hesabın var mı? giriş yap

  • bu, doğrudan sisteme bir saldırıdır. toplumun düzeni için olması gerekli istisnaları istismar etmek, kendini sistemin üstünde görmektir. sonucu, sisteme olan güvenin kaybıdır. bu ruh hastalığı son 20 yıldır çok arttı.

    tıpkı zamanında ambulans tutan iş adamları gibi ama bu daha kötü, eğlence, ruhunu tatmin için yapılıyor.

    edit: bazı yazarlar "olması gereken istisna" ifadesinden kişilere özel istisna anlamışlar. burada sözü geçen istisna "rutin kuralların istisnası"dır, yani doğrudan görevin gerektirdiği ve görevinin bulunması ile sınırlı olarak polis, itfaiye ve ambulanslara tanınan trafik kuralı istisnasıdır. istismar etmek ise arabasına düdük taktırıp insanların kurallara saygısını istismar etmektir.

    edit: etik anlayışımca milletvekili olmak da bir istisna değildir. trafikte millet ne kadar hakka sahipse vekili de o kadar hakka sahip olmalıdır.

  • dün akşam katıldığı ahmet hakan'ın programında 2000 yılından önce mevzuata aykırı olarak binalar yaptığını ve bu binaların olası bir depremde yerle bir olacağını ayan beyan itiraf etmiş kişi. savunması da olabildiğince çocukça; "sadece ben yapmadım herkes yaptı".

    bu durumda fiili sabit. fiilin suça dönüşmesi ve ceza alması için sadece bir deprem olmasını ve suçun da sabit olmasını bekliyoruz.

    ortalama bir avrupa ülkesinde bu adam apar topar gözaltına alınır, sorgulanır, yaptığı binalar gözden geçirilip yıkılması gerekenler yıkılır, ve alması gereken en üst sınırdan ceza alır. oysa bu adam yaptığı tabutları sattığı insanların paralarıyla türkiye'de reklamlara çıkıp lüks arabalarla gezip güzel kadınlarla fink atıyor.

    yok mu kardeşim 70 milyonluk ülkede bu programı izleyen, gazetelerde yer alan haberleri okuyan bir cumhuriyet savcısı? tutun şu adamı, "gel kardeşim buraya. ne yaptın sen bugüne kadar? ne olacak?" diye bi sorun be.

    sorun ki o zaman diyelim bu ülkede gerçekten adalet var diye.

  • ilk zamanlar sms atıldığına bile inanmıyordum ben. sms oylaması diye, reytinge pek etki etmeyenleri eliyorlar diye düşünüyordum. bir poşete 25 kuruşu vermeyen insanlar hakikaten sms atıyorlar ya, gram akıl yok hacı.

  • gencolar burdaki 18-25 yaş aralıgındaki kızların istekleri gözünüzü korkutmasın.bir nevi iş ilanı gibi düşünün, iş veren de işe alacağı kişideki özellikleri yazar da yazar , tabi öyle bir kişi bulma olasılığı nerdeyse imkansız olduğu için , en temel gereksinimleri karşılayan ilk kişiyi işe alır.
    bunların evlenme zamanı gelince(25-30 yaş arası) , bu kriterlerin %90 ı kayboluyor.geriye kalan kriterleri sayayım ben size:

    - ortalama - iyi bir iş
    - efendilik
    - eşini koruyup kollama(özellikle kaynanaya karşı)
    - insan ilişkileri ve uyumunun iyi olması(bilimum akraba, eş-dost ziyaretleri için)
    - tip en sonda geliyor, fiziksel engeliniz yoksa, vücudunuz çok orantısız değilse( aşırı zayıf, obez vs) veya boyunuz çok çok kısa değilse fiziksel özellikler nerdeyse yok hükmünde

    yok 1.90 boymuş , 6 packmiş, 50kilo taşşakmış bunları sallamayın yiğidolar.

  • pietro ferrero, 1920'lerde italya'da bir fırıncı olarak şekerleme kariyerine başlamıştır.

    piedmont'a taşındıktan sonra kıyılmış fındıklarla yapılan kalın ve cevizli bir krema olan gianduja ile tanışan ferrero, bunun lezzetli ancak sürülemeyecek kadar yoğun olduğunu gördü. uzun süren denemelerinden sonra ferrero, bitter çikolata, fındık ve bolca şekerden oluşan ve gianduja'yı temel alan sert bir macun yaratmayı başardı. pastone adını verdiği macun halen sürülmek için çok sert olsa da italyan çocukları ve işçileri arasında popüler hale geldi.

    ikinci dünya savaşı başladığında hükümet çikolata dahil olmak üzere bir çok gıda maddesine askerler için el koyunca çikolata krizi patlak verdi. şekerin insana sağladığı enerji çikolatanın askeriyede popülerliğini artırdı ancak bu kriz ev tüketicilerini de olumsuz olarak etkiledi.

    ferrero, gianduja ile yaptığı deneylere geri döndü. yeterli miktarda ulaşamadığı kakaoyu telafi etmek için fındıkları pürüzsüz bir macun haline getirdi ve daha fazla şeker ekledi. ancak bu macun da sürülmek için çok kalın olunca ferrero kendi aydınlanmasını yaşadı: kakao kıtlığı vardı ancak kakao yağı bulunabiliyordu ayrıca kakao yağı aradığı tutarlı kıvamın anahtarıydı.

    ferrero yeni icadının yeni bir isme ihtiyaç duyduğunu düşündü ve ürününün ana maddesi olan fındığa (nut) "-ella" ekini getirdi. "ella" tatlı ya da "sevgili" olarak da çevrilebilirdi bu nedenle nutella ismi ferrero'nun aklına yattı.

    1964 yılına gelindiğinde nutella ingiltere pazarına sunuldu ve ingilizler bu ürüne hayran kaldı. ürün kısa sürede ingiltere'de popüler hale geldi. 1965 yılına gelindiğinde ferrero ürününü fransa'da satmak için bazı denemeler yaptı ve parisliler arasında da ürün olumlu tepkiler alarak popülerleşti. sonraki 10 yıl içinde ürün tüm avrupa'da popüler hale geldi.

    abd'nin nutella ile tanışması çok geç oldu. ferrero şirketi 1983 yılına kadar abd'de nutella satışı yapmadı. 1983'de ise amerikalılar ürünün pazarlamasında sıkıntılar yaşadılar. ürün sağlıklı bir kahvaltı katkısı olarak pazarlanmaya başlandı ve porsiyon başına içerdiği 21 gram şekerden bahsedilmedi ve içerdiği yağsız süt ön plana çıkarıldı.

    çocuklarına sağlıklı bir yiyecek sunduklarını sanan ebeveynler içerdiği şekerin farkına vardıklarında çok da mutlu olmadılar ancak amerikan kahvaltılarında şekerli yiyeceklerin tercih edilmesi nedeniyle nutella'nın popülerliği içerdiği yüksek şekere ve gelen ebeveyn tepkilerine rağmen arttı.

    ferrero company'nin bugünkü ceo'su, pietro'nun torunu giovanni ferrero, dünyanın en zengin 40., italya'nın ise en zengin adamıdır.

    kaynak: histroy daily

  • hamit altıntop sakatlandığında halama akciğer kanseri teşhisi koymuşlardı.

    halam, onca kemoterapi gördü akciğer kanserini yendiğini öğrendim bugün, bu hamit hala iyileşemedi.

    bacağı komple koptu yeni bacak mı diktiler bu adama nasıl bir sakatlık bu amk.

    edit: adam yılda bi kere aklıma gelir entry yazarım, bileğini kırar. adını anmamı istediğiniz kaynananız filan varsa söyleyin yani.. biraz okkalı anarım adını direk mefta.