ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
vibrafon
-
afrika kökenli bir enstrüman olan ksilofon'xylophone'(soprano tonlu, barları ağaçtan yapılır) ve güney amerika çalgısı olan marimba ailesinden gelir. lionel hampton ve milt jackson tarafından caz müzikte kullanılarak populer olmuştur. barları metaldendir ve piyanodaki gibi bir sustain pedalı vardır. barların hemen altında 'pulsator' denen bir motor bulunur, bu motor enstrümandan vibrato sesleri vermeye yarar. motorsuz olanlarına 'metalofon' denir.
bu enstrümanı çalan müzisyenler vibrafonist olarak adlandırılır.
(bkz: stefon harris)
(bkz: chuck redd)
16 şubat 2017 thy istanbul chicago uçuşu
-
- vay, chicago'ya gidecek bilete o kadar para verebiliyorsun demek.
- uluslararası bir firmada mı çalışıyorsun, maaşın çok mu yüksek?
- uçakta içkiler beleş mi?
- abd vizesini sorunsuz almışsın demek ki.
- ailen çok mu zengin? okumaya mı gezmeye mi?
- aktarmasız uçuyorsun demek, çok havalısın.
- uçakta internet mi var yoksa?
- ne kadar havalısın amerikaya gidiyorsun, süper cool.
mutlu musun yazar kardeşim?
mutlu olunca söyle başlığını kapatalım.
johann wolfgang von goethe
-
"hiçbir şey çoğunluktan daha mide bulandırıcı değildir; çünkü birkaç gürbüz öncüden, kendilerini onlara uyduran üçkağıtçılardan, kendilerini onlara benzetmeye çalışan zayıf insanlardan ve ne istediklerini hiç bilmeksizin arkalarında dolanan yığınlardan oluşur." demiştir neredeyse iki yüz yıl önce.
hayatta öğrenilenler
-
anne ve babanı asla ihmal etme!.
şeyma subaşı
-
var mısın yok musun programında da yarışan güzel.
şu sıralar acun ılıcalının yanında pek sık gözüküyor. nedense.
hülya avşar'a laf söyleyeni ısırırım
-
bu şey değil mi bayhan'la hapse girdi diye dalga geçip uyuşturucu ticaretinden içeride yatan kadın. sonra hapisten çıkınca bayhan kendisine geçmiş olsun diye çelenk göndermişti ahahwhwh.
t: söyledikleri dikkate alınmaması gereken birinin saçma sapan açıklaması.
(bkz: körler sağırlar birbirini ağırlar)
cevat çobanlı
-
dün tv'de çanakkale'de dehşetin adı adlı romanı tanıtılan hasan basri bilgin'in anlattığına göre yarım gün içinde düşman gemilerini batırarak denizden geçmelerini engelleyen cevat paşa bundan sonra karaya asker çıkarılacağını düşünerek en stratejik yere (yerini unuttum) birden fazla tümen ile konuşlanmış olarak bu kara savaşını da çok kısa sürede bitirmeyi düşünmüş ne varki alman komutanı liman von sanders karşı çıkmış.cevat paşa bir süre sonra bulunduğu yerden alınır ve gemi hastanesine atanır. von sanders askerlerimizle daha çok anadolu yakasına yüklenir ve düşman kuvvetleri ile uzun sürecek savaş da böylece başlamış olur. von sanders'in taaruz emri vererek bir günde 16.000 askerimizi ölüme yollaması (ki yazar kaynak göstererek, sanders'in türk ordusunu parçalamak gibi bir niyeti olduğunu dile getirdi) ,bir diğer komutan sodenstern'in de düşman bombardımanına karşı askerlerimize süngü ile saldırı emri vermesi gibi acı olaylardan da bahsetti yazar.
oğlumu çöpe mi atayım
-
allah kimseyi evladı ile sınamasın, kimse de o yetiştirdi, onun da kabahati var filan demesin, dünyanın binbir türlü hali var.
yalnız tipler 22.00'dan sonra ne yapıyor sorunsalı
-
köşemize çekilip varoluşsal krizler geçiriyoruz.
ali dal
-
yüreği kocaman, fransa'da sıvacılık yapan ali dal kardeşimizdir... mangal gibi yüreği vardır...
eşiyle pazarda alışveriş yaparken, haince kahpece şerefsizce arkasından kafasına kurşun sıkılan rahmetli şehit nejdet aydoğdu kardeşimizin doğmamış bebeğine hediye etmiş evini...
vatanı bölmeye çalışanlar umarım ders alırlar diyeceğim ama boşa konuşmuş olurum...
umarım bu dünya'da olmasa bile öbür dünya'da çekersiniz cezanızı
[http://www.dha.com.tr/…begine-bagisladi_806139.html http://www.dha.com.tr/…begine-bagisladi_806139.html]
(bkz: ali dal)
edit : videosu da varmış bağış anının. sana tekrar helal olsun ali kardeşim,ali abi'm
[http://youtu.be/fqf5aj5p9se http://youtu.be/fqf5aj5p9se]
şehir tabelalarından nüfus ve rakımın kaldırılması
-
rakım kalsaydı bari. ülke batıyor diye mi onu da kaldırdılar acaba?
harry potter
-
ilk kitaptan son kitaba, bir annenin sevgisiyle başlayıp, yine bir annenin sevgisiyle sona eren hikayenin kahramanı.
her şey nasıl başlıyor? lily potter ile, onun sevgisiyle. o olmasa, voldemort ile harry'nin arasında durmasa sağ kalan çocuk da olmayacaktı, bizim ayıla bayıla okuduğumuz olaylar da.
son kitaba gidelim. voldemort, harry'nin öldüğünü sandığında gerçeği öğrense, oracıkta harry'nin işini bitirirdi. ama narcissa, o çok değerli lorduna yalan söylüyor. çünkü oğlunun yanına, hogwarts'a girmesinin tek yolu bu. o anda galibiyet önemli değil, önemli olan tek şey oğluna kavuşabilmek.
bu anneler çok farklı. lily potter ve narcissa malfoy. ak ile kara, gryffindor ile slytherin, harry ile draco kadar farklılar. farklı taraflarda savaşıyorlar. ama ikisinin de oğullarına duydukları sevgi, harry'nin hayatta kalmasını sağlıyor.
yıllar sonra bile, böyle şeyleri hatırladıkça ya da fark ettikçe rowling'e olan saygım artıyor.