hesabın var mı? giriş yap

  • burda işin sirri şu.

    tadi bildigimizi saniyiruz oysa bildigimiz şey yakin mesafeden kokusu.

    o koku bizde tat hissi uyandiriyor cunku tat alma duyusu kokuya baglantili.

    burda hepiniz balkon demirini yakindan kokladiniz ben dahil. şuan başligi okuyunca bilinc alti bu tadi biliyorum diyor oysa bildiginiz şey kokusu.

    yoksa cocukken balkon demirini yalamadim ama o tadi biliyorum. cunku cok kokladim

  • insanın içini yakan haber. bebeğin öldüğüne mi yanayım, kadının 9 gün tek başına bıraktığı bebeği gelip sağ bulacağını düşünüyor olmasına ve beslemeye kalkmasına mı yanayım, bu bariz şekilde akli dengeden yoksun insanın güzel yurdumda öğretmen (!) olarak çocuklarla çalışıyor olmasına mı yanayım, neye yanayım?

    akli dengesinin bozuk olduğu gün gibi aşikar bence bu kızın, kendisine edilecek laf yok bence. yazık ne çevresindekiler anlamış ne ailesi. kalabalıklar içinde yalnız olmak böyle bir şey demek ki... zavallı günahsız bebek...

  • foucault ve chomsky ile yapılan 1971’deki söyleşi temelde iki ana eksen üzerine oturmaktadır. ilki, epistemoloji üzerine ikincisi ise insan doğası, adalet, siyaset, iktidar üzerinedir. her iki düşünür de bilimsel ilerlemenin zikzaklı olduğunu, yeni bilgilerin birbirinin üzerine eklenip birikmesi ve yeni teorilerin özümsenmesi vs. meselesinden ibaret olmadığını savunmaktadır.
    foucault, chomsky’nin tersine, bireylerin yaratıcılıklarına, yaratma kapasitelerine, kendi kendilerine kavramlar, teoriler ya da bilimsel hakikatler üretme yeteneklerine (insan doğasına) çok az yer ayırdığını söylüyor. chomsky, insan doğası kavramından, toplumsal, düşünsel ve bireysel davranışlarımıza yön veren şematizmler, doğuştan gelen düzenleyici ilkeler toplamını kastettiğini söylüyor. insanın yaratıcı kapasitesi üzerine vurgu yapıyor. ona göre, yaratıcılık itkisi insan doğasının içkin bir parçasıdır. foucault, özneye tabi olmayan, karmaşık, çoğul, bireysel olmayan bir formasyondan bahseder. foucault, bilimi mümkün kılan düzenlilik ve kısıtlama sisteminin insan zihninden başka bir yerde, hatta onun dışında, toplumsal biçimlerde, üretim ilişkilerinde, sınıf mücadelelerinde vs. bulunduğunu savunur.
    söyleşinin ikinci ekseni ise, aslında alternatif bir toplum tasarımlamanın olanakları, adalet, iktidar meseleleri vs. etrafında şekillenmektedir. chomsky, mevcut bütün toplumlarda var olan tarihsel bir kalıntı olarak baskı ezme, yıkma ve zorlama unsurlarını aşma perspektifine sahiptir. her türlü zorlama ya da baskı, belli bir varoluş alanı üzerindeki her türlü otoriter denetim, mesela sermayenin özel mülkiyeti ya da insan hayatının belli veçhelerinin devlet denetiminde olmasının alt edilmesinin, ortadan kaldırılmasının gerektiğini, içkin bir eleştiriyle aşmaya çalışmanın yetersiz olduğunu savunur. içinde hem ekonomik hem de diğer toplumsal kurumları barındıran federatif, adem-i merkezi özgür birlikler sistemini (anarko-sendikalizm) doğrudan katılım, özgür birlikler düşüncesini savunur. adil bir toplum yaratmak, insan özü ya da insan doğası kavramı üzerinde temellenen insancıl bir toplumsal kuram yaratmak gerektiğini savunur. chomsky, bir yandan özgürlük ve insanlık onurunu bütün kapsamıyla ele alan bir insan doğası kavramı ile yaratıcılık ve diğer temel insani özellikler arasında bağlantılar kurma; diğer yandan da bunu, sözünü ettiğim özelliklerin gerçekleştirileceği ve anlamlı bir insan hayatının sürdürülebileceği bir toplumsal yapı anlayışıyla ilişkilendirmeye çalışmanın çok önemli bir görev olduğunu söyler.
    foucault’ya göre acil görev, toplumsal bütünü fiilen denetleyen, ezen ya da bastıran bütün siyasi iktidar ilişkilerini, gizlenmiş olsalar bile teşhir etmektir. iktidarın hükümetin ellerinde toplandığını ve yürütme, polisi, ordu ve devlet aygıtı gibi beli sayıdaki tikel kurum yoluyla uygulandığını düşünmek eksik bir yaklaşımdır. siyasi iktidarın dışında, sanki siyasi iktidarla hiç ilgisi yokmuş gibi görünen belli kurumlar vardır. siyasi iktidar, sanıldığından daha derinlerdedir, belli merkezler ve gizli destek noktaları vardır. iktidar toplumsal ağın çoklu yakalarında işler. iktidar yayılmıştır, merkezsizleşmiştir, yaygındır toplum boyunca, heryerdedir, çünkü her yerden gelir. iktidar devam eden stratejiler ve ilişkiler dizisi olarak düşünülmelidir. iktidar, doğal ve özsel değil, söylemseldir. iktidarın tanımında tanımsal bir sınır yok. iktidar tüm toplumsal ilişkilere ve etkileşimlere yayılan bir şeydir. iktidarı diğer toplumsal ilişkilerden ayıran hiçbir aralık yoktur.
    foucault için insan doğası kavramından hareket etmek yanlıştır. insan doğası, adalet, insanların özlerini gerçekleştirme fikirlerinin hepsi uygarlığımız içinde, bize özgü bilgi tipi ve bize özgü felsefe biçimi içinde oluşmuş fikir ve kavramlardır dolayısıyla sınıfsal sisteminin birer parçasını oluştururlar.

  • bende bu kitlenin bir uyesiyim. maci izlemedim. hatta mactan haberim bile yoktu. ısten geldim ve eksi sozlukten katil oldugum bilgisini aldim. az sonra karakola gidip teslim olacagim.

  • ticari itibarının düşeceğinden endişe ettiği kadar kadar, yaptığı pizzanın lezzeti konusunda endişe etseydi hiç bu durumlara düşmeyecekti.

    ''özür dileriz yoğunluktan dolayı böyle bir sorun olmuş, hemen yenisini gönderiyoruz'' demek sana en çok 10 dakika ve 10 liraya malolur. pizzanın yanında da ufak tefek tatlı falan gönderirsen müşteri fikirlerinin önemsendiğini anlar. hatta bu davranışından memnun kalıp daimi müşterin bile olabilir.

    şu koca ülkede kriz yönetiminden anlayan tek bir allahın kulu yok mu arkadaş ya ?

  • göçebe olduğumuz ve durağan yapılara aşina olmadığımız için, bir şeyler inşa edilirken dikkat kesilmek ve aniden etrafına toplaşmak en eski pagan geleneklerimizden biridir.