hesabın var mı? giriş yap

  • birbirinden fiziksel olarak etkilenen fakat çeşitli sebeplerden ilişkiye hazır olmadığını düşünen ve eylemlerini arkadaşlık tadında yaşayan iki kişinin ilişkisi.
    belki de taraflardan birinin aslında bir ilişki istediği halde, diğerinin istememesi durumunda; ondan uzaklaşmamak uğruna katlandığı durumdur.
    ilk durumda arkadaşlık problemsiz bir şekilde uzun süre devam edebilir, araya zaman ve mesafe girdiğinde sorun yaratmaz. ikinci durum geçerli olduğunda ise ilişki isteyen tarafın olayı kendi içinde duygusal boyuta taşıması sebebiyle, sürdürülmesi belli bir zaman sonra zorlaşabilir.
    bu tür ilişkide partnerlerin birbirlerine karşı açık sözlü olmaları önemlidir.
    gerçek bir ilişki için uygun partneri henüz bulamamış insanlar için iyi fakat geçici bir çözüm.

  • l.p.zamora ve w.b.faris'in magical realism adlı kocaman derleme kitaplarına yazdıkları giriş yazısında belirttiklerine kulak verirsek, "gerçekçilik"le aynı kökenden beslenen, gerçeğin doğası ve temsili göz önüne alındığında "gerçekçilik" akımının (realism) bir uzantısı olarak değerlendirilmesi gereken ancak aynı zamanda aydınlanma sonrası akılcılık ve edebi gerçekçiliğin varsayımlarına da temelden karşı çıkan; zihin/beden, ruh/madde, yaşam/ölüm, gerçek/imgesel, erkek/kadın gibi ikili karşıtlıkların ve bunlar arasındaki sınırların ortadan kaldırılmasını, aşılmasını veya bu kavramların içiçe geçmesini onaylayan ve buna zemin hazırlayan, politik olanla fantastik olanı kaynaştıran, latin amerikanın tekelinde olmamakla birlikte en önemli temsilcilerinin latin amerika edebiyatı içinden çıktığı akım. gogol, kafka, borges, carpentier, paz, calvino, allende, marquez, kundera, rushdie, fuentes, morrison... bu akım içinde adı geçen yazarlardır.

  • topluca muhabbet esnasinda bana donup:

    - turkler de zaten arap, degil mi?
    - nasil yani?!?
    - ikisi de musluman, dolayisiyla turkler de arap...
    - e o zaman ruslar da ingiliz?
    - ho?
    - siz de hiristiyansiniz ingilizler de hiristiyan?
    - hmm evet ben cok yanlis dusunmusum, sorry...

  • itibarı var mı ki suikastı olsun? dediğimdir.

    edit: uziyi ne tanırım ne de 1 kere dinlemişimdir. sen dünkü boq isen başkasına boq atamazsın arkadaşım. sana verilene razı olacaksın. gelmişsin 30 yıllık sanatçıyla kendini bir tutuyorsun. sen de müziğe yıllarını ver sen de saygınlık kazan. uzun vadede bu tarz dissler işe yaramaz.

    musti zaten yıllar önce buna cevap vermiş

  • baba tarafımdan kürdüm. anne tarafımdan yörük türkmen.

    babamda dahil ailecek bu vatan ve bayrak için kanımızı canımızı veriririz. maddi durumum elverdiği bedellı askerlıge yasım ve param yettıgı halde babam tarafından gecen sene askere sırf vatan gorevıdır dıye yollandım. baba tarafımda ataturkten mebusluk almış, madalya almış, kurtuluş savasında aşiretiyle beraber savasmış buyuklerımız var.

    evet kanımda kurtluk var ve ben bu topraklarda buyudum bu bayrak altında dogdum bu bayrak altında olecegım.

  • sevgili dedem 90 yaşında, boğazına müthiş düşkün bir adamdır. tatlıyı, tuzluyu, eşkiyi, pastayı, böreği, çöreği buldu mu hayatta affetmeyen bir adam olarak, haliyle de kilo ve sağlık sorunları yüzünden anneannem tarafından sıkı bir perhize maruz bırakılmaktadır.

    bir yaz günü öğle vakti odasındaki kanepeye uzanmış, gözleri kapalı, yüzünde mutluluktan oluştuğu belli olan bir gülümseme ile parmakları ile alnına hafif hafif vurarak bir ritm tutturduğunu gördüm ve aramızda şu diyalog gelişti:

    - dede yatmışsın güzellik uykusuna. maaşallah, keyfin yerinde.
    + öyle öyle (halen gülümsüyor)
    - hayırdır dede ya? niye gülüyosun böyle, ne düşünüyorsun?
    + anneannen yarın kurabiye yapacakmış da, onun hayalini kuruyorum.

    sadece bir kurabiye yemesine izin verildi diye bu kadar mutluymuş meğer adam... ey yaşlılık, bakalım bize neler yaptıracaksın?