hesabın var mı? giriş yap

  • her biri anadan doğma sporcu, her biri 1.90lık atletik ömürleri sporla geçen adonisli babalara sahip olmalarından dolayıdır.
    asdlşfkadla siz de inanmadınız değil mi.
    aynaya bak anlarsın yiğidim aslanım. sen nesin ki o ne olacak?

  • o değil de mersin'de ne biçim kadro var lan? kariyer.net'e "süper lige yeni yükselen ekibimiz için en az 10 yıl süper lig tecrübesi olan takım arkadaşları arıyoruz" ilanı vermiş gibiler. tita'lar, serkan balcı'lar, servet'ler, sinan kaloğlu'lar, wederson'lar...

  • "hayvan hakları savunucuları hala bülent ersoy'un kürkünü eleştiriyor.. lann olum deli misiniz, mal mısınız..? adam gözünü kırpmadan kendi çükünü kestirmiş, sizin koruyup kolladığınız 3-5 hayvana acır mı?"

  • kuru soğan olmuş 5-6 lira. her gün her gün buna can mı dayanır? lüks isteyen şımarık kızdır. kesin ekmek dediği de çiya tohumlu, siyez buğdaylı, yanarlı dönerli pahalı ekmeklerdendir.

  • 5g ye gecmek icin uydu modulu degistirmeye gerek yoktu. 4g ayni zamanda 5g ninde altyapisini olusturur.
    cehalet kotu sey. cok kotu.

    edit: lte, yatirim maliyetlerinden yakinan servis tasiyicarinin ihtiyaclarini karsilamak icin tasarlanmistir. yazilim ve ctcss optimizasyonuyla artik jenerasyon degisiminde ciddi farkliliklar ortaya cikmamaktadir.

  • burak topal isimli arkadaşın yorumlarda konuyu özetlediği yobaz zırvası.

    hadi bunu da açıklayın yobazlar.

    "bir toma 5.650 litre su almakta.
    gezi olayları kapsamında sadece taksim'de 14 adet tomayı ben gördüm. bu ülkede 77 şehirde eylem yapıldı ve neredeyse hepsinde tomalı müdahale oldu. çok düz bir şekilde 200 adet toma eylemlerde müdahalede bulundu diyelim.
    200*5650= 1130000 litre su yapar.
    bu miktar neredeyse günlük tomalarımızın yapmış olduğu müdahalede harcanan su miktarıdır.
    bunu sadece 1 hafta devam ettirmek 7910000 litre suya tekabül eder.
    mininmum hesapla ülkemizdeki tomaların tükettiği su ile:

    tanesi 10 litre su alan kovalardan 791.000 kova su dökülebilir.
    internette o kadar ıcebucketchallenge videosu maalesef yok.

    ki bu müslüman dostlarımız maalesef suyun buharlaşıp yağmur olarak geri yağdığını da bilmiyorlar."

  • yeni turkiye o kadar bereketli bir yer ki her gun bir baska kanaat onderi yetistiriyor, toplumu egitecek, sistemin isleyisi icin duzeni olusturacak yeni bir bekci murtaza cikartiyor. daha dune kadar adi uyusturucu kullanimi, velayet kavgasi gibi haberlerle ismi anilirken bugunlerde "sanatta seviye, etik" gibi konularda topluma yon gostermeyi kendinde hak goren sarkici.

    http://www.sabah.com.tr/…isan_unluler?tc=56&page=34
    http://www.gazeteciler.com/…ler-gecti-0-33029p.html

    son gunlerde verdigi roportajlarda, yaptigi ahlak temali cikislarla hem gundemde kaliyor, hem ismini temizliyor, hem de yeni turkiye duzeninde kendisine guvenilir bir yer aciyor. ve tabii asil unutmadan soylemek lazim, "kutsal anne" kendisi. roportajlarinda surekli "bunu bir anne olarak soyluyorum" veya "o arkadaslar da anne olduklarinda beni anlayacaklar" gibi ifadeler kullanip anne olmayan (tercih etmeyen) veya olamayan kadinlari da stigmatize etmis olurken, öldürülen, siddete ve tacize maruz kalan kadinlar (veya anneler) icin herhangi bir cikista bulunmuyor.

    hakkinda bu kadar yazmak bir sekilde yine kendisinin ulvi amacina hizmet etse de, pazar pazar "insanlari sadece dogruya yonlendiriyorum" veya "illuminati gibi kavramlar var" tarzinda kendini aşan vaziyette laflar edildiginde hele hele bunu edenin de victor hugo'yu bilim adami zanneden biri olmasi insani yalan degil, biraz olsun "dogruya yonlendirmeye itiyor", hakkinda paragraflik entry yazdiriyor.

    http://www.radikal.com.tr/…i_donla_cikmadim-1212554

    gercekten de dinime kufreden musluman olsa.

  • sadece kendisi değil introsu* da çok güzel ve çok anlam yüklü olan dizi. dikkatle izlenmediği zaman çok şey kaçırılabiliyor. buna intro da dahil çünkü müzik aynı kalsa da anlattıklarının değiştiği bir intro var. tekrar tekrar izledim, biraz araştırdım ve bu diziye neden böyle aşık olduğumu bir kere daha anladım. gerçekten her şeyiyle kusursuza çok yakın bir dizi. ramin djawadi müzikleri enfes zaten

    yine de true detective, the crown gibi pek çok şahane introyu hazırlayan patrick clair bu dizininkileri de hazırlayan ekibin başında bulunan isim. tasarım süreci şöyle ilerliyormuş; tüm senaryo yazılıp ilk bölüm çekildikten sonra dizinin yaratıcıları jonathan nolan ve lisa joy ile bir araya gelip dizinin ana temasının ne olduğunu ve ana karakterlerin yolcuklarının neler olduğu hakkında konuşuyorlarmış. buna göre introyu tasarlıyormuş.

    mesela ilk sezonda ana tema, ev sahiplerinin* sevgiyi, özgürlüğü ya da arkadaşlık özlemini hissetmeyi öğrenme şekliyken ikinci sezonda maeve ve kızı arasındaki ilişkiyi vurgulamak için bir çocuğu tutan kadın eklenmiş.

    ardından üçüncü sezon için ve nolan ile yaptığı bu konuşmaları şöyle özetlemiş; “bu, insanların greve çıkıp özgürlüklerini bulmaya çalışmaları hakkındaydı. kendi seslerini bulmaya ve kendilerini anlamaya çalışmaya ve ayrıca arkadaşlık ile rekabet arasındaki bu itme ve çekme ile başa çıkmaya çalışıyorlar.”

    — bu da üçüncü sezonun ana başlıkları için birkaç önemli yeni görüntüye yol açmış. birincisi, ikinci bir şekle doğru uzanan insansı figür.

    görsel

    bu görselde arkadaş olduğunu düşündükleri kişiye ulaşan bir figür var ancak bu sadece bir yansıma. tasarlayan bu sahneyi şöyle açıklıyor;
    --- spoiler ---
    [onlar] bir arkadaş bulmak için uzandıklarını düşünüyorlar. ve oraya vardıklarında, yüzeyi delip geçiyorlar böylece illüzyon yok oluyor. sadece yalnız olmadıklarını, bu yeni boyuta yükselirken kendilerinden bir parçayı geride bıraktıklarını da fark ediyorlar.
    --- spoiler ---

    figür yüzeye çıktıktan sonra, yüzü açılırken bir ev sahibinin suya geri battığını görüyoruz.

    — clair ayrıca, "icarus mitinin bir yorumu" olarak adlandırdığı şeyle özgürlüğe ulaşma temasını da bu tema üzerine inşa etti.

    ikarus, yunan mitolojisinden bir figürdür. efsaneye göre, icarus'un babası daedalus ona balmumu ve tüy kullanarak bir dizi kanat yaptı ve hapishaneden kaçmasına izin verdi. daedalus, icarus'u çok yükseğe uçmaması konusunda uyardı çünkü güneşten gelen ısı balmumunu eritirdi. ancak ikarus, babasının uyarılarına kulak asmadı ve kanatları kavrulana kadar daha da yükseğe uçtu. denize düştü ve boğuldu.

    işte 3. sezonun introsunda da clair, bu tuhaf, jetle motoru rüzgar tünelinde uçan bir kartal tasarladı.

    clair, "sonuçta güneşe çok yakın uçuyor, tabiri caizse," dedi. "yükseldikçe parçalanıyor."

    kartal görseli

    — ve bir karahindiba ile rehoboam'ın yapısı arasındaki bağ, determinizm ve kader temasıyla bir bağlantıydı.

    karahindiba parçalanıyor

    üçüncü sezon boyunca, dolores ve yeni insan yoldaşı caleb, dünya'daki yaşamın her yönünü kontrol etmek için rehoboam adlı bir yapay zeka sistemi kullanan bir şirkete karşı savaş halindedir. clair, kader teması ve dünyanın özgür irade yerine determinist olduğu sorusu üzerinde oynamak istedi. tasarımcı, "bu harika, çok yabancı şeyi - tamamen insanlık dışı olan küresel ai*- almalı ve sonra bunu karahindibanın çok insani bir sembolü ile örmeliyiz" dedi. "ve kaderimizin rüzgarda uçuşan ve rüzgarda saçılan karahindiba yaprakları kadar rastgele olduğu fikri. karahindibaların bu yaprakları rehoboam'ın yanıp sönen ışıklarında birleşiyor."

    ayrıca üçüncü sezonda, yapay ete bir gönderme olan bir hücre bölünmesinin harika olacağını düşünmüşler ve 'gerçekten neyiz? günün sonunda sadece et miyiz, yoksa biz daha ciddi bir şey mi?" diye kendilerine sormuşlar.

    aşağıda görebileceğiniz gibi, ai*tarafından oluşturulan görüntü, bölünen hücrenin yansımasında görünür:
    rehoboam tarafından hayal edilen görüntü

    — ve bitişi. hatırlayanlar vardır diğer sezonların aksine dikkat çekici bir renk olan kırmızı ile bitiyordu intro. bu da 3. sezonun bol kanlı ve kavgalı geçeceğinin işareti.

    ev sahibi kırmızıya batıyor

    ilk sezonda ev sahibi, ev sahibi yapma sıvısına geri dönüyordu.

    görsel

    ikinci sezon yükselişlerini anlattığı için batmak yerine çıkıyorlardı. görsel

    ikinci sezonda ev sahipleri*sudan yükseliyor.

    ilk iki sezonun introları ile ilgili birkaç bilgi:

    — birinci sezonda, ata binen bir ev sahibine yönelik açılış jeneriği sahnesi, dizinin batı ve bilim kurgu türlerini tek bir hikayede nasıl harmanladığının simgesiydi . ikinci sezonda, atın yerini farklı bir hayvan aldı: boğa*, inşa edilmiş ve ileriye doğru hücum etmektedir. boğada temsil edilen birçok fikir arasında, zincirlerinden serbest bırakılmış vahşi bir hayvanın görüntüsü özellikle dokunaklı geliyor. yani 1. sezon girişinde ata binen ve kontrolü tamamen elinde tutan biri var. ikinci sezonda ise çılgınca öfkelenen bir bufalo var.

    — ikinci sezonun introsunda maeve ve dolores, temsil ediliyor: anne ve bebeği, maeve'i ve kızını aramayı çağrıştırırken, mekanik bir tarak saçları tarar ve bunun dolores'e ait olduğu hemen anlaşılır. zaten belli değilmiş gibi, intro bu iki güçlü kadını sezonun en önemli oyuncuları olarak vurguluyor.

    - müzik kalır: ilk sezonun açılış jeneriği ve ikinci sezonda görülenle aynı kalan birkaç görüntüden biri: mekanik parmakların piyano tuşlarına basması, tuşlar kendi kendilerini bastıklarında uzaklaşıyor. robert ford'un son sözleri şöyleydi: “mozart, beethoven ve chopin asla ölmedi. onlar sadece müzik oldular.” parkın kurucusu, müziği hala parkta dolaşan bu büyük sanatçılara katıldı. bu, dizi bağlamında önemli bir gerçeği görsel olarak ifade etmenin hızlı bir yolu: ford öldü, evet, ancak çalışmaları sonsuz kalıyor… bu, ford'un sadece bir anlamda, hala hayatta olduğu anlamına geliyor.

    özetlemek gerekirse:

    sezon 1: bir at, köleleştirilmiş, evcilleştirilmiş bir hayvan, tıpkı ev sahipleri gibi.
    sezon 2: bir boğa, ev sahiplerinin isyanını temsil eden evcilleştirilmemiş bir hayvan.
    sezon 3: bir kartal, özgürlüğün sembolü, ev sahiplerinin özgürlüğü.

    introları izlemeden olmaz:
    sezon 1

    sezon 2

    sezon 3

    röportaj kaynağı: insider