ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
rooney'nin oğlunun galatasaray forması giymesi
-
mauro icardi'nin oğlu da giyiyordu bir ara. bayern münih'in sol beki david alaba'da galatasaray maçları izleyen, tezahürat filan bilen bir taraftar. dexter reyiz michael c. hall ve mad man'in başrolü de ayrıca galatasaray'lı olduklarını söylemişlerdi. dünya kulübü olmak böyle bir şey oluyor işte.
chris cornell
-
hala yanlış haberdir diye umuyorum, instagram hesabından daha dün paylaşım yapmış, ölüm sebebi ne acaba? uzun süredir ses telleriyle ilgili sorunlar yaşamaktaydı, rock'n coke için geldiğinde canlı izleyebilmiştim, haber doğruysa gerçekten çok üzücü, grunge kendi kendini bitirdi elimizde bir tek eddie vedder kaldı maalesef.
gloria jean's vs starbucks
bir bilgisayar oyununda yapılmış en zalimce şey
-
karakterlere bilinç verip net bilgi vermeden yaşamaya zorlamak
(bkz: hayat)
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"futbol seven kız tamam güzel ama 2004'te antep deplasmanında penaltıyı vermediği için cem papila'ya kızgın olan kız biraz tuhaf gibi"
yaşıtların patır patır evleniyor olması
-
benim için artık geçersiz önerme. hepsi evlendi.
şimdi patır patır yavruluyorlar, tur bindirdiler.
malatyapark vatan bilgisayar rezaleti
-
olay 2 ağustosta malatya park avm vatan bilgisayar şubesinde meydana gelmiştir!
serebral palsi rahatsızlığı olan bir arkadaşım . kendisi bir kamu kuruluşunda bilgi işlem bölümünde çalışıyor. vatan bilgisayarın malatya park şubesine navigasyon cihazı almak için gidip reyon görevlisinden cihazlarla ilgili bilgi almak istediğinde reyon görevlisinin alay içeren ("sen bunun ne işe yaradığını biliyor musun ki, sana ne? ne yapacaksın? neden soruyorsun?) ifadelerine maruz kalmış. başka bir görevliden yardım istediğinde de benzer durumla karşılaşmış. mağaza görevlisi ile görüşmek istemiş ancak görüştürülmemiş. isimlerini almak istediğini onları şikayet edeceğini söylediğinde ise isimlerini vermedikleri gibi hakaret içeren sözler sarfetmişler. olayı kızkardeşi ile paylaştıktan sonra mağaza yöneticisi ile görüşülüp gerekirse olay saatindeki kamera kayıtlarının incelenerek ilgili kişilerin tespit edilmesi talep edilmesine rağmen 1.5 aydır herhangi bir geri dönüş olmamıştır.
doğum sırasında yaşadığı bir şansızlık yüzünden bir takım zorluklarla karşılaşan ama pes etmeyip mücadele eden, yıllar süren fizyoterapi ve çeşitli eğitimler sonucu kendi ayakları üzerinde durmayı başaran arkadaşımın tek isteği kendisinden özür dilenmesi. yaşadığı bu olayı başkalarının da yaşamaması için ilgili personelin gerekli dersi alması gerektiğini düşünüyorum!!!
edt: #vatanbilgisayarözürdile
mağaza müdürü
açıklama olarak personel vatandaşı anlamadığı için cevap veremediğini vatandasında sinirlendiği olayın bu şekilde vuku bulduğunu , ilgili personelin yazılı savunması alındığını söylemiş.
soru 1- personel engelli vatandaşa " sen neden soruyorsun ki? anlıyor musun bunlardan? dedi mi? demedi mi?
soru 2- birinin konuşmasını anlamadıgında; anlamadım bir daha söyler misin dersin? yoksa sen bunlardan anlar mısın? neden soruyorsun mu dersin? bu cümle kuruldu mu kurulmadı mi? navigasyon cihazı ile ilgili bilgi istendiğinde reyon görevlisi sen anlar mısın? neden soruyorsun dedi mi? demedi mi? bunu sadece münferit olarak bir kişi mi söyledi yada diğer görevli de benzer tavrı sürdürdü mu?
soru 3- vatan bilgisayar gibi bilişim sektöründe yer alan ve avm de magzası bulunan bir firmanın mağazasının her noktası güvenlik kamerasının kayıtları altındadır. tartışma anı kameralara mutlaka yansımıştır. olay kendi anlattıkları gibi ise kamera kayıtlarını vatandaş girdiği andan çıktığı ana kadar olan kısmı, hiçbir kesinti uygulamadan yayınlayabılırler mi?
soru 4- vatan bilgisayarın tüm telefon konuşmaları kayıt altındadır. ılgılı aileye hangi gün ve saat kaçta konu ile ilgili dönüş yapılmış? ne söylenmiş? acaba böyle bir arama ya da geri dönüş yapılmamış mi? ben tekrar sormama rağmen böyle bir dönüşün yapılmadığı söyledi.
soru 5- yazılı savunma sonrasında karar olarak ne verilmiş?
bu soruların yanıtları yok. şuan firma savunma durumuna geçti. bu da güzel. en azından hata yaptıklarını anladılar. en az zararla durumu kurtarmaya calısyorlar. ama gerçeklerı carpıtmak yerine keşke evet malesef böyle bir olay yaşandı. ılgılıler cezalandırıldı diye bilseler. ya da hayır böyle birşey yaşanmadı. olaylar şu şekilde oldu? bu da kanıtı denilse.
artık arkadaşlarla mutsuz konuşmaların geçmesi
-
var böyle bir şey gerçekten.
yakın arkadaşlarım, liseden ve üniversitenin ilk zamanlarından kalma kişiler.
o dönemler inanılmaz mutlu kişilerdik, sohbetlerimizde de o mutluluk olurdu.
şimdi buluştuğumuzda ağlama krizleri, taşan dertler, gelecek kaygısı, ülke gündemi, işsizlik ne ararsanız var. insan aşk acısını anlatmayı özler mi? özlüyormuş işte. şimdi birimiz kötü bir ayrılık yaşasa yarım saat dinleyip üç beş sövüp geçiyoruz.
yaştan mı soktuğum ülkesinin gündeminden mi umutsuzluktan mı bilmiyorum ama her yerimize işlemiş bir mutsuzluk var. çoğumuz böyleyiz biliyorum.
18. yüzyıl ekşi sözlük başlıkları
18 mayıs 2015 günay güvenç'in yediği gol
öğretmen maaşından kar tatili kesintisi yapılması
-
öyle bir ülke düşünün ki adalet anlayışı; karşı tarafın ayağından asılmak olsun. yoksa kimsenin hak hukuk falan tınladığı yok. mesela şu mantık var "yahu ben çalınca hapse giriyorum ama onlar çalınca bir şey olmuyor". baştaki insanların hırsızlığını bile kendi yapamadığı için eleştiriyor yani. kendisi de çalabilse o zaman o insanların yaptığını görmezden gelecek. %50 gibi yani. kendileri de fırsat buldukları zaman çalmaktan çekinmedikleri için bazılarının hırsızlığını "çalıyor ama çalışıyor" diye savunuyor.
evet bu örnekler ters ve konu ile pek alakasız gibi ama aynı durum olumlu şeyler için de geçerli. bir takım insana uygulanan pozitif ayrımcılık sırf kendisine uygulanmadığı için "bu nasıl adalet ben işe giderken onlar yatmasın evde" şeklinde feryat ediliyor. evet haklısın ortada bir haksızlık var ama bu haksızlık o insanların evde yatması değil senin bu olumsuz hava şartlarında işine zorla çağrılıyor olman. yani örneği ters veriyorsun. şu şekilde söylesen anlarım; "ben de insanım ve insanca muamele görüp insan gibi çalışma şartları istiyorum. nasıl ki öğretmenler olumsuz hava şartlarında evde yatıyorsa ben de bu olumsuz havada canım pahasına dışarı çıkmayı istemiyorum. adalet istiyorum ve insanca muamele görmek istiyorum."
ama çıkıp "herkes benim gibi hayvan muamelesi görürse adalet sağlanır" diyorsan bu işte bir terslik vardır.
not: öğretmenim. şu an okuldayım(teneffüs) evim çalıştığım okuldan tam 70 km uzaklıkta. toplu ulaşım gibi bir şansım yok ve arabamla gidip geliyorum. ayda 650 tl yakıyor. bakım ve diğer masraflar hariç. saygılar.
not 2: tüplü
efsanevi cimrilik hikayeleri
-
kyk’da kalırken oda arkadaşım yurtta kendi yemek hakkıyla aldığı meyve sularını biriktirmişti sırf memlekette mevlüt okutacakları için. en büyük boy valize zor sığdırmıştı.