hesabın var mı? giriş yap

  • konuşmasını şuan izliyorum ve yazmak için yarıda kestim. hayatımda gördüğüm en yürekli insanlardan biri. helal olsun.

  • yayınlandığı ilk gün suratımı boyayıp sinemanın önünde bekleyip, çıkan herkese 'senin alleh belani vörsin ula şeröfsiz' diye bağırıp tokat atıcam. pr çalışması zannedip eğlensinler ben de biraz stres atayım.

  • yıl 1998. 80'ler ingiltere'sinden izler taşıyan bir yakın gelecek tasarımı. bir liderin hakimiyeti altında faşist bir yönetim hakim. v, eski bir savaşın kurbanlarından birisidir ve sürekli gülen ürkütücü maskesini yüzünden çıkartmadan gölge galerisinde yaşamaktadır. parasızlıktan vücudunu satmak üzere olan bir genç kızı kurtarıp nostaljik, sürreal inine getirir.

    bir süre sonra, v anarşist eylemlerine başlar. mekanının nerede olduğu kesinlikle tam olarak belli değildir fakat bu garip mekanın kapıları her yere açılabilmektedir. bir metroya ve hatta liderin karargahlarına. v'nin yıkıcı eylemleri baskıcı sisteme zarar vermeye başlar. ki o anarşistleri yıkıcılar ve yaratıcılar olarak ikiye ayırır. bu eylemler zamanla sistemin ve lider biraderin sonunu hazırlayacak ve londra'da saf anarşi ortaya çıkacaktır.

    ne kadar güçlü bir eser olduğunu ve ne kadar iyi çizildiğini kelimelere dökebilmek çok mümkün değil. v'nin gizemli, hayranlık uyandırıcı, korkutucu görünüşü, hareketleri ve rengarenk, nostaljik bir labirenti andıran mekanı nasıl anlatılabilir bilmiyorum. v'nin hayatına soktuğu kadına aydınlanması için verdiği ceza unutulmaz.

    çizgi roman ve grafik roman sanatının doruk noktalarından birisidir. ayrıca resim tekniği açısından da psychedelic renkler ve çizgiler yoluyla okuyucunun bilinçaltını harekete geçirir. alan moore'un metni ise bu hareketi kamçılar.

  • ister milli güvenlik kurulu toplantısı, ister bilimsel bir seminer, ister konferans ister sempozyum, ister kına gecesi olsun bugün hala bu sesi duyuyorum yüreğimin ta derinlerinde bir yerde...

    canım ne kadar kola içmek isterse istesin, evde kola varsa mecburen "ben bir fanta veya sprite alayım" diyorum usulca...

    hep o sesi duyuyorum: "oğlum bak paranızı çarcur etmeyin... ha dışarda bir yerde oturdunuz. tabii oturacaksınız, arkadaşlarınızla... onlar bir şey içiyor, siz içmiyorsunuz olmaz. ama evde kola varsa kola içmeyin de gazoz için... evde zaten var kola, yazık değil mi paranıza?"

    evet bu ses hala kulaklarımda çınlıyor. işte bu yüzdendir ki eşek kadar adam oldum, canım ne kadar isterse istesin kola içemiyorum. gözlerim doluyor. "hayırdır gofret beyin?" diyenlere... "fantanın asidi gözümü yaktı" diyorum.

    kahrolsun orta sınıf ailelerin hayata tutunma stratejileri!

    kahrolsun çocukları psikopat yapan orta sınıf hesapçılığı!

    çocukluğumu, ilk gençliğimi elvan gazozuna, yedigün'e, fanta'ya verdim, yanıyor yüreğim a dostlar...