hesabın var mı? giriş yap

  • eski mezunlardan bir arkadaş, fakülteye dair ilginç olaylardan bahsediyor. şimdilerde asistan olan bir hocanın, dersten geçiş hikayesi...

    bunlar 9 kişi devamdan kalıyorlar. hoca çağırıyor odasına. diyor işte, gençler niye gelmediniz, niye kaldınız? anlatın sebebini, inanırsam geçiricem.

    öğrenci 1: babam felç geçirdi
    öğrenci 2: iflas ettik
    ö.3: sevgilim terk etti
    ö.4: babaannem sakatlandı
    ö.5: evimiz yıkıldı
    ö.6: tüp patladı
    ö.7: sel oldu
    ö.8: bıçaklandım

    türevi felaket senaryoları...

    hoca: sen niye gelmedin?
    bizim asistan: hocam geç yatıyorum, uyanamıyorum.
    hoca: niye geç yatıyorsun, bir yerde mi çalışıyorsun?
    asistan: yok. takılıyorum öyle

    hoca: seni geçirdim. diğer sekiz, siz kaldınız.

  • onca gördüğüm antik kent arasında en etkileyicilerinden.. ayırt edici yönlerinden en önemlisi küçücük bir tepenin ardından aniden karşınıza çıkan ve halen tüm görkemi ile ayakta duran, devasa stadyum.. stadyuma giriş kısımları, seyirci kısımları tamamen ayakta ve aşağıya indiğinizde büyü artarak devam ediyor. bir diğeri hamam yapısı. hamam kısmı hem çok büyük hem çok iyi korunmuş hem de havuzların ve havuz başındaki heykellerin mermer işçiliği inanılmaz etkileyici. o anda binlerce yıl öncesine gidip o havuzun üstünü kapatıp, kendisini sıcacık mermer havuzun içinde devasa heykellere karşı dinlenirken hayal etmeden geçen yoktur sanırım.. bir diğeri kent meclisi idi.. etkileyici tarafı çok iyi korunmuş olması: giriş kısım, tek tek odalar, girişteki heykeller, meclis toplantı kısmı çok iyi korunmuş.. son olarak da gördüğüm en büyük pazar yerinin burada olduğunu belirtmeli,, kenar kısımdaki sütunların halen ayakta olması, ortadaki büyük havuzun net bir şekilde seçilebilmesi hayal kurmanızı o kadar kolaylaştırıyor ki.. hayal gücünüze en az ihtiyaç duyacağınız, mevcut verilerin görece çok daha yeterli olduğu antik kent.. ha kent girişindeki muhteşem müzesi, 1950'lerden kalma hikayesinin fotoğraflandığı eski yapı fotoğraf evi, ömrünü bu kente adamış "aphrodisias emekçisi" diyebileceğim prof. kenan erim için özel oluşturulan kısım ve oradaki kazı giysilerinden tutun da birçok özel eşyasını görebileceğiniz özel salon, sonra kentin "mucidi" prof. kenan erim'in mezarının afrodit tapınağı tören kapısının hemen yanı başında görülmesi üzerine yaşanan duygu seli hep birlikte değerlendirildiğinde ilk üçte yeri olan antik kent...

  • günlük yazı dilinde sıkça karşılaşılan bir sorunsaldır. malumunuz, tdk.gov.tr dünyanın en yavaş açılan çevrim içi sözlüğü olduğu için oradaki açıklamaları buraya taşımayı uygun gördüm.

    direk:
    1. ağaçtan veya demirden yapılan uzun ve kalın destek
    2. sütun
    3. değerli, saygın, önde gelen kimse

    direkt:
    1. aracısız
    2. doğru olarak, hiçbir yerde durmadan, duraksız, doğruca
    3. doğrudan, doğrudan doğruya

    bu da benden olsun direk

    not: tdk'nın yarın bir gün, direğin anlamını "müsait olan bayanların tırmandığı hede" olarak değiştirmesi ihtimaline karşın gerekli caps'ler alınmıştır.

  • olay basit, paniğe kapılan yatırımcı küçük borsalardan coinlerini çekip başka yere aktarmak istiyor.

    ama bu coinler zaten bu borsalarda mevcut değil. herkesin aynı anda çekmeyeceğini düşünerek olması gerekenden çok daha az coin var ellerinde. insanlar çekmek istediklerinde piyasadan alıp gönderiyorlar.

    herkes birden çekmek istediğinde ise o kadar coini alacak paraları yok.

    klasik bir bank run olayı.

  • insanlara, yaparken gerçekten mutlu oldukları işler yapmasını tavsiye eden güzel film. bu iş mızıka çalmak bile olsa..

    günümüz insanlarının kesinlikle izlemesi gereken film diye düşünüyorum. karmaşa içerisinde o denli kaybolmuşuz ki, hayattan gerçekten zevk alamaz duruma gelmişiz.
    ayrıca, parayı mutluluk aracı olarak görmekten ziyade amaç haline getiren insanlarımızın aslında manevi değerlerden ne kadar yoksun olduğunu üstüne basa basa bize gösteren enfes filmdir. rus kolenkhov karekteri için bile defalarca izlenesi..

    (bkz: frank capra)
    (bkz: feel good movie)

  • din kültürü ve ahlak bilgisi hocasının muhtemel bir önermesidir ve öğretmenler odasında şöyle bir hayali diyaloğa neden olabilir:

    din hocası: "dünya güneşe 1mm daha yakın olsaydı hepimiz yanardık. bu da yüce....."

    coğrafya hocası: "iyi de dünya - güneş mesafesi yıl içerisinde zaten 147 milyon kilometre ile 152 milyon kilometre arasında, 5 milyon kilometre kadar değişiyor hocam. yani 5'000'000'000'000 milimetre, ayrıca dünya yüzeyi de pürüzsüz değil ki, dağlar daha yakın güneşe!"

    biyoloji hocası: "tabi bir de hem bireylerin hem de türlerin değişen ortama ayak uydurma yetileri var. yaz/kış arasında 30 derece sıcaklık farkı oluyor ama türler bu yüzden yok olmuyor. hepsi kendisine bir uyum mekanizması geliştirmiş vaziyette. zaten çağlar boyu ciddi iklim değişimleri gözlemiş, fosil kayıtlarında çok net görünüyor, ama hala buradayız değil mi?"

    fizik hocası: "hocam dur öyle lafla olmaz bu işler, hesaplamak lazım. şimdi güneş dünyaya ortalama olarak r=150 milyon kilometre uzaklıkta. yaydığı enerji de ortalama p=3.84x10^26 watt. dünya mesafesinde 1 metrekareye bir saniyede düşen enerjiyi hesaplayalım önce. üretilen enerji her yöne eşit dağıldığı için r uzaklıkta a=4 x pi x r^2 alana yayılır. yani dünya güneş mesafesi için bu alan

    a= 4 x pi x (150'000'000'000m)^2 = 2.827433388230814e+023 m^2 eder.

    enerjiyi bu alana bölersek
    i = p/a = 1360.244246958732 w/m^2

    buluruz.

    şimdi yarıçapı 1 mm arttıralım. r'= 150'000'000'000.001 m olsun. hesabı yeniden yapalım:
    a' = 4 x pi x (150'000'000'000.001m)^2 = 2.8274333882308516e+023 m^2
    i' = p/a' = 1360.244246958714 w/m^2

    yani 0.0000000000179625 w/m^2 fark bulduk. bu da afedersiniz siz osurunca çıkan sesin enerjisinden daha az. yani dünya 1mm güneşe yaklaşınca değil, sizin kıçınızdan çıkan seslerden yanıyor hocam!"

    din hocası: kafirsiniz hepiniz. burada yanmasanız da cehennemde yanacaksınız!