ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
süt kardeşler
-
türk olduğuma şükretme sebeplerinden bir tanesi.. allah'tan türküm ve türkçe biliyorum da şu muhteşem filmi tüm esprileri ile izleyebiliyorum.
öğrencilerin sınav kağıdına düştüğü ilginç notlar
-
ilkokul 5.sınıf. matematik sınav kağıdının dibine yazmıştım: öğretmenim, ben o kadar parmak kaldırıyorum, bana hiç söz hakkı vermiyorsunuz. gereğinin yapılmasını arz ederim. (son cümleyi de babamın dilekçelerinden öğrenmiştim, biraz malmışım ya ben)
cahil insanların ortak özellikleri
-
"ne kadar az bilirseniz, o kadar şiddetle savunursunuz"
bertrand russell
bate borisov
-
bu kazmalar topluluğunun başına bir de teknik direktör olarak aykut'u koysalar izleyen kör olur samimi söylüyorum.
maaş ödenmedi diye iş bırakan çalışan
-
beni çok şaşırtan çalışan.
halbuki köleliğe devam etmeliydi.
not: işverenim.
çalışılan sektörün bir sırrını bırakmak
-
tadım kaşığı diye bir şey yok. aşçıların minimum %80'i yemeğin, tatlının tadına bakmak için kullandığı kaşığı, kepçeyi (evet kepçeyi) tekrar ürünün içine sokuyor.
zaten masterchef 'te de görüyorsunuz; milyonların önünde dahi bunu yapan var.
bir üniversitede yaşanabilecek en dumur olaylar
-
olay bölüm başına üç beş kız düşen elektrik bölümünde geçer,
hoca dersini güzel güzel anlatırken kapı açılır güzel mi güzel dört tane hatun içeri girerler. arka sıralara yerleşirler. aradan üç beş dakika geçer, kızlar kendi aralarında fısıldaşmaya başlarlar, bu ders kimya değil miydi diye, sonra hoca birden tahtaya dönüp periyodik cetvele benzer birşey çizer ve kimya anlatmaya başlar..
ahmet kural
sahibinden.com'da satılan bavyera panteri
-
ilanda 17 defa 'bavyera', 18 defa 'panter' sözcükleri kullanılmış.
"neden eşit değil?" sorusuna cevap aramak üzere yaptığım araştırmalarda 1 defa 'bavyera' yerine 'bayyera' yazıldığını tespit etmiş bulunmaktayım.
tansel bey bu inceliğimi sözlükten görür ve değerlendirmeye alırsa belki bir tur bindirir.
ennio morricone
-
ennio morricone'in the thing filmi için yapıp filmde kullanılamayan müzikleri, quentin tarantino'nun the hateful eight filminde kullanılmıştır. ironik bir şekilde, morricone'nin the thing müzikleri en kötü film müziği için razzie'ye (bkz: altın ahududu) aday gösterilirken, the hateful eight ona oscar kazandırmıştır.
tarantino filmini çoktan çekmişti ve sadece bir ay içinde müziğin tamamlanmasına ihtiyacı vardı. tarantino, morricone ile buluşma ayarladı. nihayetinde kendisi western film müziklerinin duayeniydi. ne yazık ki ilk buluşmalarında bestecinin film için tam bir müzik yazmaya vakti olmayacağı anlaşıldı. tarantino filmi çoktan çekmişti ve sadece bir ay içinde müziğin filme eklenmesi gerekiyordu.
ancak yönetmen, müzik için morricone ile yaptığı görüşmeden çok etkilenmişti. bu yüzden morricone'nin klasik müziklerinden john carpenter'ın the thing'ine kadar elindeki müzikleri kullanmayı önerdi. the thing için yazılan müziğin çoğu filmde yer almadığından, bunun inanılmaz derecede ilginç ve uygulanabilir bir fikir olduğunu düşündüler.
tüm müzikler film için "orijinal" olarak nitelendirilmediğinden bu durum morricone'nin müziğinin oscar için uygun olmayacağı anlamına geliyordu. ama oscar tarihinde enteresan bir ilk yaşanarak film, müzik dalında oscar almayı başardı. ve nihayetinde film ve müzik meraklıları için, bir korku klasiğinde kullanılmayan müziğin artık şiddetli bir modern western'de yaşadığını bilmek de ilginç bir deneyim olarak kalmıştır.
türk malı olup kaliteli olan ürün
-
yazılmamış, ismi bile kalite kokar
(bkz: paşabahçe)
game of thrones
internete ilk defa bağlanıldığında girilen site
-
ilk defa internet'e baglandigimda daha web diye bir sey yoktu, sadece email, ftp falan vardi. ama web ciktiktan sonra agustos 1995'te girdigim ilk site playboy.com'du. o sirada yanimda olan bilgi islem calisanlarindan biri "bayan arkadaslarimiz bunu hos karsilamayabilir" deyip nazik bir dille uyarmisti beni.