hesabın var mı? giriş yap

  • diziyle ilgili eklemek istediğim bir bilgi:
    dizinin sonlarında harmon'ın, kiliseden gelen parayı reddettiği bir bölüm var. izlerken, 'niye böyle bir şey oldu ki?' diye kendime sordum, 'jolene'yi yüceltmek için' desek, değil. 'böyle bir açıklamanın altına imza atmıyor' desek, harmon'ın dizinin geri kalanında bununla ilgili bir derdini izlemedik ama peki karakterinden kaynaklı diyelim. yine de tam olarak oturmuyor. bunun nedenini diziyi bitirdikten birkaç gün sonra öğrendim.

    harmon'ın gerçek hayattaki karşılığı bobby fischer, rusyadaki turnuvaya giderken kilise desteğini alıyor ve turnuvaya yanında bir papazla gidiyor. fischer, harmon'a sunulan 'komunizm ve ateizmle savaşıyoruz' bildirisine inanıyor, rusları canavar ve düşman olarak görüyor. turnuva başlıyor, finalde fischer ve spassky karşılaşıyor, fischer, spassky'i yeniyor, hem de baya bi geriden gelerek yeniyor. spassky bunun üzerine, ayağa kalkıp fischer'ı alkışlamaya başlıyor, seyirci de spassky ile beraber alkışa katılıyor. fischer, bu durumdan o kadar etkileniyor ki, sahnede kalamıyor ve dışarı kaçıyor. daha sonra kendisine bu an sorulduğunda 'düşmanım olarak gördüğüm birinin bu davranışı bana çok fazla geldi' diyor. satrançta daha önce yaşanmamış bir an bu 'alkışlama anı'. fischer, bu andan sonra kendisinin de aslında amerikan hükümeti tarafından kullanılan bir piyon olduğunu anlıyor. hayatı boyunca satranç oynayan, master olan bir adam, piyon olduğunu fark ediyor. bu aydınlanma ona ağır geliyor ve şampiyonluğunu reddediyor, göz önünde olmaktan kaçıyor, en sonunda da yurt dışına çıkıyor, 64 yaşında izlanda'da vefaat ediyor. queens gambit'te, harmon'a kilise teklif yaptığında, harmon'ın reddetme nedeni bu. harmon, fischer'ın pişmanlıklarını yaşamayacak. yazar, fischer'ı, harmon üzerinden kefaretle buluşturuyor.

  • öncelikle:
    para sayma makinası almak.
    zengin olduğunu çaktırmadan işe gitmek ama kovulana kadar bütün gün yatmak.

    kovulduktan sonra:
    patronu müşteri olarak arayıp satış yapmaya çalışmasını izlemek.
    hatta ortaklık teklif edip son anda caymak.

  • cumhuriyetin kuruluş dönemindeki rekor büyümeyi geçtim, 3.selim ve 2.mahmut dönemlerinden neye göre daha iyi olduğumuzu iddia ediyorsun şeklinde bir soruyla yanıtladığım zırvalama.

    senin ülkenin ihracatı, ithalatının yüzde 60'ı kadar. geçen yıl yüzde50'yi görmüş, ekonomin tarihteki en kötü durumda.

    bu yaz 6 genci öldürdü zihniyetiniz, oğullarınızın yedikleri de ortada.

    daha hangi iyilikten, hangi istikrardan bahsediyorsunuz lan?

    not: döte falan girmez bu entry ama siz yine de ispiyonlayın, gücünüz anaokulu çocukluğuna yeter sadece.

  • ingilizler büyük ihtimalle bizim yeni tl işaretini euro işaretine benzettiler ve bizim gazetelerde çıkan 17 milyon tl'yi 17 milyon euro olarak çevirdiler.

  • gecenin 3 falan gibi bi saatinde babam bi arkadaşından eve dönmektedir . malum rakılar su gibi gitmiştir . derken polis çevirir :
    polis : iyi geceler beyfendi .
    babam : iyi gejeler memur beğy .
    polis: ehliyet , ruhsat , alkol var mı ?
    babam: vağla memur bey hebji var .

  • pardon da şaka mısınız kabataş erkek lisesini yazmamak ne demektir? ben beş tane okul yazıyorum, sıralama size kalmış:
    kabataş erkek lisesi:110 yıllık tarihi bir okuldur. lgs yerleştirme puanına göre en yüksek puanla alan 3. lisemizdir. boğazın kenarında, ortaköy'de yer alır. binası tarihi feriye saraylarıdır. bünyesindeki almanca bölümünde üç alman hoca barındırır. ingilizce bölümünde ise bir native speaker vardır. eğitim dili türkçedir. öğretmenlerinin çoğunun doktorası vardır veya halihazırda yapmaktadırlar. ayrıca çoğu öğretmeninin yayınlanmış kitapları vardır, gazetelerde köşe yazarlığı yapmaktadırlar, televizyonda program yapanları dahi vardır. okulda yaklaşık kırk civarı öğrenci kulübü vardır ve hepsi aktiftir. en samimi okul olduğunu söyleyebiliriz. ayrıca ciddi bir kurum kültürü vardır. camiasına baktığımızda kabataş mezunlar derneği, kabataş erkek lisesi eğitim vakfı, beşiktaş kabataş eğitim vakfı en öne çıkan kurumlardır. beşiktaş jimnastik kulübü ile ortaklığı vardır. beşiktaş'ın kendini feshetmesi durumunda tüm malvarlığı kabataş erkek lisesi eğitim vakfına geçecektir (allah korusun). ayrıca hali hazırda kuruluş aşamasında olan bir beşiktaş kabataş üniversitesi de olacaktır.
    istanbul lisesi: 1884 yılında kurulmuştur. lgs yerleştirme puanına göre en yüksek puanla alan 2. lisemizdir. tarihi duyun-u umumiye binasında, cağaloğlu'nda yer alır. eğitim dili almanca-türkçe karmadır. sayısal dersler almanca, sözel dersler türkçe olarak verilir. bünyesinde alman matematik, fen, ingilizce, almanca öğretmenleri bulunmaktadır. öğrenci kulüpleri bakımından kabataş'tan geridedir. kurum kültürü vardır. camia olarak da ielev, mezunlar derneği gibi kuruluşlar vardır.
    galatasaray lisesi: kökeni 1481 yılına dayansa da esas kuruluşu 1863'tür. camia olarak en önde olan kurumdur galatasaray spor kulübü dolayısıyla. eğitim dili fransızca- türkçedir. fransız ve türk hocalar bünyesindedir.
    robert kolej: eğitim dili ingilizcedir. abd'ye bağlıdır.
    5. olarak hem cağaloğlu anadolu lisesi hem kadıköy anadolu lisesi yazılabilir. benim şahsi sıralamam:
    1- kabataş erkek lisesi
    2- istanbul erkek lisesi
    3- galatasaray lisesi
    4- robert kolej
    5- cağaloğlu anadolu lisesi
    6- kadıköy anadolu lisesi
    edit: fen liseleri kesinlikle iyi okullar değillerdir. zira fen liseleri sadece olimpiyat-ders-bilim ekseninde öğrenciler yetiştirmektedir.

  • benim bu, hatta arayanlara bazen dönüş yapamıyorum. bunu okuyan varsa özür dilerim dostlar, sizi sevmediğimden değil sadece hayat ve enerjim yetmiyor sosyalleşmeye.

    benim yapım böyle, kendi kendine yeten bir insanım hatta bu karantinadan son derece memnunum, evde olduğum her günden keyif aldım. bir de biriyle sosyalleştikten sonra bir süre kafa iznine ihtiyaç duyuyorum sosyalleşmek yoruyor beni. bu saatten sonra da kendimi değiştirmekle uğraşamam, zaten işim başımdan aşkın tez-makale yazıyorum, kaynak tarıyorum, ödevler falan tüketiyor beni.

  • bundan önce kim yapıyorsa o yapacak.

    türkiye cumhuriyeti 1995 yılında kurulmuş yeni bir devlet değil.binlerce yıl oldu biz buralarda takılıyoruz.eger son 10 senede gelen göçmenlere bağlıysa bütün herseyimiz kapatalım ülkeyi.gocmenler gittiği zaman ağır işlerin emek fiyatı artacak.bu isleri yapan göçmenler 3 bin tl alıyorsa,bu işi yapan turkler 6 bin tl alacak.isler halk nezdinde daha iyi olacak.

    ne göçmenmis amk,yakında göçmenler giderse üzerimize taş yağar felan diyecekler.