hesabın var mı? giriş yap

  • şarkılarından çok aklımda bir olayla yer etmiştir. 1998 yılında kendisinin irc'de yassax nick'iyle takıldığı dönem çalıştığım şirkete uğramıştı. bizim çalışanların bir kısmı eski aidata irc sunucusu adminleriydi. oradan tanışıyorlarmış. ofise geldiğinde bilgisayar başında çalışıyordum. beni geçip doğrudan elemanların yanına gitmek yerine durup son derece saygılı bir tonda selam verip hatrımı sormuş idi. ünlü bir sanatçı olmasını geçtim, istanbul'da kimseden böyle bir yaklaşım görmediğimden ve doğal olarak beklemediğimden baya şaşırmıştım. aklımda her zaman sıradışı iyi biri olarak kaldı.

  • ev kedileri icin 2 yol var:
    1) hayvan her kizginlik donemine girdiginde ciftlesecek
    2) kisirlastirilacak

    birincisi mumkun degilse ikincisini "dogasini bozmamak" icin veya "kiyamamak" sebebiyle secmemek dogru degil. cunku hem kisirlastirilmayan hem de ciftlestirilmeyen hayvanlarda hormonlarin yaptigi baski sebebiyle zamanla tumorlerin olustugu saptanmis. kisirlastirmaya hakkimiz yoksa buna sebep olmaya da hakkimiz yok.
    birinci yol mumkunse kisirlastirma sart degil.
    saglik acisindan durum bu.

    disaridakiler icin sahsi fikrim sayisiz caninin cirit attigi sokaklarimiz malumken hali hazirda dogmus ve yasamaya calisan sokak hayvanlarinin durumu ortadayken ozellikle sokaktakilerin kendi sagliklari icin olmasa dahi dogacak yavrularin yasayabilecekleri guvenli bir ortam artik bulunmadigindan kisirlastirilmalari gerekiyor.

    hepsini eve alamiyoruz, koruyamiyoruz, iskence yapiyorlar, yolda ezip arkalarina bile bakmadan gidiyorlar, zehirliyorlar, tecavuz ediyorlar, hasta, ac, susuz kaliyorlar... ve tum bunlar olmuyormus gibi kirlarda ozgurce mutlu mesut kosturan kediyi alip kisirlastirip eve hapsediyormusuz gibi konusuyorlar ya... gercekleri baz alarak yorumlayin biraz be.

    hasta oluyorum valla su her seyin dogrusunu utopyadan yorumlayanlara. birine tecavuz edilir, bi tartisma cikar, tecavuzcu oldurulsun mu muebbet mi yesin hadim mi edilsin diye... hemen gelir birisi cozum egitimdir idam ise yaramaz bidi bidi diye. ulan tamam egitim bunu herkes biliyor da simdi bu adam kirkina gelmis, on yasindaki kiza tecavuz etmis, bu adama ne yapilacak? ınsanin bedensel butunlugune mudahale edilemezmis. yine durduk yere "gel amca senin su bacagi bi keselim" diyen varmis gibi. durduk yere tecavuz edilip oldurulen insan degil cunku. zayif halka falan. anasi uc bes tane daha dogurur, guclu olanlar hayatta kalir nasil olsa. abi de biraz yatip ciksin sonra gelsin seni de .sin oh ne guzel her yanin insan haklari olur.

    hayvanlar eve kapatilmamaliymis. bence de her yer cayir cimen olmali. en azindan bahceli evi olmali herkesin. eee? yani?
    hayvanlar kisirlastirilmamaliymis. dogalarinda ciftlesmek varmis. aynen oyle. ama bi kafani pencereden uzat da bak bakalim nerede, nasil yasayacak bu canlilar?

    cozum falan yok anca bik bik... o oyle olmamali bu boyle olmali... o kadar haklisin ki dostum. en cok sen haklisin. biz ego tatmini icin hayvan besleyen, kendi zevkimiz icin onlari kisirlastiran tipleriz. zalim oldugumuzdan fakire fukaraya yardim edecegimize kedilere mama aliyoruz. sen aynen devam et kendi halinde. etliye sutluye hayvana insana karismadan yasayip git. bos zamanlarinda da hayal dunyanda neler olup bittigini anlatirsin boyle.

  • hikaye bir adamın, oğlu ve iki arkadaşıyla birlikte yaptığı uzun motosiklet yolculuğundan oluşuyor. yolcular, metalik-plastik yalnızlıklarının hüküm sürdüğü, özdeki çirkinlikleri yapay bir stil cilasıyla kapatılmaya çalışıldığı, stilize nesneler, stilize insanlar ve ilişkilerle dolu bir hayatın yaşandığı amerikan kentlerinden, sapa dağ yollarından, uçsuz bucaksız düzlüklerden geçer, bir dağa tırmanır ve en sonunda okyanusa varırlar.
    adam yolculuk boyunca bir de iç yolculuk yaşamakta, başka doruklarda gezinmektedir. kendi deli geçmişine, aklın ötesinde yolculuk yapmaktadır. akılcılık dediği hayaletin peşinde antik greklerden modern bilim felsefesine kadar bütün batı düşüncesini kat eder. etrafındaki bütün çirkinliğin, sahteliğin sebebi olduğu söylenen teknolojiyi suçlamaz. sorun, teknoloji üreten insanlarla ürettikleri nesneler arasındaki ilişkidedir. bunun da temelinde gerçekliği, özne ve nesne diye uzlaşmaz karşı kutuplar koyutlayarak kavramaya çalışan akıl anlayışındaki genetik bir bozukluk yatar. bu anlayış, nitelik sorunuyla hesaplaşamaz. bir sanatçının yapıtını oluşturduğu, bir tamircinin bir motosikleti özenle tamir ettiği saf nitelik anlarında özne ve nesne özdeştir. bir yanda bir insan, bir yanda dünya/nesne yoktur. değer yoksa olgu da olamaz. iyi gerçekliğin bir biçimi değildir, kendisidir.
    pirsig’e göre dünyayı politik programlar oluşturarak düzeltemezsiniz, bunlar ancak temeldeki değerler sisteminin doğru olması durumunda işe yarar. dünyayı düzeltmenin yeri önce kendi yüreğimiz, kafamız ve ellerimiz ve onlardan çıkan iştir. bu yüzdende insanoğlunun yazgısını düzeltmekten değil, motosikletin nasıl onarılacağından bahseden bir kitaptır bu. çünkü gerçek motosiklet kendimiz denen motosiklettir.
    ayrıntı yayınlarından çıkan kitabın, arka kapak yazısından alıntı..

  • insanların temel ihtiyaçlarına zam üstüne zam gelirken ötv indirimi yapılması etik olmaz. o yüzden akp'nin yapabileceğini düşünüyorum.

  • bir defa en baştan soru hatalı o ilacın üzerine sabah akşam yazıp veren kişi eczane teknisyenidir. eczacıyı soracaksanız eczanede arka masada çay içip tüm gün kripto/borsa ekranına bakan kimdir diye sormalılar