hesabın var mı? giriş yap

  • "cumhurbaşkanı erdoğan, taşınmaz satışı karşılığı vatandaşlık verilmesi uygulamasının genişletilmesine karar verdi.

    artık arsa alarak da türk vatandaşlığı edinilebilecek. uygulamanın şartı ise arsada kat mülkiyeti veya kat irtifakı olması ya da arsa üzerinde yapı bulunması olacak." görsel
    link

    edit: gazeteci bora erdin:
    “türk vatandaşlığı verilmesine ilişkin taşınmazlar arasına 400.000 dolar niteliğindeki kat irtifakı ve üzerinde taşınmaz bulunan arsalar da dahil edildi.
    mücavir alanda bulunan köylerdeki arsalar da vatandaşlığa uygun hale geliyor.”

    bir ülke işgal ediliyor. torunlarımız bize lanet okuyacak. yazıklar olsun!

  • ----------------------bende ciğer yok hacı-------------------------
    -----iyi oynamıyom ben pek--------adam lazımsa gelirim-----
    -------------------------hadi beyler hadi----------------------------
    -----a2 ligini ezbere sayarım---------beyler ben soldayım----
    ------------8-2 olmuş ne geri döncem artık amk----------------

  • abi o zaman gerçek kılıçla düello yapın. insanlığın son zamanlardaki gerizekalı hali beni derinden üzüyor. yani vr gözlük takmanın internete bağlanmanın amacı ne?

    aman bana ne nealiniz varsa görün a.k...

  • kafasından zeka fışkıran, muhtemelen istanbul'da üniversiteyi yeni kazanmış bir öğrencinin tespiti.boğaz köprüsünü de satın almazsın sen bu zekayla.

  • hasattaki meyve büyüklüğünün kırmızı şarap kompozisyonuna olan etkisi için bir çalışma yapılmış ve şu sonuca ulaşılmıştır:

    bağcılıkta klasik bir görüş, küçük üzüm meyvelerinin en iyi kırmızı şarapları ürettiğini beyan eder. şarap üreticileri arasında bu varsayımın popülaritesi, üzümdeki kaliteli kırmızı şaraplar elde etme potansiyelini ölçmek için hasattaki meyve büyüklüğünü bir araç olarak görmelerine yol açar. bu sorunu ele almak için, aynı kültürden elde edilen ve yetiştirme sırasında aynı fizyolojik koşullara maruz kalan iki bağ, hasattaki ortalama üzüm boyutundaki farklılıkları nedeniyle seçilmiştir. her iki kökenden elde edilen üzümler aynı şekilde kırmızı şarap yapımı için karakterize edilmiş ve kullanılmıştır. alkolik fermantasyon sırasında uçucu bileşiklerin ve fenolik bileşiklerin salınımı izlenmiş ve üretilen şaraplar kimyasal olarak karakterize edilmiştir.

    "büyük üzümlerin teorik yüzey/hacim oranı daha düşüktür, ancak daha kalın kabuklara ve daha büyük oranda kabuklara sahiptir. daha büyük oranda derilere sahip üzümlerden yapılan şaraplar, daha yüksek miktarlarda fenolik bileşikler, terpenler, uçucu asitler, asetat esterleri ve polisakkaritler içerir. sonuçlara göre, üzüm derisi ekstraksiyonunun meyve boyutuna göre cilt oranıyla daha fazla ilişkili olduğu görülmektedir. bu nedenle her zaman daha küçük üzümler daha koyu kırmızı şaraplar üretmez."

    sayısal verilerle desteklenen bu araştırmanın tamamına ve makaleye ulaşmak için:

    gil, mariona & ubeda, cristina & barrio-galán, rubén & peña-neira, alvaro. (2019). ımpact of berry size at harvest on red wine composition: a winemaker's approach. journal of the science of food and agriculture.

    görsel

    görsel

    düzeltme: görseller eklendi.

  • filmi seyrettiğim üç saat sonunda, hayat bu işte ve böyle devam edecek diye mırıldanarak yatağa doğru yollandım, yaptığım yanlışlar ve üzdüğüm insanları düşündüğüm bir gece geçirdim. içimden ben şimdiye kadar kasıtlı olarak kimseyi üzmedim ve asla hiç kimsenin benden nefret etmesini istemiyorum diye sayıkladım. bi türlü uyuyamadım. kötü hissettim. yaşadıklarımı boş hissettim. bir an kafayı yediğimi zannettim. fimde beni bu kadar karıştıran neydi bilmiyorum ama beynim uzun zamandır hiç çalışmadığı kadar çalıştı hem de benim kontrolüm dışında. o çocuk gibi böyle şeyler olur deyip geçmek istedim ama gökten kurbağa yağacak kadar kötü bişey yaptığımı düşündüm. sonra uyudum. sabah ben yine aynı bendim.

  • başlığı açan kişinin genç, heyecanlı, fıkır fıkır fikir ve merak insanı olduğunu beyinsel aktivitesinin çabaları sonucunda oluşturduğu bu sayfadan anlıyoruz. böyle kişileri severim ve bu kişiyi de kutlarım ki böyle bir başlık açmış. altına da kahveye bu toprak insanlarının 500 yıl önce kavuştuğunu belirterek, kahvenin bilinmediği dönemlerdeki kahve ile ilişkili anılan rengin nasıl ifade edildiğini söylemiş. pek de güzel etmiş. sonrasında bazı kişiler de şöyle veya böyle akıl oyunları sayılabilecek yanıtlar ile mevzuyu süslemişler. eh onlar da pek iyi yapmışlar. ancak gel gelelim konunun maksada eren kısmına değinen çıkmamış. niye? çünkü araştırma kısmı sınıfta kalmış diye düşünüp konuya ilişkin mevzuya ait bilgiyi kısaca sunalım:

    kahvenin osmanlı'ya gelişi en yaygın ve kabul gören kısmıyla; kanuni sultan süleyman (1520–1566) döneminde yemen valisi özdemir paşa vasıtasıyla imparatorluk başkentine geldiğidir. bir başka görüşe göre ise 1555 yılında halepli iki tüccarın taht-ül kale (tahtakale) semtinde açtıkları kahvehane sayesinde osmanlılar kahveyle tanışmıştır. yani kahve ile osmanlının tanışması 16. yüzyıldadır.

    (bkz: http://www.turkkahvesidernegi.org/…-kahve/195/674/0)

    16. yüzyıldan önceki tarihi vesikalar incelendiğinde sözkonusu renge "fındıki" denildiğini görüyoruz. bu kelime köken itibarıyla farsça olup fındık kabuğu rengi demektir.

    (bkz: https://tr.wiktionary.org/wiki/fındıki)

    fındık kabuğu rengi neden kahvenin bilinmesinden sonra sonra değişti? en evvel işte onu bence konuşmak gerekir.