hesabın var mı? giriş yap

  • hanımefendinin instagramında 5 dk gezince bir arkadaşımı hatırladım. pendikte bir gecekonduda yaşıyorlardı. çok büyük bir şirkete sekreter olarak girdi ne yaptı ne etti 6 ay içinde şirketin sahibini kafaladı evlendi. aynı bu abladaki gibi 20-30 yaş fark var. ondan sonra yüce dağları ben yarattım tribinden çıkamadı. konuşurken ben bu şirkete ömrümü verdim diyor 2 gün gitmesem batar diyor. terfi etti tabi muhasebe müdürü gibi bir şey oldu. en son birlikte happy moonsa gittiğimizde garsona benim yemeğimi herkesten önce getireceksin!!! deyince son görüşmemiz oldu.

    bu ablamızda da onu hissediyorum bir şeyleri hazmedememiş gibi. sürekli tüm postlarda ben buraya tırnaklarımla kazıya kazıya geldim imajı vermeye çalışıyor da içi boş çok belli.

    -yazan arkadaşa telafi edebiliriz bir aksaklık olmuş olabilir deseydi bugün kimse bunları yazmayacaktı ama onun yerine arkadaşın yaşadığı evin neminden( yani sen fakirsin rutubetli evde oturuyorsun diyor ) bahsetmeyi daha uygun görmüş. kibir en büyük günah.

  • vizesiz gidilemeyen, kapıda vize ya da online vize ile girilebilen endonezya eyaleti. e-vize başvurusu şu adresten yapılıyor. ilk adımda karşınıza şöyle bir ekran çıkıyor; görsel

    burada seyahat ettiğiniz ülke, seyahat sebebiniz gibi bilgileri giriyorsunuz. b1 turist vizesi ya da b2 business vize seçenekleri var, istediğinizi seçebilirsiniz. iki vizenin de ücreti aynı. ben b2 seçip devam etmiştim.

    başvuru için gerekenler:

    - jpg formatında pasaportun ilk sayfası.
    - vesikalık fotoğraf, bu da jpg
    - pasaportun pdf taraması
    - gidiş dönüş biletlerinin pdf hali
    - gidiş dönüş uçuş bilgileri
    - nerede kalınacağı
    - 30 usd'lik vize ücreti ödemesi

    tüm bu adımlar tamamlandıktan sonra vize onayı gelince e-vizeniz belirttiğiniz mail adresine geliyor. site biraz uğraştırıyor ama çok da olmayacak gibi değil. bu adımları tamamladıktan sonra gümrük beyanını da yapmanız gerek.

    gümrük beyanı için şu adres kullanılıyor. burayı tamamladıktan sonra size bir kare kod veriliyor. bu formu seyahatinize en fazla 72 saat kalan doldurmanız gerekiyor. ben gitmeden 48 saat önce yapmıştım. bu sayede ülkeye girerken yaklaşık 2-3 saatlik bir hengameden kurtulmuş oluyorsunuz.

    e-vize pasaporta kayıtlı olduğu için girişte pasaport kontrole bile gerek olmuyor. otomatik makinelere pasaportu okutup giriş yapabiliyorsunuz. ikinci adımdaki kare kod, bir sonraki kapıda işinize yarıyor.

    girdikten sonra "nereden geldim buraya" diyeceksiniz, benden demesi. felaket sıcak, öyle böyle değil. yani temmuz ayında izmir ya da antalya'yı düşünün, sonra bu aklınıza gelen sıcağı iki ile çarpın. bali'de sıcaklık aynen bu şekilde. sıcaktan insanın bir şey yapası gelmiyor. trafiği rezalet, toplu taşıma yok, taksiciler pirana gibi başınıza üşüşüyor. öncesinde yerel bir tur şirketiyle anlaşıp orada onlarla gezmek daha mantıklı olabilir.

    thy ile istanbul'dan denpasar'a direkt uçuş var, bu iyi. yaklaşık 13 saatlik bir uçuşun ardından denpasar'a ulaşabiliyorsunuz. bence bali, sosyal medya şişirmesi overrated bir yer. iş için gitmiştim ama para verip tekrar gitmem.

    edit: bu entry'nin bali hakkındaki düşüncelerimden dolayı değil vize işlemleri hakkında verdiğim bilgilerden dolayı debe'ye girdiğini düşünüyorum. yani lütfen entry'nin bu bölümüne odaklanın. bali'yi neden sevmediğimi daha sonra uzun uzun anlatacağım. hani bazı yerler vardır ya fotoğraflarda olağanüstü, gerçekte hayalkırıklığı; heh bali öyle değil işte. fotoğraflarda ne kadar güzelse gerçekte de o kadar güzel ama sıcak. gerçekten o sıcakta pirinç tarlalarında, tapınaklarda, bilmem nerelerde dolanmaktansa buralara klimalı odamda internetten bakmayı tercih ederim.

    ha bu arada bali'nin muhtemelen en lüks oteli olan four seasons'ta kaldığımı, yaptığım etkinliklerin de bölgedeki en iyi etkinlikler olduğunu belirteyim. ve tekrar söylüyorum; bali'nin ucuz ve otantik olması dışında bir numarası yok.

  • gülmüyorlar, hayattan keyif almıyorlar, üretemiyorlar, ilerleyemiyorlar, bilimsel anlamda herhangi bir kavrayışları yok, sanatçı yetişteremiyorlar, adaletin ve insani değerlerin ne olduğuyla ilgili en ufak bir fikirleri yok, doğayla birlikte yaşayamıyorlar, yoksullar çünkü itiraz etmiyorlar ...

    tüm bunları yapamadıkları gibi, yapabilen herkesten de nefret ediyorlar: öldürüyorlar, yakıyorlar, kriminalize ediyorlar ve ağızlarında hep şu laflar: kültürümüzde yok, haram, günah, onlara benzemeyelim, kafirler gibi olmayalım vs. vs.

    yücelttikleri şeyler ise belli: cinayet, hırsızlık, katliam, yalan, ikiyüzlülük...

    bu ülkede çocuk sahibi olanlara sabırlar diliyorum.

  • şanzımanı bırakırcasına bir ses, direksiyonla savaşırcasına bir el kol hareketiyle devam eden hareketler serisinin ilkidir.

  • hesaplamalarıma göre olması gereken ölçülerdir. gelin hep beraber ölçelim. öncelikle captain tsubasa çizgi filmindeki çocuklar ilkokula gidiyordu. ortalama 12 yaşlarında olsalar boyları da ortalama 130 cm olur. bu kenarda kalsın. bir kalenin yüksekliği zeminden 2.44 metre imiş. çocuklara özel kale olduğunu varsayalım ve düz hesap 2 metre kabul edelim. çizgi filmi izleyenler bilir. bu veletler ceza sahasına yaklaşırken bile rakip kaleyi yeni yeni görmeye başlıyorlardı. hadi biz iyimser olalım ve kaleyi orta sahadan görmeye başladıklarını kabul edelim.
    dünyanın çevresi yaklaşık 40000 km'dir. bundan sonra tüm birimleri km cinsinden yazacağım. oyuncunun yüksekliği 0.0013 km. , kalenin yüksekliği de 0.002 km'dir.
    tsubasanın vücudunun ağırlık merkezinin ekseninin, dünyanın merkezini kesecek şekilde durduğunu düşünelim.

    https://eksiup.com/p/xy687157ux9n

    kalenin de uzantısını dünyanın merkezinden geçecek şekilde kabul edelim.

    https://eksiup.com/p/sr68718ws76u

    tsubasanın kaleyi görmeye başlaması için öncelikle tsubasanın gözünden dünyamıza bir teğet alacağız.

    https://eksiup.com/p/hp6872448ib6

    tsubasanın gözünden çıkan doğru dünyanın yüzeyinden teğet geçerek öyle bir noktaya doğru uzamalı ki kesişen nokta kalenin en üst noktasına gelsin. bu durumdan sonra tsubasa ileriye doğru gittiğinde artık kaleyi görmeye başlayacaktır.

    https://eksiup.com/p/tj6873356ave

    çizim programından faydalanıp yaptığım hesaplamalara göre o an orta sahada duran tsubasanın teğete kadar olan uzaklığı 4.06 km, teğet noktasının kalenin üst noktasına kadar olan uzaklığı ise 5.05 km bulunmuştur. toplamda 9.11 km yapan bu uzaklık sahanın yarısını kapsadığı için toplam mesafe yaklaşlık 18.22 km olacaktır.

    https://eksiup.com/p/v3687415fz87

    edit: matematiksel açıklama biraz eksik kalmış. teğet noktasından uzatılan doğru parçası,aslında yarı çapı dünyanın yarıçapından sadece 2 metre daha fazla olan bir çembere uzatılıyor. o kesişim noktası kalenin tam olması gereken noktadır.

    mesafeleri nasıl bulduğuma gelince, aslında çok basit dikkat ederseniz dünyanın merkezinden teğet noktasına doğru dik geliyor yan yana iki tane dik üçgen oluşuyor. dünyanın yarı çapı 40000/pi/2'dir. tsubasanın boyu 0.0013 km demiştik. kısacası uzunluğu ((40000/pi/2)+0.0013) km olan bir hipotenüs ortaya çıkıyor. diğer tarafta da kale var, orada da uzunluğu ((40000/pi/2)+0.002) km olan bir hipotenüs çıkıyor. mesafelerden bir tanesi olan tsubasanın teğete olan uzaklığını bulalım. dik üçgen kuralımız nedir. a kare+b kare= c kare. c burada hipotenüs oluyor. mesafeyi a kabul edersek, b dünyanın direk yarı çapı oluyor. formülümüz c kare-b kare= a kare'dir. yani kısacası a, c kare-b kare'nin kareköküne eşittir ve şöyle bir sonuç çıkıyor.

    https://eksiup.com/p/cy69355auk58

    diğer mesafeyi de buluyoruz.

    https://eksiup.com/p/gj6935634gtx

    edit: 90'larda çocuk olan, şu an 33 yaşında işi ve mesleği olan bir mimarım.

  • yaşanma sebebi hastaların enteresan psikolojileri olan diyaloglardır. hastalar nedense kendi sağlıkları için bir şeylerden vazgeçmeye çok sert yaklaşıyorlar. yaşanmış bir olaydan örnek;

    hipertiroidisi olan guatrlı bir hastaya tavsiye verilmektedir.

    -bundan sonra kara lahana yemeyeceksin mehmet bey.
    -hiç mi doktor?
    -hiç, hayırdır kara lahanayı çok mu seviyorsun?
    -bilmem, hiç yemedim!