ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yaran diyaloglar
-
-nüfusumu kaybettim
+git kaybettim de verirler. ama ceza ödeyeceksin.
-yok bee kardeşim sobaya atmış yandı diyeceğim ben.
+senin kardeşin yok.
-olsun nereden anlayacaklar ?
+orası nüfus müdürlüğü.
markette yere düşen cüzdanın üzerine yatan kadın
-
soğukkanlılığı dehşete düşürmüştür.
sebebi de şu.
belli ki kadın normal birisi, hırsızlık amacıyla orada değil.
ama cüzdanı gördükten sonra insan en ufak mı bir heyecan yapmaz, falso vermez.
ben görsem zaten kadının peşinden koşarım da diyelim ki şeytana uydum, üstüne yatmaya karar verdim.
yemin ederim elim ayağım birbirine dolaşırdı.
kamera var mı ya da gören oldu mu diye sağı solu kesmekten kendimi ele verirdim.
kadınsa sanki 40 yıllık cüzdanı gibi hayatına devam etti.
cüzdanın asıl sahibi gelse alan kadını haklı bulurdu o derece rahat.
işte sade vatandaşın bu soğukkanlı kötülük potansiyeli esas bu ülkenin kanseridir.
taksim meydanı'nın yeni hali
-
doğal yeşil varken saksıda lale. ibb işi olduğu ne kadar da belli
10 yaşındaki öğrencisini isteyen öğretmen
-
akp dönemi öğretmenidir. ne eksik ne fazla.
cem yılmaz'ın artık komik olmaması
-
artık halkın arasında olmaması, sokak jargonundan, gençlerin esprilerinden uzak olması nedeniyle eskisi kadar güldürmüyor. kendi kısıtlı arkadaş çevresinde, elit zevklerin içinde yaşarken halka inmesi zorlaşıyor. onun işinde üretkenlik için gözlem şart ama artık o şansı pek yok.
manuş baba türkiye'nin yeni barış manço'sudur
-
(bkz: manuş baba kim a.q)
özgüven ve ego arasındaki fark
-
birisi ancak bir eleştirinin konusu olabilecekken öteki bir övgü unsuru olma özelliği taşır.
kimseyi egosu yüksek diye övmez ya da ona saygı duymazsınız. ancak özgüveni egodan arındırılmış bir biçimde yüksek olan kişiyi rahatlıkla sever ve översiniz.
ego,başkalarınca beslenmeye muhtaç bir olgudur yani aslında sizi başkalarına direkt olarak muhtaç kılar.
özgüven ise ancak kişinin kendi kendini beslemesi ile oluşabilecek bir olgudur ve kişiyi başkalarından bağımsız kılabilir.
insanların gösterdiği sahte ama düzeyi yüksek türden ilgi ve alaka, egonuzu fazlasıyla şişirebilir ve yetersizliklerinizi görüp onları giderme noktasında önünüze, bizzat 'sizi' engel olarak koyabilir.
özgüven ise, sahteliklere geçit vermeyen ve reel yeterlilikler üzerinden gelişen bir olgudur ve sizi, size rakip kılar.
başkalarının alkışlarına muhtaç olan ego,özgüvenin o hür duruşu karşısında yetersiz, bir o kadar da değersizdir.
biri dosttur insana, diğeriyse çoğunlukla düşman.
artık arkadaşlarla mutsuz konuşmaların geçmesi
-
var böyle bir şey gerçekten.
yakın arkadaşlarım, liseden ve üniversitenin ilk zamanlarından kalma kişiler.
o dönemler inanılmaz mutlu kişilerdik, sohbetlerimizde de o mutluluk olurdu.
şimdi buluştuğumuzda ağlama krizleri, taşan dertler, gelecek kaygısı, ülke gündemi, işsizlik ne ararsanız var. insan aşk acısını anlatmayı özler mi? özlüyormuş işte. şimdi birimiz kötü bir ayrılık yaşasa yarım saat dinleyip üç beş sövüp geçiyoruz.
yaştan mı soktuğum ülkesinin gündeminden mi umutsuzluktan mı bilmiyorum ama her yerimize işlemiş bir mutsuzluk var. çoğumuz böyleyiz biliyorum.
evde topuklu ayakkabı ile dolaşmak
ayna kırdıktan sonra silahla vurulan motorcu
beyaz futbol
-
ahmet çakardan rok'a gelsin: benim senin gibi iktidardan gücüm yok ertem gibi ilişkilerim yok. ben kendi halinde bir adamım.
helal lan hoca.