ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
rahip brunson'u kurtarmak için gelecek swat timi
-
batman gelsin hem memleketine de uğrar kavurma yer.
lost
-
dizideki ada facebook'a benzemektedir. olmus babanizi, senelerdir gormediginiz ilkokul arkadasinizi bulmaniz an meselesidir bu adada.
il nome della rosa
-
jean jacques annaud un 1986 yılında çektiği olağanüstü görsele sahip film. görüntü yönetmeni tonino delli colli(1922-2005). filmi izlerken kamerayı size unutturan ve o çağa sokan bir durum var görselde öyle böyle değil. itici christian slater ı bile görmezden gelebiliyorsunuz izlerken. tabi filmin havasını bu denli etkileyen önemli bir faktör de sean connery nin william of baskerville olması.
tai'nin 10 bin çekirdekli bilgisayar satın alması
-
basligi acan aktrollun atladigi konu bu sirkette calisan muhendisler genelde akp'nin bitirmeye calistigi odtu, itu gibi universitelerden mezun. henuz egitim sistemi bu kadar bozulmamis iken egitim gormus insanlar. bu egitim politikasi devam ederse ya da islamci politikalarla ozgurlukleri elinden alinan okumus insanlar yurtdisina kacarsa, o cok ovundugunuz imam hatip mezunlari bu tarz gelismis bir bilgisayarla anca facebooka girip okey oynayabilirler. ulke geriye gidiyor diyorken bundan bahsediyoruz iste.
sümeyye erdoğan'ın evlenmesi
26 ekim 2014 ist. başakşehirspor galatasaray maçı
-
"yurtta dört, cihanda dört." --- prandelli*
yurt dışında yaşamak
-
normalde pazartesi sabahi sendromu, cuma aksami mutlulugu olan biri degilim ama pazar gunleri uyandigimda gune mutlu baslarim hep.
karsi apartmanin tam benimki hizasindaki dairede bir teyze yasiyordu. iki yil boyunca her pazar sabahi bu bayragi asiyordu, bugun oldugu gibi:
http://i.hizliresim.com/e39avb.jpg
yurt disinda yasadigimiz icin nadiren karsilasilan boyle seyler hosuna gidiyor insanin. iki yillik komsuyuz fakat neden sadece pazar gunleri bunu yaptigini merak ediyordum. ayni apartmanda olsak belki kapisini calar, kahvesini icerdim de, durum bu sekilde olunca sadece pazar sabahlarina mutlu uyanmakla yetindim uzun zaman.
yaslica biriydi. ara ara balkona ciktiginda gorurdum. babanne minnoslugu vardir ya hani. aynisi iste. bundan bir ay kadar once teyze yine biraz rahatsizlanmis olacak ki, ayda bir eksik olmayan ambulans yeniden gelmis goturmustu fakat bu defa diger gun getirmedi. bir hafta oldu, bir ay oldu getirmedi.
bir aydir pazarlarim bayraksiz geciyordu. yokluguna alismasi zor oldu. bugun uyandigimda bir baktim ki bayrak yeniden asilmis. cok mutlu oldum. iyilesmis teyze dedim. durumu facebook sayfamda anlatinca, arkadaslarim "gitsene ziyaretine oglum yaa" dedi hep bir agizdan. cesaretimi toplayip nasil becerdiysem kendimi karsi apatmanda buldum hasta ziyareti edecegim resmen.
kapiyi bir adam acti, ogluymus. durumu basindan anlattim ayakustu, boyle boyle dedim iste en sonunda geldim. iceri buyur etti sagolsun, esi ve cocuklari da vardi ama teyzeyi goremedim salonda. herhalde icerde yatakta dinleniyordur dedim kendi kendime cunku bayrak var disarida. sonra basimdan asagi kaynar sular dokuldu "gectigimiz pazar kaybettik annemi" deyince.
"ama bayrak disarida?" dedim, "hep o asardi pazar gunleri."
anlatmaya basladi: "annem buraya kirk sene once, daha yirmi yasinda bile degilken gelmis istemeye istemeye. ondan sonra evlenmis, biz olmusuz, duzen kurulmus, is-guc derken bir daha mumkun olmamis ve geri donememis. annemler turkiye'den ciktiktiklarinda bir pazar gunuymus. icine dert olmus geri donus yapamamak ve neredeyse on yildir her pazar gunu bu bayragi asip gecmisi yad ederdi. ataturk'u, turkiye'yi hep cok sevdi. hepimize asiladi. simdi gelenek haline getirdigi bu bayrak gorevi bize gecti ve anisini yasatiyoruz. yine her pazar bizim tarafimizdan asilacak. cocuklarim da benden sonra asmaya devam edecek." dedi. bir yandan dinliyorum, diger taraftan dokunsalar aglayacagim gozlerin dolulugundan adami goremiyorum, kirpmaya korkuyorum. "hic komsum yok" diye mizmizlik ediyormus. "keske onceden gelseydin buraya ve tanissaydiniz" dedi. daha kotu oldum.
"bilseydim gelmez miydim hic?" diyebildim sadece. teyze ile tanisamamak hayatimin sonuna kadar icimde yara kalacak sanirim.
yiğit özgür
-
bir kadin ve bir erkek cayirda yurumektedir. erkek ciceklerin ustune basar;
- aay mukerrem, basmasana ciceklere! onlar da canli...
- ohoo.. hersey de canli mina koyayim... yok kopegi kirma mukerrem, yok kusu dovme mukerrem...
- kusu mu dovdun?
- e, ucuyo...
düşlenen kızın özellikleri
-
"beğendiğiniz bedenlere hayalinizdeki ruhları koyup aşk sanıyorsunuz."
william shakespeare'e ait olduğu söylenilen bir söz.
ben yaptım, siz yapmayın. birini olduğu gibi kabul etmek gerekiyor, o şekilde sevmek sevmelerin en tehlikesiz olanı.
edit: wentimiglia adlı yazar uyardı, söz civan canova'ya aitmiş. (bkz: #56974673)
yıllara göre en güçlü uygarlıklar
-
http://www.slate.com/…res/2013/08/histomapwider.jpg
bunun ciktisini alin, ya da siparisini verin ve dort parcaya ayirin her parca bir cag olsun her cagi evinizde bir kapiya yapisitirin, her kapiyi acip kapadiginizda bes-on dakika goz gezdirin o zaman en guclu devlet/millet/halk/imparatorluklarin hangi zamanlarda ne kadar guclu oldugunu ogrenip belki cag atlarsiniz.
dacia'ya çarpan volvo
-
volvo’nun hasar alsa da almasa da övüldüğünü göstermiştir.
hasar alsa: güvenli araç, enerji sönümlüyor.
hasar almazsa: heheyt taş gibi araç. sapasağlam.
reza zarrab'ın depresyona girmesi
-
şöyle bir empati kurdum kendisine hak verdim.
bir haberde okumuştum, "rıza bey" ibrahim tatlıses'in ailesiyle tatile çıkmış, yatta 2 tane uzman dalgıç varmış. bunlara her gün taze balık yedirmek için dalıp zıpkınla balık avlıyorlarmış. nerden nereye rızacım. bende olsam girerim depresyona.
kendisine tavsiyem duşta zencilere dikkat etmesidir. daha çok depresyona girebilir.
chp'ye oy vermek
-
"biy misliman ilarak kifime silah diyisiler bidi bidi..."
kuran'ı pasta yapıp yiyen kılıçdaroğlu sanki amk...