaptınız olmuyor n'aparsınız?
    - e o zaman şöyle yaparım
    - ama bunu da yapamıyorsunuz çünkü bla bla. başka naparsınız?
    - takımdan atarım, onla mı uğraşacam işimi mi yapacam
    - bık bık bık
    - peki şöyle bir durum oldu n'aparsınız?
    - ..
    - ama öyle yaptınız işe yaramadı başka naparsınız?
    - ..
    - ama onu da yaptınız yine olmadı
    -..

    derken sinirler gerilmiştir ve bu karşı tarafa belli edilmiştir.

    - çakır bey sinirlenince ne yaparsınız?
    - kafa atarım
    - heh heh iyi ki bize sinirlenmediniz
    - sinirimi genelde belli etmem ( sonrasında southpark sessizliği)

    ve teşekkür edilip görüşme bitirilmiştir.