hesabın var mı? giriş yap

  • insan kaynakları bölümünün çalışanlar kaynaşsın diye çeşitli aktiviteler düzenlediği bir şirkette sabah dokuz akşam altı çalışan, ikea'dan aldığı eşyalarla donattığı evinde muhakkak kablolu tv bulunan, hangi günler eğlenecekleri bile sistem tarafından belirlenmiş insan tipinin canını yakmak için yapılmış filmdir. son dönem norveç sinemasının en iyi örneklerinden biridir ayrıca. aynı erkek oyuncunun oldugu ve benzer eleştirel sularda gezinen başka bir başarılı film için bkz: tatt av kvinnen

  • berat albayrak gerçekleri çarpıtma işini iyi yapıyor.
    o yüzden teorik olarak doğru bir açıklama ama şöyle ki;

    diyelim ki, eve tok geldiniz ama sofra kurulu, anneniz de yemeniz için ısrar ediyor. siz de ne yaparsınız çatalın ucuyla bir iki parça yer bırakırsınız.

    ama düşünün ki, tam o esnada, pencereden dışarı bir de baktınız ki, evsiz aç bir adam çöpten bulduğu bir yiyeceği, hapur hupur iştahla yiyor.
    dolayısıyla, teorik olarak sizden fazla yiyor.

    işte büyüme hızı da böyle bir şeydir.
    doyum ile ilgili bir şey.
    büyüme hızın ab ülkelerinden ileride olabilir ama hacmin onlar kadar değil. onlar büyüyeceği kadar büyümüş, dolayısıyla büyüme hızları yavaşlamış..
    kısaca;
    onlar doymuş ama sen açsın.

  • her sözün söylenmesi gereken doğru yer vardır. otobüste ağlayan bebek için söylenmez "bakamayacaksan doğurmayacaksın" diye. diyen halt yemiş.

    ama karın tokluğuna yaşayıp hala dördüncü beşinci çocuğu zorlayan, sonra da aç kalınca yardım dilenen yarım akıllılara denir. "bakamayacağın çocuğu niye doğuruyorsun biz bilmiyor muyuz çocuk yapmayı" da denir.

    ibareleri doğru kullanmak önemlidir.

  • muzaffer izgu'nun su an adini hatirlayamadigim bir oykusunde anlatilmistir bu.

    kahramanimiz, otobuse biner. otobus kalabaliktir. yer bulup oturur, kitabini acar. ancak oturacak yer arayan yaslilar ve kadinlarin hedef tahtasi olur, "biz yer ariyoruz, bu oturmus kitabini okuyor" minvalinde soylenirler. bu kez ayaga kalkar, ayakta durdugu yerde rahat okumak icin pozisyon bulmaya calisir, bulur bulmaz da bir eliyle askiya tutunur bir eliyle de kitabini tutar. bu sefer de diger insanlara yaranamaz. "burasi kutuphane mi, git evinde oku, amma israr etti canim" laflari havada ucusur. itiraz etmeye kalktiginda da soforun ve diger baska herkesin tepkisini ceker, darp edilmek uzereyken otobusten kendini zor atar.

    otobuste ondan baska kimse kitap okumamaktadir. buyuk ihtimalle hayatlarinin akisinda kitap okumaya yer de yoktur. bu nedenle adama, belki kendilerinin dahi bilmedigi bir nedenden oturu tepki gostermektedirler.