hesabın var mı? giriş yap

  • ilk aşk gibi bir şey lan.

    bilgisayardan internetten önce bu vardı hayatımızda. gerçi tam olarak vardı diyemem kendi adıma, zira bizim televizyonun böyle über bir özelliği yoktu ve fakat akraba evlerinde denk geldiğimde saatlerimi geçirirdim başında. hava durumu desen var, fikstür desen var, güncel haberler desen var. internete ilk girdiğimde hissetiklerimi belki bir kademe düşüğüyle yıllar önce hissettirdi bu meret bana. sosyal statü belirleyicisiydi gözümde resmen. gerçi öyle hala, nerde teletext seven bir insan var, işte orada güzel bir insan vardır.

    şimdilerde boşladık biraz elbet ama yeri ayrıdır kalbimizde.
    unutulmadın teletext.

  • 1-0 iken sıçmaya gittim, geldim 3-0 olmuş. netten golleri izleyim bari dedim golleri izlerken 5-0 olmuş. skicem yapacağınız işi hea.
    insanı sıçtığına sıçacağına pişman ediyorsunuz.

    mutluluk editi: goool almanya gol attı beyler. altı oldu. bu defa kaçırmadım.

  • nedenini anlamak çok da zor değildir.

    araştırma görevlisi demek, eli henüz para görmüş yeni mezun demektir. para da öyle çok matah bir para değildir ama "almışken" felsefesini kısmen uygulamanıza izin verir. kışlık bot alsanız, yazın sıkıntı çekersiniz. yazlık ayakkabı alsanız kışın sıkıntı çekersiniz. abiye ayakkabı alsanız, bir anda gardırobunuzu değiştirmek zorunda kalacağınız için pahalıya patlar. hem spor ayakkabı olacak hem her mevsim olacak hem spor giyinmenize uygun olacak hem de trekking vs hafta sonu kaçışlarına uygun olacak. eh, işte 10 fonksiyonu yerine getirdiği için elde de para var, artık öğrencilikteki gibi değilsiniz, bastırıp parayı alıyorsunuz en iyisinden bir dağcı ayakkabısı.

    işe git, uyumlu. oradan çıkınca bara git cool. oradan çıkınca eve git, çıkarmadan yat, terletmez. hafta sonu atla trekking'e git, şukela.

    ben dağcılık ayakkabısı giymeyen araştırma görevlisine iyi gözle bakmam.

  • tarihte gizli kalmış ilk kadın doktordur. bir tıp okulunda eğitim görerek 1849 yılında mezun olan ve tıp doktoru diploması alan ilk kadın olarak kabul edilen elizabeth blackwell'den 36 yıl önce tıp doktoru olmuştur. birçok zorluğa karşı koyarak doktor olan james barry'nin gerçek adı margaret ann bulkley'dir.

    maddi zorluklar ve kayıplarla geçen çocukluğundan sonra margaret ve annesi londra'ya taşındılar. margaret burada dr. edward fryer'den ders almaya başladı. 1809 yılında, dayısının ismini (james barry) alarak edinburg üniversitesi'ne tıp öğrencisi olmak üzere kaydoldu. 3 yıl sonra mezun olduktan sonra cerrah olarak orduya katıldı ve 1816 yılında güney afrika'da görev yapmaya başladı.

    afrika'ya gittiğinde, her sabah erkenden uyanıp, vücudundaki kıvrımları gizlemek ve dar omuzlarını geniş göstermek için vücuduna havlular koyacak ve onunla birlikte sırrını saklayarak 50 yıl yaşayacak güvenilir bir uşakla anlaştı.

    askerlerin yanı sıra mahkumlar ve cüzzam hastaları için sağlıklı koşullar sağlanması ve daha iyi beslenmeleri konusunda yenilikçi yaklaşımlar sergiledi. cerrahi konusunda ününü pekiştiren bir operasyon gerçekleştirerek, christina hertzog isimli kadına, mutfak masasında sezaryen doğum yaptırdı. 1826 yılında henüz anestezinin keşfedilmediği dönemde gerçekleştirdiği bu acil operasyonla hem kadının hem de bebeğin hayatını kurtardı.

    hayatını kurtardığı bebeğe onun adını vermediler ancak o bebek tam 40 yıl sonra doğan 8. çocuğuna james barry munnik hertzog adını verdi ve bu bebek 1924-39 yılları arasında güney afrika'nın başbakanı oldu.

    margaret ann bulkley 1828 yılına kadar güney afrika'da kaldı. sonrasında batı hint adalarında sarı humma hastalığıyla savaştı. kırım savaşı döneminde yüksek ölüm oranlarını incelemek üzere bölgeye gitti. ingiltere ordusu'nun en yüksek tıbbi rütbesi olan 'hastaneler genel müfettişi' olarak 1857 yılında kanada'ya gönderildi. emekli olduktan sonra kendisine verilen şovalye ünvanını reddeti.

    ünlü hemşire florence nightingale james barry için ''daha önce orduda onun kadar katı bir varlık görmedim'' demiştir. margaret ann bulkley bilinen ilk kadın doktor olmasının yanı sıra kraliçe viktoria'nın ingiltere'sinde 50 yıl boyunca ingiltere ordusunu kandırmayı başarabilmiş bir kişidir.

  • hah işte yavaş yavaş bizim 17 yıldır yaşadığımız kıvama geliyorlar, kişiye değil makama saygı göstermeyi bileceksiniz.

  • milli piyangodan para ciksa, once bir sakin olurum.
    derim ki; dur bakalim ne kadar cikti? sonra bakarim soyle 500 milyar filansa sakin kalirim. bir ev, bir araba, bir dukkan filan alinir sapitmayayim derim. ama 2-2,5 trilyon cikmissa hemen telefonla cin restoranini arar, eve istakoz soylerim. internetten eski talihlileri tararim, tavsiye alirim. uc tane filan bankayla anlasirim ama sonra yurtdisi bi bankaya yollarim cogunu. sonra derim ki ese dosta; bize slovenya' dan bi is teklifi geldi, biz artik orada yasayacagiz. cikarim esimle beraber, kubaya giderim. orada bi okul yaptiririm ikiyuzbin dolara filan. geze geze malta, prag, barcelona, iki senede 1 trilyonunu yerim. ama bitmesin diye sapitmadan yerim. gene de bir gece yedi yildizli otelde kalirim. sonra donerim memlekete. havuzlu mavuzlu bir ev alirim terasi deniz goren. sonra derim ki ese dosta; biz slovenyada cok calistik kazandik. o kazandigimizla da aha bunu aldik. cunku hesapladim, her ahbapa 1 milyar versem bana kalmiyor ki kimse de begenmez bir milyari, arkamdan laf ederler.
    sonra dukkan acarim bir tane de. cok luks bir dukkan bile olsa onune iki tabure bir sehpa atar aksama kadar tavla oynarim. bir de zirve duzenlerim; suserlerin havyara doydugu an diye. 30 kilo kalamar pisiririm ya da pisirttiririm. kafamizdan asagi deniz borulcesi dokturturum. raki selalesi yaptiririm. havuza absolut doldurttururum. sonra bir bakarim sakin olamamisim. bosver derim, haydan gelmisti huya gitti. oturur yeniden cv hazirlarim.

  • tam 911'i arayacakken sırtına bıçak saplanarak ölen zavallı kişinin, telefona basılı kalan parmağının tuşladığı numara..