ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
dağ evi + orman + göl
-
buna mangal+kendin pişir kendin ye tabelası ekleyince coğrafya bir anda türkiye sınırlarına dahil olur.
egzozuna tişört tıkayınca çalışmaz hale gelen tank
-
(bkz: açılın ben gerçekten tank şoförüyüm)
arkadaşlar sözlüğe bir şeyler yazmamak için kendimi zor tutuyorum ama yine dayanamadım. 1.4 clio egzozu mu bu amk?
askerliğini türkiye'de tankların en aktif kullanıldığı bölgede tank şoförü olarak uzun dönem yapmış birisi olarak söylüyorum: yok devenin nalı ali sami.
1-bahsi geçen tankların geneli m48a5t2 model.
2-tankın egzozunun ağzı, araba egzozu gibi dışarıda değildir.
aha bu 2 ızgaralı kapağın arkasındadır
3-bu 2 ızgara da kilitlidir. hadi bi ihtimal sıcaktan elin yanmadı, kilidi de bir şekilde açtın diyelim.
4-burada 2 adet kafam kadar delikle karşılaşacaksın. hah işte onlar egzoz. yaklaşık 900 beygirlik motorun egzozu, öyle sadece çıkış ağzına değil, tankın arkasına muazzam bir sıcaklık yayar bu delikler. deliğin birine atlet sokmak için elini uzatsan rölanti devrinde bile elini yakarsın ve atletle birlikte geriye doğru mecburen adım atarsın.
5-hadi bunları önceden tahmin ettin ve evden çıkarken sıcaklığı hissettirmeyen özel bir elbise giydin. bu sefer de gaz maskesi lazım çünkü egzozun önünde durursan kısa sürede zehirlenebilirsin. zaten o sıcaklıktaki bir havayı soluyamazsın da neyse hadi diyelim baba tarafın da ejderha.
6- sadede gelelim. tüm şartlar olgunlaşsa bile senin o kafam kadar iki deliği tıkaman için değil atlet, nevresim takımını komple sokman lazım. yün yorgan falan yastık mastık ne bulursan ittirmen lazım ve sürekli orada tutman lazım çünkü o egzozdan çıkan hava akışı, önüne çıkan eşyaları bir ara gazıyla fırlatabilecek güce sahip.
yani. lan varya. ya ben lan neyse bir şey demiyorum
90'lı yıllardaki zenginlik belirtileri
-
rotring kalem ve tombow uç kullanmak.
mon ami pastel boyaya sahip olmak.
volkan demirel
-
''futbolcuların saha içinde neler yaşadığını kimse bilmiyor. oraya çıkışımızı, maç içerisinde neler yaşadığımızı, stresi, her şeyi...'' demiş paşam!
çok yanlış anlamışız biz seni! şu açıklamayı görünce vallahi içim acıdı lan!
belçika güzeliyle evlen, lamborghini'ye bin, zikin taşağına denk gez, muhabirleri evinden aldır, sahada ve saha dışında her türlü çirkefliği yap, takımına, takım arkadaşlarına ve taraftarına saygı duyma sonra çık 'neler yaşadığımı bilmiyorsunuz' de!
gerçi suç sende değil! şu karaktersizliğine rağmen sana forma verip arkanda duranda... müptezel seni...
edit: dünün en beğenilen entry'leri'nden volkan'a sevgilerle...
orthorexia nervosa
-
sıkı bir takiple ve diyetisyen destekli psikolojik tedaviyle çözülebilen yeni çağ nevrozu. alametleri şöyleymiş;
-sürekli ne yiyeceğini planlama
-sağlıklı beslenmenin her şeyden önemli olması
-çoğu yiyeceğin sağlıksız olduğu fikri
-bütün gıda maddelerinin peketlerini, içindeki katkı maddelerine kadar aşırı titizlikle inceleme
-sadece sağlıklı olduğu düşünülen yiyeceklerin tüketilmesi ve miktarın gittikçe azalması
-sürekli beslenmeyle ilgili haberler izleme
sanırım tek eksiğimiz orhorexiaydı...
size ne lan sözlüğümden
-
kulislerde söylenmeye başlanan bir mani.
sözlük benim dürüm benim
ister sansürlerim ister yerim
beğenmediğimi tek tek silerim
size ne lan sözlüğümden
demet akalın'ın 7 bin tl isyanı
-
kızının kullandığı tablete kredi kartı bilgilerini girip kızı o kredi kartını kullanarak birine para gönderince gönderdiği kişiyi soyguncu ilan eden demet akalın'ın haksız isyanı.
pide kuyruğunda mini şort ile bekleyen kadın
-
şort giyen pide yemesin mi?
eş ağır bir hastalık geçirse bakar mısın sorunsalı
-
başlığın en beğenilen entrysini debe'de görünce genelleme yapmanın pek doğru olmadığını yazmak için biraz içimi dökeyim istedim.
annem akciğer kanseri olduğunu öğrendiği vakit babamla evliliklerinin 36. yılıydı. doktor bizimle konuştu, nispeten şanslısınız dedi. kaburga kemiğinin üzerinde yoğunlaşmış, iki kemiği alıp tedavi etmeyi deneyeceğiz. ameliyat başarılı geçer umarım dedi. babam bir yandan gözünden akan yaşları sildi bir yandan da şükürler olsun diye sevindi. yaklaşık 12 saat sürdü ameliyat. hatta doktor bey ameliyattan çıkınca bayıldı o derece zordu. annem yavaş yavaş iyileşti. o süreçte babam resmen bebek gibi baktı. doğru düzgün internet kullanmayı bilmeyen adam yemek sitelerinin kurdu oldu. her gün sevdiği yemekleri yapıyordu kendisi. yoğun işi vardı ama gelir gelmez mutfağa dalıyordu. ulan bugün size bir musakka yapacağım var ya böyle bir şey yemediniz hayatınızda diye geyik muhabbetini başlatırdı. evdeki herkes bilirdi ama ses etmezdi, o musakka bizim için değil annem içindi. günler güzel geçmeye başladı çünkü annemin sağlığı yerine gelmiş, yüzünün rengi yerinde, pikniğe gidiyoruz, eğleniyoruz vs rüya gibi.
aradan 1.5 yıl geçti. öksürük başladı. kontrole gittik, hastalığın akciğerde nüksettiğini öğrendik, en ileri evre. öğrendiğimiz gün kuzenin düğünü var. annem çok neşeli, herkes orada, düğünden önceki gün herkes öyle eğleniyor ki kendi arasında, kardeşimle ben hariç. sadece ikimiz biliyoruz annemin herkese veda gecesi olduğunu, böyle bir kalabalığın bir sonraki buluşmasının cenazesinde olacağını. düğün bitiyor, ertesi gün biz söylüyoruz lisan-ı münasiple mevcut durumu. doktor bize "gerçekçi olacağım şansı varsa altı ay yaşar" dediği zaman yaşadığım hissi kimse yaşamaz umarım, altı ay da yaşayamadı zaten. biz bunu anneme söylemedik tabii. ama kendisi anlamıştı. kimsenin umudu yoktu. tek kişi hariç, babam. bebek gibi baktı yine ona. kemoterapi çok ağırdı. yerinden kalkacak dermanı olmuyordu iki gözümün çiçeğinin. babam altını temizlemeye varana kadar her şeyi hiçbirimize bırakmadan kendisi yaptı. bir akşam fenalaştı, evindeki son akşamı oldu. bir saha getiremedik yanımıza.
8 yıl bitti. hala ilk gün gibi. bu süreçte babam hala çocuk gibi hassas. biz dahil olmak üzere herkes "uygun biriyle" evlenmesinin iyi olacağını söyledi ama o hâlâ yanaşmıyor buna. tek kelime: istemiyorum.
babamın ağzından cafcaflı sözler duymazdık biz. öyle romantizm falan çok uzak şeylerdi. 12 yaşından beri dişiyle tırnağıyla hayat mücadelesi verip bir yerlere gelmişti. çocuk olamamak böyle bir etki bıraktı belki üstünde. annem hep derdi sizi de dışarıya çıktığınız zaman pencereden bakıp aslan oğlum benim diye uğurluyor diye ama biz bunu hiç duymadık kendisinden. seviyorum, aşığım kelimeleri dökülmedi hiç ağzından ama bir daha yüzünü asla göremeyeceği annemin adının her geçtiğinde gözlerine bakarım. o yemyeşil gözler hemen buğulanır, hemen lafı değiştirmeye çalışır.
neyse çok uzattım. belki istisnadır, belki azdır bunu yapan ama yok değil kardeşim işte. gözümle gördüm ben, birebir yaşadım.
24 ocak 2024 suzuki türkiye açıklaması
-
sıfır araçtaki çürükle ilgili bir şeye rastlamadım?
yüzde 40 oy alan cumhurbaşkanı seçilmeli
-
%30 u geçen en uzun boylu seçilmeli, bunu kabul etmeyen hain olsun
ali'nin beynine aşık oldum
-
ayşe özyılmazel'in ilişkiyi tanımladığı cümle.
hani herkes diyor ya ''ulan bizim göremediğimiz ne gördün'' diye rahatlayın bişey görmemiş zaten.