hesabın var mı? giriş yap

  • iki yanı açık, önünde arkasında sağında solunda ev dahi olmayan yolda yürürken(düşün artık kaldırım bile yok), bir anda uçarak gelen, 24 sayfalık teknosa kataloğunun surata yapışması.

    yukardan "bu mp3 çaları kaçırma, çok ucuz" şeklinde bi mesaj mı geldi acaba diye baktım kataloğa ama bildiğin teknosa işte. herşey yine pahalı. anlam veremedim, hayret.

  • mustafa kemal'i siyasi olarak algılayan cumhuriyet düşmanı köpeklerin zoruna giden , yüreklerden kopan tezahürat.

  • bir hatanın bedelini koca şirketin ödemesi durumu.

    90 yıllık şirket ama başındaki adam nerde ne söylemesi gerektiğini bilmiyor. siyaset dediğin bugün var yarın yok. ama bu halk hep var. müşteri senin velinimetin. ticaret yapan bir insan 3 günlük siyasi kaygılar yüzünden müşteriyi karşısına alır mı lan? pazarda limon satan çocuk yapmaz bunu.

    al bak koç'a, aydın doğan'a, sabancı'ya. onlarca iktidar geldi geçti. bir gün olsun bu ailelerin halkın yarısına sırtını dönüp iktidara yavşadıklarını gördün mü? hayır. bazen olurlar hafiften bir destek, bazen olurlar köstek. ama hiçbir zaman net bir tavır almazlar. iktidarla halkın farklı kesimleri arasında hep denge kurarlar. sürekli ortaya konuşurlar.

    mesela doğan medya grubu, bazen bakarsın yandaşlıkta a haber'i geçerler, bazen bakarsın yürek yemişler gibi iktidarın üstüne giderler. ama hiçbir zaman tam anlamıyla taraf olmazlar. elbette ki siyasi fikirleri vardır. ama bunu aşikar etmezler. sesleri solukları pek çıkmaz ama her zaman pastadan paylarını alırlar.

    bugün iktidara tamamen tarafgir olan yeni nesil zenginler, iktidarı canhıraş bir şekilde savunup muhalif kesim için terör estiriyor. çünkü iktidar gittiğinde, binbir türlü dalavere ile tutunup beslendikleri kaynağın ellerinden kayacağını biliyorlar.

    siz, kaptığı iki ihaleyle zengin olmuş sonradan görme bir şirket misiniz? ta 1927'de, genç cumhuriyetin daha 3. yılında binbir ümitle kurulmuş bir şirketsiniz. ama sizin yaşarcık, gaza gelmiş olacak ki koca şirketin mazisini unutup halkın yarısını karşısına aldı. çok amatörce. iktidar yandaşlarının kendisine sahip çıkacağını, pınar ürünü almak için kuyruğa gireceklerini falan düşündü herhalde. oğlum bunlar, onca tantanaya rağmen reyizlerinin filmine bile gitmeyip filmin gişede çakılmasına sebep olan insanlar. bu hayatta hiçbir bedel ödemeden, hiçbir emek vermeden riyakarlıkla, kurnazlıkla, torpille, hileyle hayata tutunup bunu yaşam tarzı haline getiren insanlar. dün dost dediğine düşman, düşman dediğine dost diyen insanlar. senin neyine sahip çıkacaklar. bunlara güvenilir mi lan?

    kalırsın işte böyle muhasebecinle baş başa. hadi yürü git.

  • iki yaş daha büyük versiyonu olduğum erkektir. 42 yaşındayım ve hiç evlenmedim. 10 yıldır da yalnız yaşıyorum. istediğim gibi birini bulamadım ama bulmak için çok çaba sarf ettiğim de söylenemez. çevremde de imrendiğim bir evlilik görmedim henüz.

  • çok daha korkutucu olanı şu açıklamadır:

    "kasar köyü civarındaki ölçümlerin ardından görüştüğümüz köprübaşı ilçesi akp’li belediye başkanı zafer mergen, seçim sürecinde bu türden bir çalışmaya sıcak bakmadığını söyledi. mergen, ilçesinin adının böylesi bir çevre sorunu ve radyasyonla anılmasının ilçeye zarar vereceğini ileri sürdü."

    zafer mergen'in söylediklerinden anlıyorum ki radyasyonun bahsi, radyasyonun kendisinden daha fazla zarar veriyor. söz konusu yerel seçimse kanser teferruattır!

  • arkadaşları olan biz bekar erkekleri doğal pezevenkleri olarak görürler. olum bizde de bize kadar var.

  • güçlü bir kız. alışveriş poşetlerini kendi taşır, otobüste sıkışan camı açar, yolda kalmış arabaya el atar, kavanoz açar. e daha ne olsun.

  • mantikli insandir. misal adam dogma büyüme kesanli. keşan nereye bagli? edirne. e edirne kesan arasi 114 km öyle bakirköy-taksim arasi bir mesafe degil, yani belki adam hayatinda 3-5 kere gitti edirne'ye, olabilir mi? olabilir. bir de tabi kesan'da selanik tarafindan göcmenler bulunurken edirne merkezde selanik-makedonya göcmeni sayisi kesanla karsilastirilamaz. kendini dogup büyümedigi bir yere ait hissetmeyebilir. bunun bir benzeri de biga-çanakkale rekabetinde vardir ki asil nedeni aradaki 95 kmlik mesafe degil canakkale merkezin bundan 80-90 sene önce biga sancagina bagli bir ilce hatta bucakken bugün bunun tam tersi biga'nin canakkale'ye bagli bir ilce haline gelmesidir. bunun disinda mesela edremitli, ayvalikli, bandırmalı bir adam gidip de balikesirliyim demez, keza balıkesir ile ayvalık ya da bandırma arasinda her yönden daglar kadar fark vardir, adam haklidir.

    zöge: bunun nesini eksiliyorsun be allahin denyosu?!?! insan gibi aciklama yapiyoruz adam seri eksiye abaniyor hay amk.

  • bunu diyen arkadaş yurt dışında bir süre yaşayıp kahvaltı anlayışımızın ne kadar kuvvetli olduğunu anlaması lazım. bu kadar geniş ve güzel kahvaltı sofrasına sahip başka bir ülke yok. (bkz: çakırlar köy kahvaltısı)

  • dizinin bel kemiği şu diyalogtur:

    - neler oluyor?

    - şimdi anlatamam. bana inanmalısın. dediğimi yap zamanımız yok.

    karaterler arasında sıkça geçen bu konuşma aslında seyirci ve senaryo yazarları arasında da şu şekilde geçmektedir:

    - neler oluyor?

    -şimdi anlatamayız. bize inan çok güzel bağlayacağız. izlemeye devam et.