hesabın var mı? giriş yap

  • ey babalar size sesleniyorum. özellikle kız çocuklarını yetiştirirken avrupalı ebeveynler gibi olun. bağırmayın, azarlamayın. ben babayım dediğim dedik, astığım astık demeyin. sonra ileride kendilerince doğru erkek seçimi yaparken ne yazık ki sizi baz alıyorlar...

  • cok haklisiniz diyerek bir enkazin altina ittirilmelidir kendisi. bir de pratikte gorelim hanimefendinin soylediklerini, uygulamali olarak.

    edit 1: twitter'da entry'i birebir yazanlardan hicbiri ben degilim, twitter hesabim yok, instagram ve facebook hesabim da yok. birileri kopyala yapistir yapiyorlar sagda solda videonun altina, cok da sorun degil.

    edit 2: populer olayim aman favlanayim diye yazmadim, sinirlendim ve icimden geleni yazdim. hanimefendinin yorumunun anlamı birebir olmasa da seçtiği sözler dolayısı ile ahmakca bir yorum oldugunu dusunuyorum ve ayni ahmaklikta kasitli olarak cevap verdim. benim icin bir sikinti yok hala yani... ulusal tv'ye çıkıp ahkam kesecekseniz sözlerinizi dikkatli seçeceksiniz, şu an bir bölümü zorda olan ve diğerlerinin de içinin kan ağladığı koca bir ulusa gidiyor bu sözler.

  • içeriğini beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz ama ülkedeki enflasyonu sallamayan bir ücret politikasıyla hizmetini sürdürmesi övülmeye değer. darısı diğerlerinin başına.

  • fenerdeki ilk iki macindaki performansina bakilirsa, turk vatandasligina gecirilip milli takimda oynatilsa kimse "siz napiyonuz" demez. dusunsenize bu terminatorun milli takimda pasor caprazi oldugunuahahaha hem mansete falan da girebiliyor bayagi cok yonlu bi oyuncu. hem o zaman fenerin bi yabanci alma daha hakki olur hahaha.
    tanim: iyi sinyaller veren genc voleybolcu.

    edit: bu sporun kitabini yazmadiysak usengecligimizden.

  • cumhuriyet tarihinin en büyük vurgununu yapan adamın karısı.

    ebru gündeş, az önce programda "dilerim bu kara günler çabuk geçer çünkü çocuğumun incinmesini istemiyorum" dedi. her birinin cebinden 3221 tl para çalınan seyirciler, alkışlarıyla destek oldular.

    bu ülkenin başka bir noktasında ise maviş eşme'nin 40'ı çıkmamış oğlu ayaz, camı olmadığı için çerçevesi naylonla örtülen odada zatürreden öldü. eşi askerde olan maviş hanım'ın arkasında maddi destekçi kimse yoktu, her yoksula yetişemeyen devlet onlara da yetişememişti çünkü beslemesi gereken çok yandaşı ve kaçırması gereken milyon dolarları vardı.

    eminim maviş hanım da oğlu ayaz incinmesin isterdi.

    http://www.radikal.com.tr/…_zaturreden_oldu-1167883

  • hiperbarik oksijen tedavisi nedir?

    hiperbarik oksijen tedavisi (hbo2); kumanda panellerinden basınç ayarları yapılabilen, medikal uygulamalar için hazırlanmış, basınç odaları içerisine alınan hastalara, 1 atmosferden (deniz seviyesi = 1 ata = 760 mm hg) daha yüksek basınç altında (ortalama 2 ila 3 ata) maske, başlık veya endotrakeal tüple belli disiplin ve aralıklarla %100 oksijen solutmak suretiyle uygulanan, modern bir tedavi yöntemidir.

    hbo2 tedavisi birçok hastalık grubunda, esas tedaviye yardımcı olarak veya ana tedavi unsuru olarak kullanılmaktadır. iyi seçilmiş vakalarda cerrahi ve medikal tedavi yöntemleri ile birlikte hbo2 kullanımı tedavi süresini kısaltmakta, amputasyon sayı ve seviyelerini azaltmaktadır.

    hbo2 tedavisi nasil etki eder?

    hbo2‘nun iki temel fiziksel etkisi vardır. ilki, yüksek basınç nedeni ile gaz volümlerinde azalmaya neden olmasıdır. bu etkisinden özellikle gaz embolilerinde ve dekompresyon hastalıklarında (vurgun) yararlanılır. diğer etkisi ise; normal şartlar altında oksijen vucutta sadece kırmızı kan hücreleri tarafından taşınır. hbo2 tedavisinde ise artan atmosfer basıncı ile oksijen diğer bütün vücut sıvılarında da (plazma, beyin-omurilik sıvısı, lenf sistemi ve kemik) taşınabilir hale gelmektedir. bu yolla gelen ekstra oksijen kan dolaşımı bozulmuş bile olsa zarar görmüş dokulara ulaşabilir ve iyileşme sürecinin başlamasına neden olur.
    özetle hbo2 tedavisi ile:
    yara bölgesindeki lökosit aktivasyonu güçlenir.
    yara bölgesinde yeni damar oluşumu (angiogenesis) sağlanır.
    yara bölgesinde konnektif doku oluşumu uyarılır.
    plazmada çözünen oksijen miktarı artar.
    hipoksik dokuların oksijenasyonu sağlanır.
    anaerobik bakterilerin üremesi durdurulur.
    bazı antibiyotikler ile sinerjistik etki sağlanır.
    vazokonstriksiyon sayesinde ödem azalır.
    karbonmonoksit ve siyanid zehirlenmelerinde sitotoksik etkiyi önler.

    hastalar tedavi sirasinda neler hisseder?

    hastalar seansın başlaması ile kuru dalış olarak adlandırılan basınç artışını kulaklarında hissederler. hastalar kendilerine öğretildiği şekliyle yutkunarak veya burunlarını kapatıp kulaklarına iç hava basıncı uygulayarak (valsalva manevrası) basınç eşitlemesini gerçekleştirirler. tedavi basıncına gelindikten sonra hastalar dış ortamdaki yaşam rahatlığına ulaşırlar.

    tedavi süresi ne kadardir?

    hbo2 tedavi endikasyonu olan hastalar; hastalık çeşidi ve derecesine göre 45 dakikadan 5 saate kadar uzayabilen seanslarla tedavi görürler. hastalar genellikle günde 1 defa, 2 - 2,5 saat süren tedavi seansına girerler. hastalar haftada 1 veya 2 gün istiharatli sayılırlar ve tedaviye alınmazlar. toplam seans sayısı hastalığa göre değişmektedir.

  • on yıl falan önce, bir yaz vakti ailecek köydeyiz. o zamanlar babamın en sevdiği çocuğu olan tofaş marka 92 model doğanımızı alıp arkadaşlarla köyün üst taraflarında bir tepeye içmeye gidiyoruz. birkaç kişi daha katılıyor bize sonradan, kalabalığız, içip eğleniyoruz. tam sabahın dört buçuğunda araba yanmaya başlıyor alttan, muhtemelen kuru otlara atılan bir sigara yüzünden. hep birlikte güç bela söndürüyoruz arabayı, motordaki kablolar yanmış, kaporta falan kararmış. sabah altı gibi eve dönüyorum, ne işi varsa o saatte babam avluda karşılıyor beni, dikilmiş bahçenin ortasına, eller arkada bağlı, üstünde atleti, altında çizgili picamasıyla, benim yüzüm falan is içinde, üst baş rezil, kollarımda ufak yanıklar var ama o hiç bakmıyor bile yüzüme, "baba" diyorum, bi yalanlar falan kıvırıcam, fırsat vermeden "sus, içeri git" diyor gözlerini arabadan hiç ayırmadan, içeri giderken anneme sokuluyorum, "ne işi var ya bunun bu saatte ayakta" diye soruyorum, "ne bileyim oğlum, sabahın dört buçuğunda kalktı, içim yanıyor hanım dedi, bir daha da uyumadı, dikildi orda" diyor. ulan diyorum aşka bak, adam telepatik bir bağ kurmuş arabayla, saniyesinde hissediyor, orda yanan ben olsaydım umrunda olmazdı adamın yeminle, devam ederdi horul horul uykusuna ama arabanın lastiği bile inse kalkar sabah dörtte "nefesim kesiliyor hanım" diye.

  • olay gerçek
    iranlı: türkiye ne güzel azadlık, rakı içiyor musun?
    türk: hayır!
    iranlı: vay salak.neden içmiyon.serbest değil mi?