hesabın var mı? giriş yap

  • achille mbembe’nin* kullandığı kavram. yaşamı zapt etmenin günümüzdeki biçimlerini açıklamakta biyoiktidar, biyosiyaset kavramlarının yetersiz kaldığını yerine necroiktidar ve necrosiyaset kavramlarını öneriyor. biyoiktidar sıklıkla yaşamı hesap, program, strateji alanına dönüştüren, yaşamı olumlayan iktidar teknolojisi olarak düşünülür. fakat kültürel çalışmaların acısız çiğ köfte yiyicilerinin ve avrupa komünizminin tedricilerinin gramsci’sisine benzemesin foucault‘nun akıbeti. hegemonya’dan şiddetin, zorun, baskının arındırılması gibi, foucault’nun biyoiktidarı şiddet içermeyen bir süreç değildir. biyoiktidar, yaşamı korumak, sürdürmek için aynı zamanda ortadan kaldırmak gerektiğini anlatır. tehlikelinin, işe yaramaz olanın, hastalıklının ölümü, yaşamı daha temiz ve sağlıklı kılar der. biyoiktidarın mantığı hem yaşamı korur hem de holokosta onay verir.
    necrosiyaset ise, egemenliğin nihai ifadesinin kimin yaşayabileceği ve kimin ölmesi gerektiğini emretme iktidarında ve kapasitesinde yattığını söylüyor. egemenliğin sınırı öldürmek veya yaşamasına izin vermektir. egemenliği icra etmek ölüm üzerine denetimi icra etmektir.
    anahtar kelimeler: schmitt, egemenlik, foucault, biyoiktidar, agamben, kamp, olağanüstü hal, savaş, yaşam, ölüm.

    meraklısı için; veritabanı derdi olmaksızın şuradan ulaşılabilir.

    *achille mbembe, “necropolitics”, public culture 15(1), 2003, s. 11-40

  • lan bazilari oyle sarkilar yazmislar adeta herbiri birer lord, birer prenses. sanirsin bu cografyanin insani degiller, dugunleri de soyle bir ortamda olacak.

    evet arkadaslar, hayal kurmak guzeldir ama gelin yemiyelim birbirimizi. cogumuzun dugun ortami az cok boyle bi' sey olacak. biraz gercekci olalim. ve evet, o sirada da "abe kaynana ne yaptın bize" caliyor olacak. ardindan da "abim damat oluyor sira da bana geliyor"...

  • yonetmenin her sahnesinde ne yapip edip simetriyi yakaladigi bir film. kusursuz, hatta oldukca takintili bir simetri soz konusu film boyunca. cok cesitli renkler kullanilmasina ragmen yakalanan renk uyumlari da cok etkileyici. izledigim en "duzgun" film diyebilirim.

    hikayesiyle degil, estetigiyle etki ediyor insana. sinemadan cikinca fark etmeden koridorun ortasindan yuruyorsunuz falan. alttan alttan ocd veriyor bunyeye.

  • adamların ülkesi deprem bölgesi üzerinde değil. adamlar ona göre önlem almak zorunda değil ama senin ülken deprem ülkesi ve sen önlem almak zorundasın.

    görsel

  • bu para bize fazla, ağırlığı ile yaşayamayız 2700 olsun. edoğan 4000 diyor, türk-iş 3900 teklif ediyor gerçekten şaka gibi ülke, sendikası bile halka ihanet içinde.

    edit: arkadaşlar ya bilmiyorsunuz ya da gerçekten dikkatli okumuyorsunuz. 3900 teklif eden türk iş diyorum. türk iş: türkiye işçi sendikası

    başlıkta bahsi geçen tisk ise; türkiye iş veren sendikası konfederasyonu. lütfen dikkatli okuyunuz.

    işveren sendikası tabi bu teklifi verecek gibi mesajlar atmayınız lütfen. ha eğer kastettiginiz 3100 lira teklif ise zaten mesaj bile atmayınız.. ama 3900 teklif eden sözde işçi sendikası

  • yalnız şu sanayi tipi makine, hamuru şöyle evirip çevirip afedersiniz sıçıyor mu ne yapıyor yahu öyle ya. izlemez olaydım. biz medeniyet yirmi birinci yüzyıl uzay mars kafasında takılmaya devam ederken, bu görüntüler şu dönedurankaya üzerinde azımsanmayacak sayıda insanın hala bir neo-orta çağ evreni içinde varlığını sürdürmekte olduğunu bir kez daha hatırlatıyor aslında. dünya gerçekten çok vahşi bir yer.

    (bkz: cogito ergo sum bela vaziyyatin içina soxum)