hesabın var mı? giriş yap

  • türkiye'nin en geri kalmış illerinden birinde yaşanan tarihi bir olay. hurdacıya kitap satmak?
    ayrıca olaya itiraz eden duyarlı vatandaşımız da hurdacının "dilediğiniz kitabı ücretsiz alabilirsiniz" teklifi üzerine bir şey dememiş ve 115 kitabı alarak, köşesine çekilmiştir.

    aynı şehirde playstation ve internet kafesi olan abime, arada bir yardım ediyorum. kafede satılan meyve suyu ve kola kutularını, yeri geldiğinde çöp kutusundan topluyoruz. biriken kutular hurdacıya satılıyor ve ilçe ilk ya da orta okulları kütüphaneleri için kitap alınıyor. çok sayıda kitap alınamıyor belki ama, kafede öyle bir geri dönüşüm bilinci oluşmuş ki, eskiden kutuları bize vermeyip, çöpe atan müşteriler, şimdi çöpten kutu çıkarıp, biriktirdiğimiz kutuların arasına koyuyor. çünkü o okulların kitaplara ihtiyacı var.

    edit: müşteriye masa açıyordum.* devam edeyim. kafede bir ara kağıtları da ayrıştırmaya çalıştık. trabzon'da bir geri dönüşüm şirketiyle görüştük. tonuna 40 lira mı ne vermişlerdi. hatta iyi niyetimizden dolayı da "madem hayır için yapıyorsunuz, hurdacılar daha çok verir, gidin hurdacılara satın" demişlerdi. hurdacılar da bir ton kağıt için 60 tl vermişlerdi. daha sonra kağıt, ayrıştırması zor olduğu için, bıraktık. gel gör ki, okul kütüphanesine bir tane daha kitap girsin diye uğraşırken, il kütüphanesinden hurdacıya kitap satılıyor.

    kitaplar geçerliliğini kaybetmiş, bilmem üstünde sscb yazıyormuş, yok deformasyon olmuş, bilmem basım tarihleri eskiymiş gibi salakça bahaneler üretilemez.

    sürekli böyle boktan meselelerle gündeme gelen şehrimizin, sokakları torbacıyla dolu. 15-16 yaşında çocukların uyuşturucu batağına düşmüş. bunları nasıl kurtarabiliriz diye düşünüp, gençleri sanata, spora, kültür etkinliklerine yönlendirmek ya da kütüphaneleri daha da modernleştirip, gençlerin ilgilisini çekmek yerine, şu kitapları satalım, ne de olsa kimse okumuyor mantığıyla hareket etmek ve buna da "zaten kitaplar eskiydi, ben sosyal bilimciyim" diyerek alkış tutmak, maalesef bu şehrin daha da boktanlaşmasına neden olacaktır.

  • yeni acmama rağmen fena çalışmadığım site.
    bir kaç tuyo paylaşayım

    öncelikle ingilizceniz yoksa hiç kasmayın.

    1-mesajlara ne kadar erken cevap verirseniz o kadar iyi. müşteri 4-5 kişiye mesaj atıyor. ilk cevap verenle anlaşma ihtimali çok yüksek.

    2-her zaman anlaştığınız teslimden fazlasını teslim edin.

    mesela 4 gün mü teslim süresi yazdiniz? 2 günde teslim edin. 3 revizyon mu yazdiniz? 6 tane yapın. normalde fazladan 10 dolar fiyat koydugunuz ekstrayi ücretsiz verin. 20 dolarlık paket alan müşteriye 30 dolara sattığınız paket içeriği verin.

    3-musteri ile iletişim en zoru. 2000 km uzaktan, mevzuya aşina olmayan, doğru terminoloji bilmeyen istediğini tarif edemeyen ya da ne istediğini bile bilmeyip "görünce anlarım" modunda olan birisiyle çalışma ihtimali çok yüksek - sabırlı olun, işi öldürmek değil oldurmak için çalışın. bu en zor işlerden çok güzel detaylı ve uzun yorumlar aldım. ingilizce zaten burada mühim. 10+ revizyon verdiğim adam bana anamın babamın yazmayacagi pozitif yorum yazdı.

    4-level 1, level 2 ve top rated seviyeleri çok önemli. bunlari mümkün mertebe hızlı elde etmeye çalışın. level 2 çok zor değil, 4 ayda 2000 dolarlık iş olur zaten ama top rated 20.000 dolar ve zaman alacaktır. fakat araştırmama göre esas para ve makul müşteriler de o seviyede.

    5-gigleri nokta atışı başlıklarla girin.
    yani "logo tasarım" yerine "kahve dükkanları için logo tasarım" girin. aratanlar nokta atışı aradığı şeyi yapan birine yazmaya daha meyilli. generic giglerimi bu şekilde böldüm ve toplamda daha çok mesaj ve iş geldi.
    thumbnail olayını düzgün yapın. canva.com dan güzel, okunur ve görünür bir thumbnail yaratın. örnek çalışmalar (gallery) düzgün işler seçin. kahve logosu işine örnek olarak araba logosu koymayın.

    6-arada bir brief giren ve teklif isteyen müşteri olduğuna dair fiverr bilgilendirme atıyor "bu sana uyar" diyor.
    hemen teklif verin. zaten 30 sn sürüyor yapıştırın gitsin. arama ile size ulaşmayacak alıcı ayağınıza gelmiş. verin teklifi geçin.

    7-promoted gigs olayından pek fayda görmedim

    edit:grafik tasarımcı değilim

    edit 2:

    satıcı olarak her işi kabul etmek zorunluluğunuz var gibi görünse de yok.
    iş kapsamında olmayan isteklerle gelen, çıktının kalitesini etkileyecek girdilerle gelen (ne yapsanız olmayacak, alıcı da begenmeyecek ya iptal isteyecek ya kötü yorum yazacak) alıcıyı müşteri hizmetlerine yazarak derdinizi anlatarak iptal edebiliyorsunuz. statlarınızı etkilemiyor.
    ayrıca alıcıya uyuz oldunuz, ortak iptal ettiniz - bu alıcıyı bloke edebiliyorsunuz. sadece size iş vermiş alıcıları bloke edebiliyorsunuz.

  • eğer üniversitedeyseniz, ertesi gün de aynı kıyafetleri giyersiniz. kız görmemiştir nasılsa, farklı giyinmeye gerek yok.

  • ben de bu güruhun yılmaz savunucularındanım. ancak şahsen ben de'ler ve ki'lerin yazılışına göre karşımdakinin zekasını, eğitimini ve sosyokültürel yapısını %80 oranında çıkarabildiğim için üstlerine gitmiyorum, bırakalım öyle yazsınlar, biz de boş beleş adamlarla muhattap olmayalım.

    bende ki izlenimide böyle işte, ne yapalım.*

  • size bir şey söyliyim mi? muhtemelen erkek tarafı bu şartları kabul etmiştir. o kadın bunları yazacak cesareti erkek tarafından almıştır.

  • solucan sivrisinek ilişkisinde bu boyutun da olduğunun öğrenilmesi sonucu sivrisineklerden korkmaya sebep olan hastalık.
    şöyle ki;
    hastalık; yuvarlak biçimli asalak solucanların üreme şekilleriyle bıraktıkları larvaları, sivrisineklerin aracı olup insana taşınması sonucu başgösterir.hastalığın en önemli özelliği lenf damarlarını tıkıyarak iltihaplanmaya yol açmasıdır.oluşan iltihaplanma sonucunda en çok ayak ve bacaklarda şişme görülmektedir. küçücük sivrisinek nelere hacettir...
    hastalık daha çok tropikal bölgelerde görülmekle beraber; dünyada: uganda, tanzanya, kenya, rwanda, burundi, sudan ve ethyopya'da; türkiyede: elazığ, çubuk, samsun ve antalyada da görülmüştür.
    ayrıca kanser dokusunun lenf yollarını tıkamasıyla, radyoterapi veya ameliyatta lenf yollarının hasar görmesiyle de ortaya çıkabilir.lenf sıvısının çoğalması ya da dolaşıma girmeyip deri altı ve doku aralıklarına yayılmasıyla ayak,bacak,kol ve yüzde şişmeler meydana gelebilir.
    tanısı en kesin olarak, gece saatlerinde alınan kan örneklerinde mikrofilaryaların görülmesidir.

  • aynısını eski kız arkadaşımdan duymuştum . biz kızla ayrıldıktan 1 ay sonra evlenme teklif etti çocuk ve şu an evliler.

  • kedilerin bazen duvara belirli bir noktaya manyak manyak dakikalarca bakmasına şahit olmuşsunuzdur herhalde. ben bu durumu kedilerin duyularının çılgın hassasiyetine verdim hep. minik bir sineğin sesi ve hareketini bile yakalayabilen psikopat canlılar ne de olsa. ancak bundan 2 yıl önce tecrübe ettiğim bir olay yüzünden hala duvara bakan bir kedi gördüğümde asabım bozuluyor.

    ankara'da abidinpaşa kurucu sokakta dedemin evinde dedem ve anneannemin vefatı sonrası teyzem yaşıyor. yalnız bir kadın ve bir kedisi var. bundan yaklaşık 2 yıl önce ankara'daki bir işim dolayısıyla kendisinde kaldım. şansıma o akşam da apartmandan bir komşu bebeği ile teyzeme laklaka gelmiş durumda. hoş geldin beş gittin sonrası misafirliğe gelen kadın bir ara "abla ya valla size gelince bizim emir dut yemiş bülbüle dönüyor ne ağlıyor ne de huysuzluk yapıyor senden hiç çıkmayalım biz hahahahia" şeklinde bir serzenişte bulundu. benim de dikkatimi çekti 1 yaşında sayılırdı heralde çocuk emekliyor filan ama bayaa biblo gibi acayip sakin, teyzemin kedisi de sakin bi canlı ve onun çevresinde dolanıyor filan... önemsemedim, göz ucuyla baktım hakkat dedim ve konudan koptum...

    neyse efendim uzatmayayım, kadın bir ara teyzeme yaptığı yeni örgülerden filan bahsetti göstercem sana filan dedi. tam getireyim ben abla da bir bak dedikten sonra, teyzem "yok getirmekle uğraşma birlikte gidip bir bakalım" dedi. yok olmaz molmaz derken bu ikisi kalktı arkadaşlar. emir veletini almadılar 2 dakikaya geleceğiz deyip.

    çocuklardan pek hazzetmeyen ben kaldım bir kedi ve çocukla yapayalnız. ben televizyona bakarken kediden çok sakin ve kısa miyav sesi gelmesiyle birlikte yerde oyuncakları ile oynayan velet ve kedi bir anda senkron bir şekilde hareket haline geçtiler. hareket hali dediysem velet emeklemeye başladı kedi de onun yanında ve bu ikisi salonun koridora açılan kapsının önüne gelip durdular. abi durdular diyorum ama ikisi de aynı anda durup aynı açı ile duvarın tavanla birleştiği yere bakmaya başladılar. bak hala asabım bozuluyor. noluyor lan diyerek yerimden kalktım ve ben de salak gibi aynı noktaya bakmaya başladım ama hiç bir şey yok... içten içe bir tırsma geldi bana hisediyorum ama bayaa durumla dalga geçiyorum... ben aldım çocuğu oyuncaklarının önüne bıraktım... bu neyse oynuyor filan... kedi tekrar geldi yanına veletin tekrar aynı sesi çıkardı ve bunlar yine senkron halde bu sefer teyzemin yatak odasına açılan kapıya hareketlendiler ve kapı girişinde durup içeride yatağın üst tarafına bakmaya başladılar.

    ben o esnada olanlara anlam vermeye çalışırken flashback etkisi nedir onu ciddi anlamda yaşadım. dedem kapı girişindeki holde kalp krizi geçirerek 1982 yılında vefat etti. anneannem de 1992'de o yatak odasında vefat etti. ben bu iki olayı ve az önce yaşadığım garip durumu birleştirip yok ya uyduruyorum ben mantık çerçevesinde düşün düşün derken, o suskun sakin velet yatak odasına bakarken bir anda gülmeye başladı. o an benim sıçtığım andır işte... çünkü anneannem son yıllarında yürüyemiyordu ve yattağından komik yüz hareketleri yaparak hep beni güldürürdü. nur içinde yatsın... tam telefonla teyzemi arayacakken teyzemle komşusu hahahihi dış kapıyı açıp içeri girdiler, onlar içeri giriş yaparken velet salonun ortasına gelmişti kedi de saçma salak yalanıyordu...

    tüm bu olaylar 5 dakika içinde oldu. ben ne teyzeme ne kadına yaşadıklarımı anlatabildim. o gece uyuyabildim mi? nah uyudum...