hesabın var mı? giriş yap

  • mutluluğuna imrendiğim ve krallığının devamını dilediğim adamdır.
    bu başlığa da hemen damlayan, para için ruhunu satabilecek, başkasının mutluluğunu küçümsemeyi marifet sayan dallamaları kale almamasını dilerim.

  • "sozlukte imaj yaparsak bize de bi iki karı düşer"

    külliyen yanlış.iki saattir her spor alanında başarılarımı anlatıp, done veriyorum, bir allahın kulu damerhaba tanışabilir miyiz, yalaşabilir miyiz demedi.

    oysa ki irc de yüzücü22ist-m nikimle gecede iki tane düşürüyodum.

  • scirocco- volkswagen + kısa parliament + nargile+ ben mekandayım siz neredesiniz buse? = çomar

    edit: yalnız bmw' ye laf atılmış baba parasıyla bmw diye düzeltsek iyi olur. param olsa direkt bmw alırım.

  • +siri seni seviyorum.
    -öyle mi, teşekkür ederim.
    +sen de beni seviyor musun?
    -rehberinde askim var aramamı ister misin???

  • sonuçları trajikomik olabilir bunun. çocuk solak işte ne zorluyorsun sağ elini kullandırmaya.

    evet efenim gelelim olayın gerçeklik boyutuna. insanlarımız sol eli kullanmanın, yemek yemenin vesairenin haram olduğu düşüncesiyle çocukları sağ el kullanmaya zorlarlar genelde. pek sık görünür bu durum toplumumuzda.

    arkadaşlarımla birgün yürüyoruz yolda. bir tanesinin cep telefonu çaldı. çocuk durdu konuşmaya başladı; ama bildiğin durdu, yürümüyor. "hadisene cem, hadi yürü cem" dedik çocuk kıpırdamıyor. neyse sonra kapattı telefonu. neden yürüyerek konuşmuyorsun diye sordum. sonra başladı anlatmaya:

    "ben küçükken solakmışım, sol elimle yazmaya çalışıyorken bizimkiler 'oğlum sol elle yazı yazılmaz sağ elle yaz' diyerek zorladılar beni. şimdi iki elimle de yazı yazabiliyorum; ama böyle aynı anda iki işi falan yapamıyorum. yürürken telefonla konuşamıyorum, yürürken merdivenden çıkarken falan sakız çiğneyemiyorum" diye döktü içini garibim.

    sonra en bombası geldi:

    "bir gün patates kızartıyorum tavada. sol elimde kızarmış olan patatesleri aldığım tabak duruyor, sağ elimle de tavadan kızaranları alıyorum kevgirle. hani yağını süzmek için aşağı yukarı sallarsın ya kevgiri; ben de başladım sallamaya. sonra farkettim ki kevgiri değil, sol elimde tuttuğum tabağı sallıyormuşum, bütün patatesler yere döküldü."

    işte böyle de dengesiz olabilir çocuğunuz. aman diyim zorlamayın*.

  • 1680 yılında etiler yoktu, diyerek başlanması gereken soru. etiler, adını etibank'ın yaptırdığı konut kooperatifinden alır. etibank da cumhuriyet sonrası açılan ve selçuklu öncesi anadolu medeniyetlerini (sümer, hitit*, akad*) isim olarak benimseyen bir bankadır. etiler'in olduğu bölge 18. yüzyıla kadar ormanlık araziydi. kışın kurt inerdi. bölgeden bir arazi 18 yüzyıl sonlarında kaptanı deryaya tahsis edilince levend* adını aldı. bugünkü levent mahallesinin kurulması ise 1950lere kadar bekleyecekti*.

    eyüp ise bizans döneminden beri bir yerleşmeydi, sahabelerden eyüp el ensari ve ordusunun 7. yüzyıl sonunda kapılarına dayanıp bozguna uğradığı konstantiniyye surlarında yer alan bir bizans toprağıydı. 15. yüzyılda konstantiniyye osmanlılar tarafından alındıktan sonra fatih sultan mehmed, ilk kuşatmayı yapan eyüp el ensari'nin mezarını aratmaya başladı. kuşatmayı yapan müslümanlar, surların dışındaki bir manastır mezarlığının dışına gömülmüşlerdi. akşemseddin rüyaya yatıp mezarın yerini tesbit edince burası türbe yapıldı, ve üzerine görkemli bir cami yaptırıldı. cami son haline gelene kadar epey elden geçmiştir. eyüp uzunca bir süre şehir dışında bir köy, mezarlık ve ruhani mekan olarak kaldı.(tarîh-i sultan süleyman, nakkaş osman, 1580*)

    1680 yılında muhtemelen eyüp'ten, konstantiniyye'den gelirken bindiğiniz atla haliç kıyısına kadar gidip, kayıkla karşıya geçip, galata'dan yukarı ormanın içine doğru da eşrafın "delü mü sikdü acep?" bakışları arasında at üstünde gidebilirdiniz.

  • hatırlayanlar iyi bilir. bu dönem okuyanların bu sömestr tatilini asla unutmadıklarına eminim. o sene sömestr tatiline giren okullar 2 haftalık tatilin sonunda yoğun kar yağışı nedeniyle yanlış hatırlamıyorsam 1 hafta veya 2 hafta daha uzatılmıştı.

    bu o dönem okuyanların altın çağı gibi bir şeydi. bu kadar keyif veren ve o yoğun karın keyfini çıkarıp sömestr tatilinin kar tatiliyle birleşmesi muhteşemdi.

    zaten o günden sonra burnumuz boktan çıkmadı arkadaşlar. ne bir daha öyle kar yağdı ne de o hissi bir daha alabildim. bilseydim son olduğunu dönüp bir kez daha sarılırdım.

  • bunun bilimsel bir teoriden cok felsefenin alanina giren bir paradigma olabileceği yonunde iddialar vardir. $oyle ki; bir sorunun bilimsel arastirmaya konu olabilmesi icin olculebilir ve tekrarlanabilir (deneysel) olmasi gerekmektedir. "tanri var midir?", "evrenin di$inda ne var?", "ruh nedir?" vs. gibi sorularla bilimin alakadar olmamasi merak eksikliginden, bilim insanlarinin inancsizligindan ya da bilgi beceri yetersizliginden degil yanli$lanamaz / kanitlanamaz olmasindan kaynaklanmaktadir. bu baglamda supersicim teorisi ya da her $eyin teorisi de planck uzunlugundan kucuk olan $eylerle (ne demekse) ugra$ma ya da bir nevi her $eyi kapsayan (her olcekte her zaman gecerli olmu$ olacak olan gibi bi$eyler), ondan yola cikilarak her $eyin turetilebilecegi iddiasında olma gibi nedenlerle bilimsel olarak kabul edilmemek istenmektedir.
    gunumuz biliminin eri$tigi nokta goz onune alindiginda hak vermemek elde degildir. fakat tarih, bilimin kolunun asla uzanamayacagi iddia edildigi halde bilim kitaplarinin tozlu sayfalarinda yerlerini almi$, bu gun her kesce kabul edilen aciklanmis ve kanitlanmis olay ve olgularla doludur; (bkz: atomalti parcaciklar), (bkz: dna), (bkz: bilgisayar) hatta (bkz: bakiri altina donu$turme)...