hesabın var mı? giriş yap

  • tanım: avrupada bolca tüketilen et türü.

    nerden baksan 4 yıldır bu başlığı takip ederim, öyle düzenli takip etmem denk geldikçe bakarım. sözlükte bir grup var, belli bir dönem gelip bu eti övmeye başlıyor. işte şöyle lezzetli böyle güzel. sonra bu eti övme şenliklerine katılan arkadaşların bir derdi olduğunu anladım. ucuz edebiyat peşinde koşan, kendini elit gören ve farklı fikirlere tahammülü olmayan tipler.
    benim görüşüme gelirsek, bu eti isteyen yer istemeyen yemez. kimin yediği yemediği umrumda değil. misal ben asla yemem ama gelip de yiyenlere sövmem. ama sen gelip yemeyenlere ağza alınmayacak hakaretler edersen sana orda dur derim. bir grup caninin yaptığı katliamı gelip tüm müslümanlara yıkacaksın sonra bu eti yemediklerini söyleyeceksin, zavallısın kardeşim. böyle ucuz provokasyonlarla bir yere varamamakla beraber beyin fonksiyonlarının çalışmadığını ispat ediyorsun.

  • yine "bu çöküş değil siz çöküş görmemişsiniz" diyen arkadaşlar gelmeden:

    siz akıllanmazsınız amk. %50 bile düşse "siz çöküş görmemişsiniz tee 2014'teyken..." diye başlayacaksınız. yağ kuyruğu, tüp kuyruğu diyenlerden farkınız yok.

  • hakikaten benim de destek verdiğim durum. yani kullanılamıyor sözlük. zaten buraya reklamdan kazanç getiren kesim okuyucu kesimdir. okuyucu tayfa da esas olarak kaliteli içeriğe geliyor.

    şu anda sözlüğün kapasitesini aşan bir yazar yükü var. içerik kalitesi düşmüş durumda. açılan başlıklar sol frame'de çabucak kayboluyor. şahsen kullanılamaz hale geldi sözlük. geçmiş senelerde böyle değildi.

    amacım elitizm kasmak değil. benden çok daha kaliteli içerik paylaşan çaykaklar vardır ancak bana göre random yazar almak burayı kullanılamaz hale getirdi. benden söylemesi.

    edit : karşı çıkanlar algoritma ile gelen lise bebeleri.

  • -oo ıspanak bey, gidiyorsunuz demek.
    -napiyim be piç kurusu mesai bitmedi mi? kov lan beni.
    -kovmuyorum ulan.
    -tamam hadi iyi akşamlar.

  • kamuoyu araştırmalarından gereken cevabı aldığını göstermiştir.

    1 nisan'dan beri söylüyorum; seçimi tekrarlatmak akp'ye sadece oy kaybettirir.
    bunun alt yapısını yapıp anket şirketlerine gizliden nabız yoklattılar ve tutmadı bu sefer.
    halk "bir dur bakalım" dedi.
    istanbul hayırlı olsun!
    hayırlı olsun türkiye!

  • 2007 impreza sedan kullanıcısı olarak imprezaların tutmaması hakkında sanırım bir şeyler karalayabilirim. önceli bunu birçok sebebi var.

    1) subaru kaynaklılar
    -iç donanım kendi yılının standartlarına göre düşük. eğer araba kullanmaktan çok oyuncak arıyosanız kaçın.
    -parça fiyatları yüksek ve bazısını bulmak zor. özellikle orijinal olanlar. ancak sanayide kapı kapı gezidrecek kadar değil.
    -dış tasarım yıllar geçtikçe kötüleşti. ha ben benimkinden memnunum ama 2012 sonrası üzüyor.
    -yakıt tüketimi evlere şenlik (yoğun trafik git gel 13-14 gördüm ancak boş yollarda 7-8 olabiliyor)

    2)türkiye - türk insanı kaynaklılar
    -ülkemizdeki vergi sisteminden dolayı 1.5 motorla gelen araç sayısı hayli yüksek. bu seçenek maalesef o beklenen uçiyim kaçiyim hissini engelliyor. tıpkı mercedes e serisinden başladığı gibi imprezalar da 2.0 motordan başlıyor.
    -ikinci eli zayıf. ben satılığa koymadım ancak piyasayı takip etmeyi severim. en hızlı 1-2 aydan önce gitmez.
    -servis yeri ve ustası az.
    -nüfusun çoğu istanbul izmir gibi yerlerde yaşadığı için 4x4 gerektirecek bir iklim yok. 4x4 arayan da genelde suv tercih ediyor.
    -maalesef şekilci bir toplumdayız “altında passat çekmek”, “kaputta yıldızı görmek” gibi sözler meşhurdur. subaru sadece onu bilnelerin anlayacağı bir prestij sunar. yani sokaktan geçen biri “woooow subaru mu çok iyiiii” demez ama biraz ilgili olan markanın değerini bilir.
    -genel olarak herkesin aklında sarı 18' jant, ralli mavisi boyalı, kanatlı, lağam borusu gibi egzozlu bir araba canlanıyor. bundan dolayı insanlar daha düşünürken bile “yav apaçi arabası geç” diyor. bütün araçlar böyle değil. bi başlarsak tüm arabalara bir kulp bulunur. gerek yok.

    ben bütün bu saydıklarıma rağmen oldukça mutlu bir şekilde kullanıyorum. virajda yolu tutuşu, direksiyonun adeta konuşması, her park ettiğimde dönüp baktırması, standart olmaması, küçüklüğüm de içinde geçtiği için manevi değeri olsun benim için bir ayrıdır subaru.
    ayrıca başka arabaları kullanan arkadaşlarım da kendi arabaları her ne kadar daha hızlı, daha çevik veya daha rahat olsa da bu arabaya her bindiklerinde eğleniyorlar.
    son olarak karda doğru lastikle herkese nanik çekerek yolunuza devam edebilirisiniz.

  • eski eşime 35 kere falan şans tanımışımdır. evliliğim bitsin istemedim çünkü. ne kadar sevsem de yanlış insan olduğunu biliyordum ama içimin bu kadar öleceğinden de haberim yoktu...

    birlikte yaşadığımız evde misafir gibiydim. asla sınırlarıma saygı göstermedi. oysa ben ona iyi hissettirmek için elimden geleni yaptım. ancak hep daha fazlasını isteyen insanları mutlu edemiyorsunuz.
    ha benim eşşekliklerim yok mu? var tabii bi dünya. ama hep alttan aldım. kırgın kalamam ki.

    neyse hatırlayıp tekrar yaşamak istemiyorum birçok şeyi... o yüzden es geçeceğim.

    direkt uyandığım en büyük anı anlatayım.

    aracımızla trafik kazası yaptım, doğal olarak ilk önce arayıp eşime haber verdim. bana sorduğu ilk soru "ne kadar hasar var?" oldu. çünkü her şeyden önce varlığımı önemsizleştirmişti. kalbim büyük kırıldı. (bunu hala affedemedim)

  • six feet under'ın finali.
    hani bir deyim vardır yaa.
    koltuğa çivilenmek.
    ben onu birebir yaşadım ilk izlediğimde.
    hareketsiz bir şekilde ekrana baktım.
    final bitti ben halen kımıldayamadım.
    bir hafta sonra tekrar izledim finali ve yine aynı şekilde koltuğuma çivilendim.
    gelmiş geçmiş en büyük ve en kaliteli dizi finali six feet under'ın finalidir

  • binilen takside taksici sigara içiyordur ve sorar:
    -hocam sigaranın zararı var mı?
    -aa akciğer kanseri... ehem yok yok içebilirsiniz.