hesabın var mı? giriş yap

  • uyandırdığı nefret duygularının artması üzerine açıklama ve çağrı yapma gereği hissettim.
    yaz boyunca istanbul - gümüşyaka civarında scolari'yi görürseniz saldırmayın, o adam scolari değil, tıpatıp aynısı olan benim babamdır. kendisine mahalle maçlarında scolari deriz. artık demeyeceğiz zira teknik taktik bilgisi bu dingilden on kat iyidir.
    teşekkürler.

  • asil dehsete dusuren kendi aralarinda gulup eglenmeleri. bir manyagin başının altindan cikan birsey olsa ruh hastasi deyip gecersin. fakat oradaki grup bunu normallestirmis. el kadar bebek olmasina ragmen. simdi cocugunuzun bunlarla ayni otobuse binip ayni markete girdigini, ayni asansorde tek basina kaldigini dusunun. aklima tek birsey geliyor. hepsini tek tek yok etmek. başka cikar yolu yok cunku. kanunlarimiz bizi korumuyor artik.

  • gece, önden yürüyen kadın rahatsız olmasın diye hızlı adımlarla onun önüne geçmekle kardeş bir eylemdir.

    her ne kadar bir keresinde bu eylem sırasında kadın onu kovalıyorum sanıp koşarak en yakın apartmanın kapısına sığındıysa da ben prensiplerimden ödün vermiyorum ve aynı şekilde yapmaya devam ediyorum.

    (bkz: ooo erdem timsali de burdaymış)

    edit: umut sarıkaya'nın böyle bir şeysi varmış, kendisinin tarzını çok beğenirim lakin söz konusu yazısını/karikatürünü görmemiştim, bu olay kendi başıma geldi ondan yazdım. bilen varsa umut sarıkaya tespitinin linkini atarsa sevinirim.

  • ülkemizde yaygın olarak gerçekleştirilen eylemdir. balık lezzetini tamamlayıcı olmasının yanı sıra, balığın öldüğünü anlaması açısından önemlidir.

  • güzel yıllardır, hepsini severek dinlemişizdir.
    kendi adıma konuşayım korn'u ayrı tutmam lazım belki, et mi balık mı tavuk mu hiç anlayamadım o adamları, bi boka benzetmedim onca yıl, limp bizkit de çabuk saldı kendini denebilir, ama tarzlarıyla linkin park da slipknot da her zaman saygıyla anılacak adamlar.

    edt:
    ulan bu başlık ne ara başıma kaldı?
    hazır editlemişken o zaman,
    (bkz: #68288268)

  • 28 yil hayatimin askini bulucam diye dolandim durdum. sonunda buldum da. yaklasik iki yil ciktiktan sonra evlendik. ayaklarim yere degmiyordu. karninda kelebeklerin ucusmasi ne demek ogrenmistim. sonra bir gun bana baba olacaksin dedi. dedim ki ben bu hayatta hic yasamamisim. nasil bir mutluluk anlatamam. yasayanlar zaten bilir, yasamayanlar da umarim ogrenir. neyse uzatmayalim, gebeligin 24. haftasinda ogrendik ki bebekte gelisim geriligi var. sonuc husran tabi, 26 haftalikken kaybettik bebegimizi. arastirdik cocukta hic bir sorun yokmus. meger annesi, esim losemiymis. olsun dedik tedavisi var. mix tip cikti iyi mi(aml+all). 2.5 yil tedavi gordu, denenmedik kemoterapi kalmadi, 56 kilo olan esim 39 kiloya kadar dustu. habloid kemik iligi nakli yapildi. son alti ay esimden cok cocugum gibiydi. bebekler gibi her seyi icin yardima ihtiyac duyuyordu. annesi dahil herkes ya olsun ya iyilessin derken ben hep allahim her seyimi al ama esimi alma diye dua ettim. sonuc yine husran. 32 yasinda kaybettim. yaklasik 4 yil olacak. benim ic burkan detayim bu. bunu buraya niye yazdim onu da bilmiyorum.....
    edit: gelen mesajlar icin herkese cok tesekkur ediyorum. belki de bunun icin yazdim, belki cevremde anlaticak kimse kalmadi o yuzden onu bilemicem ama yazdigim icin memmunum.
    edit2: beni benden daha iyi anlayan yazar arkadaslarima cok tesekkurler. ozellikle "okurken sanki hayattan hep almak istedikleriniz varmış da bir türlü alamamışsınız, hep kursağınızda kalmış hevesleriniz gibi hissettim" diyen yazar arkadasa ayri bir tesekkur etmek istedim.