ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ülkemizde bulunan 4112 yaşındaki porsuk ağacı
-
bu memlekette bir ağacın belediyelerin elinden kurtulup 4112 yıl yaşayabilmesi için yürüyor olması lazım.
yaşını hesaplayanlar sağına soluna iyice baksın.
evde sümüklü böcek beslemek
-
şaşırılmaması gereken hayvan sevgisidir.
biz de ülkece mecliste sülük besliyoruz, ne var yani. hatta yakında atatürk orman çiftliğinde bildiğin kuduz köpek besleyeceğiz!!!
sümüklü böcek demişler ama bu bildiğin insan!
insan
-
gecen hafta olcum yapmak icin calve'nin uretim tesisindeydik. sabahtan basladik olcume, her sey normal, ancak aksam uzeri kesif bir sarmisak kokusu yukseldi. refakatcimiz olan calisana sordum, "sarmisakli mayonez mi" uretiliyor. adam soyle yanitladi, "evet, saat beste vardiya degisimi oluyor, arkadaslar da uretimi sonraki vardiyaya birakmak icin bu saatte basliyorlar ki kendileri kokudan etkilenmesin."
"haaaah" dedim, iste insan nedir diye sorsalar tanım olarak kullanılacak bir hadise. ınsan neydi, insan, "kötü koşullardan ben etkilenmeyeyim de benden sonrakiler napiyorsa yapsin" diyen aklievveldi. seni sevmiyorum insan, seni bulacam oglum!
2000 doğumluların yaş hesabına gerek duymaması
-
ne kadar kolay olursa olsun, hz. isa'yla kimsenin asik atamayacagi durumdur.
üniversitedeki bölümlerin tek cümlelik özeti
-
okul öncesi öğretmenliği:(eğitim süresi 5 yıl) "biraz daha okusan da lise öğretmeni ne bilim en azından ilkokul öğretmeni olamaz mısın?"
ebru gündeş reza zarrab çiftinin boşanması
-
nasıl abi? ebru'yu parasiyla almamismiydi bu adam. istedigi zaman bosanabiliyor mu ebru.
cok enteresan buldugum olay.
yaran fıkralar
-
mısırlılar, nil nehrinin altına tünel yapacaklar.
farklı ülkelerden projeler istemektedirler.
fransızlar önerilerini getirmişler:
-iki farklı ekip halinde işe başlayacaz. iki ekip, iki uçtan beraber çalışmaya başlayacaklar ortada buluşacağız. güzel bir tünelininiz olacak
öneri beğenmişler ancak almanları da dinleyelim demişler.
almanlar önerilerini getirmişler:
- iki farklı ekip halinde işe başlayacaz. iki ekip, iki uçtan beraber çalışmaya başlacaklar ve ortada dışarı bir çıkış açacaklar. ekiplerimiz ortadaki çıkışta buluşacaklar. güzel bir tüneliniz olacak.
bunu daha çok sevmişler ancak yine de türkleri de dinleyelim demişler.
türkler önerilerini getirmişler:
- iki farklı ekip halinde işe başlayacaz. iki ekip, iki uçtan beraber çalışmaya başlacaklar. ortada buluştuk buluştuk, buluşamadık iki güzel tüneliniz olacak.
çal keke çal
-
ekşi sözlük versiyonu tarafımdan yapılmıştır.
ekşi sözlükte bir gün geziyordum,
ssg çağırdı.
debauchee buraya gel.
buyur hocam.
dedi çıkar kalem.
belimden klavyeyi çıkardım.
dedi çıkar defter,
mahkeme kağıtlarını çıkardım
dedi çıkar harita,
işte güzelim orda senin benim karmamda bıraktığım 3-5 tane z.ö var ya
işte onları çıkardım.
ssg dedi bunlar ney?
hocam 3-5 şakirt yarası
sanki sanırsınız ki trollun allah'ı
ama bilmezsiniz ki o 3-5 karma yarası,
gök yeleli bozkurtun hatırası
çal kanzuk çaalll
insana güncelleme gelse istenecek özellik
-
+3 can.
deli kuvveti
-
insana dair sınırların aslında ne kadar zihinsel olduğunun bir göstergesidir.
deliliği, insanın dünyayla bilinen zihinsel bağlarının kopması ya da gevşemesi diye tanımlayabilirim. uzunlamasına bir süreç olabildiği gibi, geçici de olabilir.
deli kuvveti ise bu durumun içindeki insanın olmadık yer ve biçimlerde ortaya koyduğu bedensel güçtür. onlarca örnek hatırlıyorum ama bir kaçı aklımda yer etmiş.
18 yaşında bir hastamız vardı. gencecik, ufak tefek bir kız. bipolar bozukluk tanısıyla izliyorduk. manik atakla servise yattı. ufak tefek dedim, gerçekten minicikti. 1.50 boylarında, 40-45 kilo bir şey. yattığında zaptedilemez haldeydi. hemşire odasından kırılmaz camla izlenebilen bir gözlem odamız vardı. geniş gözlem odasında, 4 tane yatak ve devlet malzeme ofisinin o kocaman, ağır, hantal masalarından bir tane var. bazen hastaları kendilerine zarar vermesinler diye yatak tespitine alıyoruz, bazense diğer hastaları korumak için ilaç etki edene kadar gözlem odasında serbest tutuyoruz.
neyse, kızı odaya aldık. ben alt servise indim bir sebeple. alt kattaki asistan odasındayım. yukarıdan bir ses geliyor. güm güm güm...tabii hemen yukarı koştum. gözlem odasının penceresinden baktığımda gördüğüm manzara şu: o minicik kız, o kocaman masayı kaldırıp kaldırıp yere vuruyor ve bunu sanki yastık kaldırır gibi kolayca yapıyor.
elbette adrenalin gibi hormonların da etkisi var ama asıl mesele, inhibisyon. insan başkalarıyla ve dünyayla kontağında kendini sınırlar. yapılması gerekenler ve yasaklar, ahlak, yasalar, kurallar zihnimizi dönüştürür. delilik, insanı bu akıştan koparır. aslında bir kertede zihni özgürleştirir. inhibisyon yani baskılanma ortadan kalkınca, beden de farklı işlev görmeye başlar. kas kuvveti, acı eşiği ve hatta sıcaklık algısı bile değişir. yaz günü paltoyla gezip terlemeyen şizofrenlere rastlamışsınızdır sokaklarda.
zihinsel zincirleri kırmak için 'delirmek' şart mı peki? dmo masasını tüy gibi kaldırabilir miyiz bilmiyorum ama zihnimizi kalıpların dışına çıkarmaya çalışırsak, doğru denileni sorgularsak, bize dayatılanları olduğu gibi kabul etmeden önce üzerine düşünürsek çok daha özgür ve güçlü olabileceğimize eminim.
"where other men blindly follow the truth, remember;
nothing is true."
anne ile diyaloglar
-
anne : oğlum milli eğitimin bilmemne sitesindeki resmimi değiştirmem lazım.
ben : anne iş çıkarıyorsun bana ha, kim uğraşcak şimdi resim taratmakla.
anne : ama değiştirmem lazım.
ben: dünya üzerinde babamdan iyisi yok anne ne yapacaksın resmini değiştirip.
anne : ne alakası var, o kadar iyiyse ben boşayım sen evlen babanla. gelsene bi.
yanına giderim
ben : ne güzel resim işte ne diye değiştireceksin.
annem : resmin altında resmi değiştir yazıyor.
not : resim değiştirmek için olan resim değiştir butonunu bürokrasinin pençesindeki annem emir olarak algılamış.
bu da babam. tencere kapak :)
(bkz: #70267378)