hesabın var mı? giriş yap

  • akp istanbul milletvekili ahmet hamdi çamlı
    attığı bir tweet'de
    türkiye'deki korona vakası sayısını değerlendirirken;
    "21 şehit 947 gazimiz var. allah rahmet eylesin, gazilerimize de acil şifalar dilerim." dedi.

    tweet altındaki yorum duygulara tercüman olmuş.

    "her ölen şehit sayılmaz. herkesin milletvekili sayılmaması gibi..."

    tanım: akp milletvekiline ait cümle

  • öğrenciliği özletendir. ne güzel günlerdi o günler. uyanırdım hava biraz griye çalıyorsa gidesim gelmezdi gömülür uyurdum öğlene kadar. sonra uzunca bir kahvaltı. derken finaller gelir 3 hafta uyumaz geçerdik dersleri.
    ya şimdi? her gün final sabahı mübarek. deadline diye diye ömrümüzü tüketiyorlar.
    çok özlüyorum çok... her sabah uyanınca aklıma geliyor. mazide kaldı her şey...
    öğrenciliğim benim!

  • çeşitli şeker, çikolata markalarının duygu sömürüsü dolu bayram reklamlarından çok daha gerçekçi olmuş. bayram olgusunun gitgide yitirilmesi, black mirror üslubuyla vurucu biçimde anlatılmış. böyle yaratıcı işlerin hastayız.

    düzenleme: girdinin ilk halinde yazdığım kreatif kelimesi, yaratıcı ile değişti. türkçe kullanıma özen göstermek lazım.

  • istanbul cihangir'de aç olduğu için bir pastaneden 2 poğaça, 2 meyve suyu çalıp parkta bunları yerken yakalanan işsiz gencin işlediği suçun cezası. işin garip yanı, kasadan tek kuruş çalınmamış. televizyona melevizyona dokunulmamış. sadece 2 poğaça ve 2 meyve suyu. o da aç olduğu için. ulan senelerdir, yok "komşusu aç kendisi tok yatan bizden değildir" falan filan diye geyikler söylenirdi. nerede şimdi o insanlar? nerdesiniz amk? kim suçlu? siz suçlusunuz şerefsiz komşular. bir ekmek arası köfte patates veremediniz mi?

    ulan eleman da ne kadar delikanlı bir adamsa 2 tane poğaça 2 meyvesuyu çalmış. allah bilir. 2 tane meyve suyuna da gerek yok diyip ikincisini çaldığı için utanç duymuştur garip. evet suçunun cezasını çekecek. ama onu bu suça iten çevresindeki insanlara yazıklar olsun. puh amınıza koyuyım sizin.

    http://www.haberturk.com/…7-2-pogaca-12-5-yil-hapis

    edit: bence savcıyı suçlamanın gereği olmayan durum. çünkü savcı görevini yapmaktadır. asıl suçlu, o mahallede mutlu mesut yaşayan, tok uyuyup tok uyanan halktır.

  • ülkedeki insanların yaya'ya bakış açısı bu. gaza basacaksın geri çekilecekler, yol vermek mi? güldürme beni. şöförlerin yaya görünce hızlandığı anlayış bitmedikçe bunların başımıza gelmesi oldukça olası.

  • eli ayağı titremiş sinirden yazamamış gurban olduğum akjdshajkfh.

    dur başlığını engelliyim ahahahaha.

    son olarak laikçi ne amk?

  • gelmiş geçmiş en güzel tasarıma sahip d sınıfı perimum sedandır, bana göre. 90'ların sonlarında, yolda park edili bir e46 gördüğümde sarılırdım (o zamanlar ufaktık). sene 2020 oldu, sonunda temiz bir tanesine sahibim. torunuma bırakırım herhalde.

    sahip olmak isteyenlere bazı tavsiyelerde bulunmak gerekirse, satın alırken bana göre kontrol edilmesi gerekli önemli kapsamlar;

    1) ekspertiz sırasında motor bloğundaki yağ kaçaklarını iyi tespit etmeleri. eğer uydurabilirseniz 100 lira cebinizden ödeyin, motoru sıcak kimyasal su ile yıkatın bloktaki tüm yağ temizlenmiş olur, 15 20 km temizlenmiş motor ile turlayın ve öyle ekspertize sokturun. yağ kaçağı varsa direkt yeri tespit edilir. eğer blokta çatlak varsa almamanızı tavsiye ederim.

    2) haricinde karter contası, egzoz manifold contası, üst kapak (bu maliyetli olur) contası yağ sızdırabilir. bunlarda genelde ince terleme yapar.

    3) aynı zamanda direksiyon hidrolik hortumlarını kontrol ettirin, terleme normaldir ama damlama şeklinde yağ atmaması lazım.

    4) şanzıman keçesinin olduğu kısımı gözle kontrol edin ya da ettirin.

    5)arka diferanyel kısmına bakın, burda yağ sızıntısı varsa problemdir, terleme de çok olmaması gerekir. çünkü diferansiyel yağ ömürlüktür. eksik yağ ile çalışan diferansiyelin dişlileri büyük ölçüde zarar görür. yüksek maliyet çıkartır.

    6) motor yağ dolum kapağını açıp kapağa ve yağ dolum girişi yuvasına bakın, eğer motor bloğunun içine soğutma sıvısı sızıyorsa problem
    büyük, sandık motora kadar gider. yağ dolum kapağındakim yağ kremimsi ve açık renk ise su sızmıştır.

    7) haricinde tabiki ön şasi kollarına ve genel olarak araç altından şasiyi kontrol ettirmenizi tavsiye ederim, şaside işlem kaynak düzeltme vb varsa o araçta hayır gelmez, ne rot ayarı tutar ne de araç stabil gider.

    8) şanzımanı steptronic 5 ileri olanlar taş gibidir. korkmanıza gerek yok.

    9) ön ve arka tampon demirlerini kontrol edebilirsiniz, kaynak veya eski bir darbe var mı şeklinde.

    10) egzoz dumanında siyah renk, mavimsi gri renk veya beyaz duman gelmemesi lazım. beyaz duman geliyorsa motor bloğuna motor suyu sızıyordur ve bu sızıntı yanma odasına kadar ilerlemiştir demektir. motor su yakıyordur yani. mavimsi gri duman varsa yanma odasına yağ sızıyordur. siyah duman atıyorsa yanma odasına fazla yakıt püskürtülüyordur, buda problem, enjektörü işaret eder, yüksek maliyet. motor ısınana kadar çok hafif beyaz duman normaldir, ısındıktan sonra atmaması lazım.
    11) son olarak vanos oringlerden yağ sızıntısı bunlarda kroniktir, buna baktırabilirsiniz.

    12) tüm araç alımlarında yapılması gereken araç geçmişi sorgusu (5664), araç muayene km sorgusu ve sigortacınızdan aracın trafik ve kasko sigorta poliçe geçmişi sorgusunu da ekleyelim.

    bunların tamamı büyük maliyet demek değildir, satın almadan önce ustanızdan fiyat alarak satın alma kararını vermenizi tavsiye ederim.

  • tam da türk milletine özgü bir durumdur.

    adamlar kurtuluş savaşı'nı padişah ve osmanlı için vermişler (cumhuriyet'in c'si bile gündemde değildi), sonrasında cumhuriyet kurulmuş, halka seçme ve seçilme hakkı verilmiş.

    ama yıllar sonra söylenen hep aynı türkü: tek partili dönemde diktatörlük vardı. amın oğlu sanki o güne kadar çok partili demokratik bir ortamdaydık da, bir anda mı geldi diktatörlük. geçiş dönemi işte.

    aynı amın oğluna sorsan osmanlı'yı geri getirmek ister ama lafa gelince tek partili dönem.

    tek parti siksin sizi aq.

  • facebook'taki ölümcül ikili. bir kişinin profilinde bu 2 bilgi varsa başka bir şeye bakmaya gerek yok. hele de bu yazı büyüklü küçüklü harf ile yazılmışsa olay yerini terk etmek en mantıklı davranış olacaktır.

  • siz, sendrom diye diye pazartesiyi nam nam nam yiyip bitirmeden (tamam illa yiyecekseniz, bana da bir lokma ayırın) önce, bir şey anlatayım.

    bu sabah, mal varlığımın en kıymetli parçalarından biri olan "ac/dc" tshirtümü giydim. tamam, biraz eskimiş olabilir ama hâlâ çok güzel. ben gözlerim yerde, kulağımda müzik, metroya yürüyordum. kafamı bir ara kaldırdım, karşımdan 45- 50 yaşlarında bir kadın geliyordu. üzerinde de "ac/dc" yazılı bir tshirt. tshirtler farklı, ama ac/dc aynı ac/dc. birbirimize iyice yaklaşana kadar, ayırmadık bakışlarımızı. ben ne yapsam diye düşünürken, kadın benden önce davrandı ve yan yana geldiğimizde şu hareketi yaptı; devil horns
    ben de karşılık verdim, ac/dc kardeşliğimizi kutsadık ve yollarımıza devam ettik. saatler geçti; rüya mıydı, değil miydi... emin olamıyorum.