ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
27 ekim 2019 beşiktaş galatasaray maçı
-
kagit ustunde ligin en iyi kadrosu net olarak galatasaray'da.
ama oynadigi berbat oyunu geciyorum.
- bakiyorsunuz 4-5 oyuncusu sacini sariya-beyaza falan boyamis ki boyle takimlardan bir sey ciktigini gormedim.
- dunya kadar para odedigi dunya yildizi carptirarak gol attiktan sonra,3 haftadir idmana bile cikamiyor, td'si "musait olursa oynatmak isterim" diyor.
- bir digeri her hafta instagram kasarlarina yurumekle mesgul.
- 10 numarasi oyundan cikarken kendi tribunlerine ana avrat kufrediyor.
- babel gol attiktan sonra taraftarina "bos konusuyorsunuz" isareti yapiyor
- takimin en iyisi haftalardir muslera
- bjk macinda kaleyi ilk tutan sut 80'lerde
- avrupa'da 24 mactir falan galibiyet yok. 3 cl macinda 0 gol
ama tum bunlara ragmen terim imparator, fenerasyon ve fbjk bize karsi, tum kulupler birlesmis, hakemler bizi katlediyor bidi bidi.
sirada albayrak'tan "sezon sonu elimizdeki belgeleri aciklayacagiz" aciklamasi var
yüzde yüz yerli whatsapp kurduk
-
hem yerli hem de milli
inşallah seneye de amerikayı keşfederiz
eğlenceli geceden eve dönünce çöken mutsuzluk
-
yaptigim bir arastirmaya gore (ciddi ciddi insanlarla oturdum konustum "*nudge* ya bişi sorucam eglenceli bi geceden eve donunde bi mutsuzluk cokuor mu sana da" seklinde 15 kisiye sordum... sonra baktim yüzdeye vuramiyorum 5 kisiye daha sordum yuvarlak hesap oldu) insanlarin yüzde 75 i (yani 20 kisinin 15 i) eglenceli bir geceden sonra eve geldiklerinde eger hemen yatip uyumazlarsa, inanilmaz bir mutsuzlukla karsilasiyorlar..
boyle sanki içini pirçik pirçik bir şeyler edermiş gibi, inanilmaz bir yalnizlik, inanilmaz bir dram.. o an yaninizda savaş ay olsa, handy cam'i ile "nasil bir geceydi" diye sorsa, kisik sesi ile korkutsa, o derece..
nette arastirdim, boyle dandik bir seyin arastirmasini yapan bir tek kendimin oldugunu farkettim.. ota boka sendrom bulan insan oglu, bu tarz bir mutsuzlukla kimse hastaneye gitmedigi, direk yatip uyudugu için bir ad bulamamis..
ben buna izmir sendromu demek istiyorum arkadas.. maksat sehrimin adi yürüsün.. paris sendromu var, kudus sendromu var, stockholm sendromu bile var niye izmir sendromu olmasin.. bu da ilime, ilçeme bir hizmetimdir.
arabayı biraz uzaklaştıktan sonra kilitlemek
-
uzaktan kumanda ile yapılan bondvari hareket. öyle arabadan iner inmez hemen kilitle tuşuna asılmıyorsun. birkaç adım atıyorsun, sonra ne arabaya, ne kumandaya bakmadan, klick işi bitiriyorsun. sanki uzaktan kumandalı bomba ile arabayı havaya uçuran bir casussun o an. karizmatik bir trip.
kişinin okuduğu bölüm öğrenilince sorulan sorular
-
-ne okuyorsun?
+moleküler biyoloji ve genetik
-bana bi brad pitt klonlar mıssın?
+yapabilsem kendime bi angelina jolie klonlarım.
ekleme.
şunu da gerçekten yaşadım.
izmirde halamlardan eve dönüyorum. bi eshot otobüsüne atladım. şöfore iyi akşamlar dedikten sonra geç şu yakın koltuğa otur muhabbet edecek kimse yok dedi. peki deyip hemen kapının yanındaki koltuğa geçtim.
-öğrenci misin ?
+yok mezunum. yeni iş buldum. bi dahaki ay çalışıyor olacam inşallah.
-ne mezunusun?
+moleküler biyoloji ve genetik.
-ha sen bilirsin o zaman, söylesene çocuğunun erkek ya da kız olması için ne yapman lazım çiftleşme anında?
+dölleyen sperme bağlı. birşey yapamazsın.
-allah'ın işi demek.
+yani öyle de denebilir.
-ama tüp bebekte seçebiliyorlar spermi değil mi? bi makine var. oraya koyuyolar, x ve y kromozomu taşıyan spermleri ayırıyor.
dumura uğramıştım bunu duyunca. vay amk adam flow cytometry i (ya da diğer adıyla fluorescence activated cell sorting) biliyor lan. benim 3. sınıfta öğrendiğim tekniği.
+valla abi aynen öyle.
edit: sperm ayrımı yapılmıyor diye mesaj atanlar oldu, buyrun https://en.wikipedia.org/…iki/sperm_sorting#methods
eski fotoğraflara bakarken hissedilenler
-
keşke'nin, eğer'in ve meğer'in nefes almasıdır.
hayatımızda öyle ya da böyle yer etmiş bütün isimlerin, o fotoğraf karelerindeki saf halinin neden devam edemediğini, yine o fotoğraf karelerindeki saadetin neden saklı bir gerçekmişçesine uzaklaştırıldığını hiç kimse cevaplandıramaz.
ben eski fotoğraflara bakarken, geçmişe dair hiç bir şeyi ama hiç bir şeyi telafi edemeyeceğimi çakozladığım için büyük bir kaybolmuşluk duygusu yaşar, üşümeye başlarım.
bir lisede yaşanabilecek en dumur olaylar
-
okula valinin gelmesi, ardindan bahcede bulunan kucuk havuzu gostererek
vali amca: "mudur bey buradaki baliklar ne oldu" demesi uzerine
mudur amca: "sayin valim o baliklarin hepsi boguldu" demesiyle okul ogrencilerinin cogunun, vali korumalarinin yere yatmasi...
finlandiya'da 9 kişinin yaşadığı adanın 4 mevsimi
-
insanlar ne güzel yerlerde yaşıyorlar lan. harbiden coğrafya kadermiş.
tanım: finlandiya' da yaşamak için bir sebep.
pazartesi sabahı neşe ile uyanan insan
-
sevgilisinin ismi neşe olabilir.
mehmet pişkin
-
"ince bir insan olmak benim için çok önemliydi fakat artık takatim kalmadı, başa çıkmakta zayıf kalmışım ve kendimi toparlamakta zorlanıyorum...o konudaki ışığı kaybettim açıkçası." kısmıyla beni benden almış duvara çarpmıştır. umarım rahat uyur.
ingilizceyle ilgili hatırlanan ilk şey
-
ben 5 yaşındayken, ingilizceden hiç anlamayan ve habire ingilizce dersinden çakan benden epey büyük komşu çocuğunu, eni vici vokke tadında uydurmasyon şarkılar söyleyerek delirtmem..
bütün dünya ingilizce konuşuyoruz da bi o konuşamıyo sanıyodu mal..
yaran olaylar
-
üniversiteye geldiğimizde ilk sene kaldığımız yurtta tatar bir arkadaş vardı. o anlatmıştı. çocuk kazanmış üniversiteyi, atlamış gelmiş bir kaç arkadaşıyla kazan'dan istanbul'a. yurda yerleşmek için gittiğinde giriş katta "kazan dairesi" yazısını görmüş. sevinçten havalara uçmuş. bizim için özel oda yapmışlar diye sevindirik olmuş. o sevinçle gitmiş kapısına açmaya çalışmış, bakmış kapı kilitli. hemen yurt müdürünün odasına gidip, girmiş söze:
- müdür bey şu odanın anahtarını alabilir miyim?
+ napıcaksın oğlum orayı?
- ee kazan diaresi...
müdür bu. durur mu basmış kahkahayı. çağırmış personeli. açtırmış odayı. gezdirmiş kazan dairesini. 1 sene o yurtta kaldık beraber, müdür her gördüğünde şöyle derdi:
"ramis memleketini özlediysen açtırayım senin odayı, buharını içine çekersin"