ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
barış için bir çocuğuna da sen kürtçe isim ver
-
"barış için bir çocuğuna da sen türkçe isim ver" desen foşşik tece olursun ama.
sikim gibi kampanya
ana sınıfı yemek duası
-
anneannemin ben o yaşlardayken öğrettiği bir dua vardı:
artsın eksilmesin
taşsın dökülmesin
hepimize yarasın
afiyet olsun
bakın bu dua (ya da ne derseniz deyin) dinden bağımsız, son derece insancıl, tasarruf bilinçli ve iyi niyetli bir dilek manzumesidir. ve okullarda böyle şeyler öğretilmelidir, tek bir dinin bir mezhebinin ritüelleri değil.
not: anneannem beş vakit namazında inançlı bir müslümandı. huzurla yatsın.
e: yazım
lazanyayı balık zanneden insan
-
zannediyorum ki, türkiye'nin %80lik kısmından biridir. en azından balık zannetmesiyle kendine özgü bir tarzı olabilir; ama ne olduğunu bilmeyenler oldukça fazladır zannımca. ya da kendimi aklamaya çalışıyorum şu an lanet olsun.
o kadar da araştırmacı, kafasına takılan şeyi sorgulayıp, arayıp, öğrenen bir adam diye geçinirim habuki; ama lazanyayı daha düne kadar balık çeşidi zannediyordum. hep garfield'ın yüzünden. en sevdiği şey lazanya idi. ben de dolaylı çağrışım yaparak kedi en çok balık sever, e bu lazanya denen şey de, balıktır herhalde düşünüyormuşum herhalde. dedim ya, hiç üzerinde araştırma gereği hissetmemiştim bile. n'olur beni yalnız bırakmayın. itiraf edin, rahatlayın. siz de bilmiyordunuz ne olduğunu dimi?
o değil de, şu yaşıma kadar nasıl oldu da araştırmadım onu merak ediyorum.
bir insanın canı hiç mi lazanya çekmez? en azından "bu lazanya nedir lan?" demez? yarın anneme lazanya yapmasını söyleyeceğim. şu an çok karmaşık duygular içerisindeyim.
(bkz: yer yarılsa da içine girsem denilen anlar)
edit: öğrendim ama bir makarna çeşidi olup, börek şeklinde yapılıp servis edildiğini.
kedi hiç makarna yer mi olm ya. geber lan! yaktın beni garfield.
ölmüş babayı geri getirmenin yolları
-
rüyalar güzel buluşma alanları olabiliyor bazen. ben de babamı çok özlüyorum 30 ağustos’ta iki sene oldu. en son 3 gün önce eski evimizin banyosunda yüz yıkama sesi duydum. bakayım dedim bir baktım babam.
güldü bana… baba sen öldün ama dedim. evet öldüm biliyorum dedi. ağlaştık ve birbirimize sarıldık. hatta doya doya sarıldık. sonra eşim uyandırdı ağlarken rüyamda…
beynimiz bize çeşitli sınırsız oyunlar sergiliyor. öyle de olsa güzeldi.. çünkü başka yolu yok maalesef…
debe editi: birkaç gündür girmemiştim ve mesaj kutumu dolduranlardan anladığım kadarıyla debeye girdiğimi fark ettim. buradan tüm mesaj atan arkadaşlara hisselerimi paylaştıkları için çok teşekkür ediyorum.
the trial of the chicago 7
-
1968 yılında demokrat parti başkan adayı olan hubert humphrey'in vietnam politikasını ve daha genel olarak abd'nin vietnam'a müdahalesini protesto etmek için toplanan kalabalığın liderlerinin yargılanmasını anlatan bir dönem filmi. gerçek olaylara dayanıyor ve oyuncu kadrosu tek kelimeyle enfes.
bariz, 2020 yılının en iyi filmlerinden biri. oyunculuklar enfes, senaryo sürükleyici, kurgu harika.
film ara ara gezi parkı zamanlarını hatırlattı ve duygulandırdı. izleyin izletin efendim.
ali ağaoğlu
-
"kadinlar beni begeniyor" diyor.
sen o deniz kumu ile yaptigin insaatlarindan birinde amele ol bakalim yuzune kim bakiyor?
anında istanbul'u kilitleriz
-
kamuyu tehdit etmek fetö yöntemidir, acilen gereken gözaltı işlemi ve devamında adaletin karşısına çıkartılmalılar.
ateizmi bitirecek soru
-
"vallaha mı" sorusudur. toplumsal refleks olarak "vallaha" şeklinde cevaplanır ve ateizm sessizce kendini fesheder.
sözlük yazarlarının zenginlik kıstasları
-
buzdolabını açtığımda yarım çürük limonla değil de 2 dilim yenmiş çikolatalı pastayla karşılaşıyorsam paranın köpeği olmuşumdur muhtemelen.
beşiktaş
-
bugün 4 yediğinde takımını terkeden yarın 4 kilo aldığında seni de terkeder. unutma, en güzel beşiktaş'ın çocukları sever.
köylülerin lakap takarken çok insafsız olması
-
babam mobilyacı babamların bi arkadaşı vardı o da mobilyacı adam bir gün kereste keserken işaret parmağının yarısı kopmuş adama çolak mustafadiyorlardı.
bi tane de tek gözü doğuştan hiç olmayan bir arkadaşları vardı ona da kör necip diyorlardı
bi tanesinin karısı kaçmış zamanında ona da gavat suleyman diyorlardı (bkz: oha)