hesabın var mı? giriş yap

  • hadi inşallah corona vesilesiyle şu adet diye dayatılan, görgüsüzlük ve gösteriş budalalığından ibaret allah’ın cezası işkenceyi tarihin çöplüğüne gömelim de kurtulalım.

    edit: imla

  • kız gözünden:

    ali set to sign for you?
    confirm[] reject[] delay[x]

    1 hafta sonra:

    ali set to sign for you?
    confirm[] reject[] delay[x]

    1 hafta sonra:

    ali set to sign for you?
    confirm[] reject[] delay[x]
    ahmet made you a new offer
    accept[x] reject[]

    1 hafta sonra:

    ali set to sign for you
    confirm[] reject[] delay[x]
    you agreed terms with ahmet
    ahmet set to sign for you
    confirm[] reject[] delay[x]

    1 hafta sonra:

    ali set to sign for you
    confirm[] reject[] delay[x]
    ahmet set to sign for you
    confirm[] reject[] delay[x]
    metin made you a new offer!
    accept[] reject[x]

    1 hafta sonra

    you made an offer to mustafa
    ali set to sign for you
    confirm[] reject[] delay[x]
    ahmet set to sign for you
    confirm[] reject[] delay[x]
    basri made you a new offer
    accept[] reject[x]

    1 hafta sonra:
    mustafa agreed terms with you, sign?
    confirm[x] reject[] delay[]
    ali set to sign for you
    confirm[] reject[x] delay[]
    ahmet set to sign for you
    confirm[] reject[x] delay[]
    hasan made you a new offer!
    accept[] reject[] negotiate[x]

  • 16 yasinda veledin elinde bir pitbull. satin alip, daha huyunu, husunu bilmeden bir de mahallede gezmeye cikarmiş. şaka gibi bir ülkede yaşiyoruz gerçekten.

  • bizim bi başkomiser abi vardı, kızını kaybetmişti o zamanlar. masa altında vodka ile vişne suyu karıştırıp gençlerbirliği kupasıyla içerdi. ne yapıyor acaba şimdi özledim kendisini.

  • bu entrye yolu düşenlerle paylaşma arzusunda olduğum ilginç bir hakikat de pek çok dilde "mutluluk" sözcüğünün şans, baht, talih ve hatta kader gibi sözcüklerle ya birebir aynı olması, ya da etimolojisinde bu izleri barındırmasıdır.

    hint avrupa dilleri'nde bu pek bir nettir: misal almanca’da glück bugün hem mutluluk, hem de şans anlamındadır. keza italyan, ispanyol ve portekizliler’in mutluluk yerine kullandığı kelimeler (sırasıyla felicita, felicidad, felicidade olacak) hep latince “felix” gibi köklerden uzanırlar bizlere, ki talih, baht anlamları da aynı kökün içindedir. fransızca mutluluk demek olan bonheur’ü ise modern dile rahatlıkla “iyi talih” şeklinde çevirebiliriz. ingilizce’ye gelince, happiness kelimesinin middle english’teki “hap” kelimesinden evrildiğini anlatır bize sözlükler ve perhaps, haphazard, to happen gibi kelimelerde de kendini belli ettiği üzere, “hap” başa gelen şey, şans anlamındadır. son olarak sevgili türkçe’ye dönersek görürüz ki, “mutluluk” kelimesi sonradan üretilmiş köksüz, acayip bir kelime olduğu için, şansla, talihle, kader kısmetle bir alakası yoktur, fakat en azından (farsça asıllı) bahtiyar kelimesi açık açık baht’tan türememiş midir?

    bu saydığım ve bir de aşina olmadığım daha kimbilir kaç dildeki mutluluk-talih bağlantısı mutluluğun insan arzu ve iradesinin çok dışında, ancak fortuna’nın döngülerinde, bahtın rüzgarlarında, kaderin cilvelerinde bir yerlerde denk gelinebilecek bir mefhum olarak algılandığı çağların ürünü olsa gerektir. mutluluğun, ilahi lütuflarla değil de bireysel tasarrufla ulaşılabilecek ve hatta ulaşılması gereken bir hak olduğu fikrinin yaygınlaşacağı aydınlanma çağı’na daha vardır.

    sözlerimi şu bilgi parçasıyla nihayetlendireyim ki, amerika ve avrupa’da yapılan araştırmalar kişinin hayatında başına gelenlerle öznel mutluluk düzeyi arasında öyle beklendiği kadar kuvvetli korelasyonlar bulamıyorlar. talih ve mutluluk öyle görünüyor ki atalarımızın varsaydığı kadar özdeş değiller, en azından asri zamanlarda, en azından batı alemlerinde...

  • koruma yakup güven'in tabancasindan cikan kursunla yasamini yitiren, demirel'e derinden sevgi duyan yeralti dünyasinin önde gelen isimlerinden biri. demirel'e ve siyasal cizgisine bu kadar yakin olan birinin cenazesine demirel'in ve dönemin dep vekilleri sirri sakik, fehmi isiklar, hatip dicle disindaki tbmm üyelerinin hic birinin katilmamasi da cok ilginc.

    ***

    mehmet ali agca, italya'daki sorgusunda "inci baba'dan bile tehditle para aldim." deyince baba küplere binmis cevabi yapistirmistir hemen. "o sahtekar benden zirnik bile almadi. alamaz da, delikanli ise gelsin hesabini soralim."

    ***

    bürosunda bulunan kafatasinin hikayesi soruldugunda verdigi cevap ile diger babalardan farkini ortaya koymustur.
    - "bu cocuk, benim elime gelmisti. adam ettik, icimize aldik... ama töreye ihanet etmis, öldürmüsler. zaman zaman kendisi ile konusurum."

    ***

    inci babanin yegeni faruk kasapoglu ile yakin korumasi yakup güven'in atismasina katilmasi ise kaza kursununa kurban gitmesine neden olmustur.
    f.k: oglum...
    y.k: bana oglum diyemezsin. olm demen icin anamla yatmis olman gerek.
    f.k: farzet ki yattim.
    yakup güven sinirlenip silahin kabzasiyla faruk kasapoglu'na vurur. inci baba araya girer fakat silah ates alir. ataradamarina gelen kursun sonu olur.

  • yok o iş öyle değil. paran varsa kız seni tavlıyor, sen de sen tavladın sanıyorsun.

    debedit: bazıları gibi ''o kadar entry'min arasından soka soka bunu mu debe'ye soktunuz'' demek isterdim ama aksi gibi diğer entry'lerim de pek bişeye benzemiyor.. neyse :/ ha unutmadan, selam kızlar.*

  • olay şöyle gerçekleşiyor efendim; dava edilen yolcu 2016 nisan'ında seattle'dan oslo'ya frankfurt aktarmalı bir bilet alıyor. yolcu frankfurt'a vardığında oslo'ya giden uçağa binmek yerine berlin'e gidiyor ayrıca satın aldığı biletle. olay da burada kopuyor işte. lufthansa diyor ki; yolcu çakallık yapmayıp direkt frankfurt bileti alsaydı 2.769 euro ödeyecekti 657 euro'luk aktarmalı oslo bileti yerine. ayrıca adam berlin'e gitmiş oslo'yla alakası yokmuş, sistemi kötüye kullanmış işte diye de ekliyor. bu yüzden de aradaki 2.112 euro'yu faiziyle birlikte yolcudan almak için dava açıyorlar adama. havayolu firmalarının rekabetin yoğun olduğu yerlerdeki fiyat kırma politikası bu ucuz aktarmalı biletlere sebep oluyor sanırım ama bundan faydalanan yolcuyu suçlamak ta enteresanmış gerçekten. açılan dava yolcu lehine sonuçlansa da karara itiraz hakkı bulunmaktaymış hala lufthansa'nın.

    yolcuların bu yolla aktarmalı ucuz bilet alıp aktarma sonrasına devam etmemesi olayına skiplagging ya da skiplagged deniyormuş. ispanya yüksek mahkemesi de yolcuların buna hakkı olduğu yönünde bir karar vermiş geçen sene. aslında koca havayolu firmasının 'lan bu yolcu aktarmaya gelmedi, ne yaptı acaba mk' deyip yolcunun nereye gittiğiyle ilgili veri toplaması ne kadar yasaldır onu araştırmalı bence.

    neyse efenim ilgili haber için şuradan

    ayrıca; (bkz: #86666785)

  • amerika'da yasayan bir cocugun istedigi bir oyuncagi alabilmesi icin 100 dolara ihtiyaci olur. bu 100 dolara sahip olabilmek için günlerce, gecelerce dua eder. sonunda, sahip olamayinca da tanriya mektup yazmaya karar verir. amerikan posta idaresi, üstünde yazili adres olarak sadece "tanri, abd" olan mektubu baskana vermeye karar verir.

    baskan mektubu alinca cok hoslanir, cok duygulanir fakat 100 dolarin kücük bir cocuk icin fazla oldugunu düsündügü için; 100 dolar yerine 5 dolar koyar. cocuk gercekten de 5 dolara sahip olmakla tatmin olur ve tanrıya tesekkür mektubu yazmaya koyulur:

    - sevgili tanrim, parayi yolladigin için tesekkürler. ama mektubu beyaz saray üzerinden yollamissin ve tabii her zamanki gibi oradaki ibne de 95 dolarini kesip silah almis olmali. bana 5 dolar ulasti. yine de tesekkürler.

  • bu ülkenin ana dili türkçe lan.insanlar ne diyecek.ingilizce ve fransızca tercümanlık yapıyorum.ben bile türkçe söylerim.hiç de gocunmam.ama eminim burada insanlara tepeden bakan tiplerin a1 ingilizcesi bile yoktur.internet ve klayve sen yok musun? yaz da yaz.