hesabın var mı? giriş yap

  • sil bunu. senden önce yaparlar. benim bile kafama yattı bu iş. şu anda maliyet hesabı yapıyorum.

  • kötü batak oyuncusu yapar onu, ilk elde en büyük kozunu kullanır.
    genelde oyun sonunda batar.

  • markette bir an için dizlerimin tutmamasına ve yere kapaklanayazmama sebep olmuştur.

    https://33.media.tumblr.com/…qguf1s5obp5o1_1280.jpg

    bu ne lan bu ne? bu fındıklarında benim babamın, hemşerilerimin, bütün karadenizin emeği, alın teri var ve kilosunu 10 tl'ye zor sattık geçen yaz. o fındıkları toplarken perişan oluyoruz kendimize en fazla 2 çuval ayırıyoruz satalım da emeğimize bari değsin diye. sonra markette bu manzarayı görüyoruz. ekonomik durumum ne kadar iyi olursa olsun fındık endüstrisinin halini bildiğim için bi kavanoz ezmeye 20 lira vermek resmen koyuyor bana. rezilliğe bak ya, 13,45 tl bile pahalı geliyordu 1 değil 3 değil 6 tl birden zam yapmışlar utanmadan. altın mı rendelediniz içine nedir?

    zaten şu sarelle oldum olası kazığa bayılır. ordu'daki fabrikalarına koliyle gofret almaya gidiyoruz insan fabrika ve toptan fiyat diye indirim yapar ı ıh 1 kuruş bile indirim yok marketten aldığımızla aynı fiyat. bi kere iflas etmişlerdi bi daha etmeyi hakediyorlar. zaten bu aç gözlülükle ve şu anki vatandaşın ekonomik durumuyla fazla yaşamazlar.

  • müzik kötü, sözler kötü, klip kötü, gülşen'in estetik cerrahı kötü... ne iyi ulan?

    yahu 45 yaşında kadınsın, z kuşağına yaranacağım diye girmediğin şekil kalmadı. "aşkımla ölçülemez hiçbir money oh mommy so yummy" diyor. la mommy sensin... az daha zorlasan mummy olacaksın...

    "aşkımla ölçülemez hiçbir money" kısmına da tekrar değinmek lazım. sen henüz erik gibi kütür kütürken (sanıyorum 26 yaşında) erol köse ile birlikteydin. hem de 3 yıl... o bitti reha muhtar ile sevgili oldun. erol köse lan?! reha muhtar ulan?! sagasgsagas "no money"... hee mommy hee...

    (bkz: allah aşkına sen kendini deli gibi yaptın ya)

  • trendyol'da satıcı mağazamıza 10,600 lira ceza kesilmesi.

    şirinevler ve yenibosna sürat kargo şubelerinin kasım ayı kampanyalarında başlayan kargo geciktirmeleri aralık ayında da devam etti, her sabah 07:00'de teslim ettiğimiz sipariş paketlerimiz her gün geciktirildi, bir gün değil iki gün değil 1 haftadan fazla geciktirilen siparişlerimiz oldu.

    kargo şube sorumlusuna paketlerin sisteme neden girilmediğini sorduğumuzda bize verilen cevap "trendyol sistemi açıyor yarım saat sonra kapatıyor, bugün daha giriş yapamıyoruz" ya da "trendyol herkese bir kota veriyor, sisteme girebildiğimizi giriyoruz giremediğimiz ertesi güne kalıyor" bu şekilde sorunlar yaşadım, geceleri uyuyamaz oldum, ve beklenen oldu trendyol şu ana kadar toplamda 10,600 (onbinaltıyüz) lira geciktirme ceza faturası kesti ve kesilen tutarı haftalık ödemelerimizden kesildiği için sermayesiz kaldık.

    müşteri hizmetleriyle konuyu görüştük fakat bir şey yapamayacaklarını belirttiler. ocak ayında 20.000 lira borç alarak başladığım girişimim 1 aydır gelen bu cezalardan dolayı hüsrana uğradı. trendyol'un herhangi bir kaybı olmayacak fakat bizden elde ettiği 10,600 lira ile bizim satış hayatımız son buldu, maalesef bugün üzülerek mağazamı kapatmak zorunda kaldım, üzgünüm.

    edit: bu arada kargo şubesine teslim ettiğimiz siparişlerin yaklaşık 500 tanesi gecikmeden dolayı müşterilerimiz tarafından iptal edildi ve bu siparişleri de topluca şubeden maalesef geri aldık

    edit: trendyol müşteri hizmetleri ile aramızda geçen yazışma
    (.....numaralı gecikme faturaların bir hata bulunmadığı ve trendyol kaynaklı olmayan hatalı durumlarda müşteri memnuniyetini olumsuz etkileyen siparişler için memnuniyet uygulamaları yapılması gerekmektedir.

    iyi çalışmalar,
    trendyol ekibi)

    haber kaynağı: şirketdedikoduları.com

    10,600

  • sahiplerinden birinin adından ötürü, hope elması diye tanınır. 119,5 kıratlık bu eşi az bulunur elması, 1642'de jean tavernier adında bir fransız gezgini avrupa'ya getirmiştir. elması hindistan'da bir buda heykelinin gözünden koparmıştı. bir hintli rahip, bu davranışının kendisine uğursuzluk getireceğini söyledi. gerçekten de uğursuzluklar birbirini kovaladı; tavernier, elması fransa kralı xiv. louis'e satmıştı. aradan bir yıl geçmeden, tavernier'i ispanya'da köpekler parçaladı. fransa kralı xvi. louis ise elması karısı marie antoinette'e armağan etmişti. onun da başına gelmeyen kalmadı.

    1830'da daniel eliasadında bir ingiliz, elması 200.000 liraya banker hope'a sattı. hope. elması aldıktan kısa bir süre sonra, iflas etti. daha sonra, çıldırarak öldü. kanitovsky adında bir rus prensi, bu söylentilere inanmayıp elması satın aldı, gözdelerinden soylu bir kadına armağan etti. çok geçmeden, kadını bir başka dostu bıçakla öldürdü. elmasın yeni sahibi yunanlı simon monkaricies'ti. açıkgöz adam, elması çok yüksek bir fiyatla, sultan abdülhamit 'e sattıysa da, az sonra karısı, oğlu ile birlikte bir kazaya kurban gitti. abdülhamit'in sonunu da bilirsiniz.

    böylece uğursuzluklar zinciri sürüp gitti. devrin tanınmış kadınları bu elması takmak için birbirleriyle yarış ettiler, birçoğunun başına hiç umulmadık felâketler geldi. son olarak mavi elmas'ı yunanlı armatör onasis'in karısı tina almıştı. ancak, o da hiç umulmadık bir zamanda, çok sevdiği kocasından ayrılmak zorunda kaldı. uğursuz elmas şimdi amerika'da bir müzededir.