ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
5 nisan 2015 yds
-
sınavdan çıkıp az önce eve geldim. şimdi de orkide almak üzere evden çıkıyorum. orkide yetiştirmeye karar verdim. teşekkürler ösym.
en enteresan uyku sayıklamaları
-
- a-si-ye söy-le-ba-ba-na-be-nim-a-dım-am-di-değ-il-ham-di...
enişte sayıklamış, halam anlatmıştı. dedem "h" özürlüdür. adamın nasıl uyuzuna gidiyormuş meğerse.
1992 yılında cizre nevruzu'nda çekilen video
-
bu videodaki hadiselerin yaşandığı yıllarda arcopal diye bir yemek takımı markası vardı. gazete promosyonlarının, süper, mega kuponların havalarda uçuştuğu yıllardı. bu dediğim tabak, çanak ve kaşık-bıçak takımını yanılmıyorsam milliyet gazetesi veriyordu.
çok uzatmayayım. bu ürünün reklamı televizyonda öylesine etkileyici ve vurucu bir şekilde döndü ki, birçok insan gibi benim ailem de ayaklarına kadar gelen bu büyük fırsata kayıtsız kalamadı. süper kuponu kaçırma hadsizliğini gösterse bile birkaç gün sonraki telafi ultra kuponu reddetme cüreti gösteremedi. tabaklar dünya'nın en kaliteli porseleniydi. ünlü fransız markasıydı. çok kaliteliydi, en iyisiydi, arcopaldi, fransızdı, inanılmaz kaliteliydi, tabaktı, ama harika kaliteliydi.
aldık bunu. annemde halen birkaç tabağı duruyordu son gittiğimde.
bunu benle aynı kuşaktan birkaç kişiye hatırlattım. arcopal diyince hepsi hatırladı. hatta annelerinde de varmış bazısının. sence arcopal nasıl dedim. hepsi güzel abi, kaliteli diye yanıtladı. açık olmak gerekirse aradan geçen 20 seneye karşın bana da halen dünya'nın en kaliteli porselen markası gibi gelir, arcopal. tek referansımız, 20 yıl önce, günlerce ve her program arasında defaatle dönen o reklam filmi.
yazılanları okuyorum, sadece yazılanlar değil, kendime de dönüp bakıyorum. maruz kaldığımız manipülasyon ve şartlandırılmışlık sadece bu bahsettiğim tabak markasından ibaret değil. bu belki en masumu. milliyet bana arcopal konusunda hangi işlemi uyguladıysa, devlet de bize milli güvenlik dersinde aynı işlemi uyguladı. hem de bunu misliyle yaptı, acımadan. çünkü devlet acımaz, medya acımaz. sizi kaçırır, yatağa bağlar, kolunuza zorla eroini zerk eder, defalarca ve defalarca yapar bunu. sonunda kollarınızı çözer. serbest kalırsınız, ancak bu defa da siz uyuşturucu ararsınız.
şu görüntüleri izledikten sonra bile gelip burada milliyetçilik kusuyorsunuz. birçoğunuz gezi direnişini tecrübe ettiğiniz halde yapıyorsunuz hem de. ama gözlerinizin altındaki morluğu, kolunuzun ne hale geldiğini görseniz, neye benzediğinizi bir görseniz yapmazsınız. o yüzden kafanızdaki arcopalleri kırın arkadaşlar, reklamlarda kırılmaz dediklerine bakmayın. kırın.
(bkz: arcopal)
yumurta almak yerine tavuk bakmak
-
öncelikle migros'taki l boy 30'lu yumurtanın fiyatını belirteyim:
.....
34,95 yani 35 lira.
tabii bunun kalitesi tartışılır. o sebeple özellikle çocukların sağlığı için migros'a da " güvenerek " orvital'in 10'lu organik yumurtasının fiyatını belirteyim;
.......
21, 95 yani 22 lira.
hem 10'lu hem de orta boy yani m boy bu yumurtalar l değil. genellikle m oluyor zaten.
fakat 30 tane olsun isterseniz bu da 66 lira yapıyor!
siz ve eşiniz sadece haftasonu kahvaltılarında yumurta yiyorsunuz diyelim, 16 yumurta yapar.
tek çocuğunuz her sabah yese 30 da o olsun. düz hesap 45 yumurta. tabii minimumdan hareketle.
yukarıda yumurtanın tanesi yaklaşık 2 liraya denk geliyor. organik olanı hesaplıyorum çünkü tavuk beslediğinizde yediğiniz yumurta organik oluyor.
yani ayda 90 - 100 lira arası bir ücret yapıyor ki yılda da 1000 liradan daha fazla ediyor.
tabii bu yumurtaları başka yemeklerde, kekte börekte falan kullanmıyorsunuz.
şimdi gelelim bana. malûm tavuk bakıyorum kendimce.
günde 20 - 25 arası yumurta alıyorum 30 tavuktan. bazen tam sayı da oluyor ama hadi 22 diyelim ortalamaya.
günde 22 yumurta, eşe dosta akrabaya ikram, evde yedikleriniz vs. derken 10 yumurta kalsa günlük, onu da 1,25 tl'den sattığınızı düşünün. yine sayılar minimumdan hesaplanıyor.
günde 12,5 lira.
ayda 375 lira.
bu kadar tavuk için buğday alırsanız ki ben az alıyorum çünkü mahalleli yemekleri ve ekmekleri çöpe atmaktan ise tavuklarıma getiriyor. buğdayın 10 kilosu 40 lira! çok zam geldi buna da.
375'ten 40'ı düşelim 335 lira. hadi 35 lirayı da düşelim, 300 lira aylık ortalama kalan para.
yani yılda 3.600 lira.
minimum hesaplar bunlar. cins tavuk ve horozların alım - satım fiyatları bazen 3 bin küsüre kadar gidiyor.
yumurta ile hiç uğraşmayıp cins tavuk yumurtalarını kuluçkaya yatıranlar ve ayda 10 bin ve üzeri kazananlar var bu işten.
tabii tüm bunlar için müstakil ev gerekli.
yine de görüyorum bazı sitelerde dahi bakanlar oluyor. millet bütün apartman birleşip kümes kuruyor*
işin bir de psikolojik kısmı var tabii.
civciv büyütmek, onların yumurtadan çıkışlarına şahit olmak, bahçede tavuklarla vakit geçirmek vs. paha biçilmez şeyler.
imkanınız varsa üç tavuk bir horoz alsanız emin olun hem giderlerini karşılar hem de sağlıklı, günlük yumurta yersiniz.
bu fiyatlar seneye daha da artar.
umarım hesaplarda yanlışlık yoktur sözelciydim de*
27 temmuz 2015 istanbul sıcağı
-
istanbul sıcağı falan değildir. adana mı, antalya mı artık kiminse gelip alsın lütfen.
kemal sunal filmlerinde natuk baytan ekolü
-
70'lerde arzu film ile sayısız efsane filme imza atan kemal sunal'ın 1976 yılında natuk baytan'ın yönettiği sahte kabadayı'da oynaması ile başlayan ekoldür. daha önce cüneyt arkın'la tarihi filmler çeken natuk baytan birdenbire kemal sunal ile komedi filmleri işine girmiştir. bu filmler tam olarak şunlardır:
1976 sahte kabadayı
1977 sakar şakir
1978 avanak apti
1979 korkusuz korkak
1980 gerzek şaban
1981 üç kağıtçı
1982 yedi bela hüsnü
1983 tokatçı
1984 atla gel saban
1986 tarzan rıfkı
bu filmleri diğer kemal sunal filmlerinden ayıran özelliklerden bazıları:
- bir kere her filmde ilginç lakaplı bir kötü adam bulunur.
(bkz: gardrop fuat) (bkz: ayı abbas) (bkz: sansar selim) (bkz: gerzek hamdi) (bkz: malik) (bkz: dikiştutmaz sabri) (bkz: karbonat erol)
- akıl ve mantık sınırlarını zorlayan absürt sahneler bol bol vardır.
yedi bela hüsnü'de malik ve adamlarının armutları kaldırarak şerefe demeleri.
korkusuz korkak'ta yazı tura atarken paranın dik gelmesi.
sakar şakir'de şapkaya işeme sahnesi ve bakkalda çıkan yangının istanbulun yarısını kül etmesi.
atla gel şaban'da atın ters ters koşması.
- bu filmler ayrıca bir çok kült objeyi hayatımıza sokmuştur:
(bkz: bombalı armut)
(bkz: şiki şiki baba kasedi)
(bkz: papağan ziya)
- bu filmlerin hiçbirinde kemal sunal'ın en iyi rol arkadaşları şener şen ve halit akçatepe yoktur.
erasmus'a gidip 20 ülke gezen türk kızı
-
(bkz: ya da okumayabilirsiniz)
fiverr.com
-
burada hizmet satmaya çalışan veya buna benzer platformlardaki freelance arkadaşlar, ahali, dolandırılmamak için dikkatli okuyun.
öncelikle itechart şirketiymiş gibi davranan kişilere sakın inanmayın ve projeye kabul edildiniz konuşmasından sonra gönderdikleri hiçbir formu doldurup göndermeyin.
ben insanları nasıl dolandırdıklarını öğrenebilmek için bölüm sonuna kadar gittim, sizin gitmenize gerek yok.
1. adım
fiverr mobil uygulması üzerinden size şöyle bir pdf gönderecekler. tasarımın boktanlığından anlamanız gerekiyor zaten.
görsel
2.adım
dosyada yer alan whatsapp numarasına cv'nizi gönderdikten sonra ellerinde bir çok projenin olduğunu, gönderdikleri dosyadan size uygun bir projeyi bulup seçmeniz için isteyecekler ve sizin bu iş için uygun biri misiniz diye ekibin kontrol ettiğini söyleyip kısa bir süre bekletecekler.
görsel
görsel
görsel
3.adım
ve bravo sonunda seçildiniz :)
görsel
şimdi size eposta ile iki adet sözleşme dosyası gönderecekler imzalayıp göndermeniz için. sakın bilgilerinizi yazıp göndermeyin ben sürecin sonuna ulaşmak için yanlış bilgiler yazıp ilettim kendilerine. ellerinde doğru bilgi olarak sadece telefon numaram, ismim ve e-posta adresim var.
görsel
4.adım
formlar şöyle.
görsel
görsel
gönderdikleri iki sözleşmeden biri "background check disclosure/authorization form" dedikleri bir sözleşme. bu sözleşme abd'de şirkette çalışmanız için uygunluğunuzu ve geçmişinizi kontrol edebilmeleri için onay vermeniz gereken sözleşme.
5.adım
ve zurnanın zırt dediği yere geldik. bu geçmişi araştırma izni sözleşmesinde sicilinizi araştıracak alanında uzman firmaya bu araştırma işlemleri için 100$ gibi bir ücret ödenmesi gerekiyor ve sizden bu ücretin yatırılmasını istiyorlar.
en çok merak ettiğim yer zaten parayı nasıl alacaklar, nereye isteyecekler?
önce payoneer üzerinden gönderebilirim dedim ama tabii ki kabul etmediler :)
sonra muhteşem bir fikirle çıka geldi ulvi dolandırıcımız. tabii ki binance hesabın var mı ve para mevcut mu?
görsel
ben bu yazıyı yazarken hala engellemedim kendilerini ve arada "are we still connected?", "are we all clear?", "hello" gibi cümlelerle para göndereceğim ümidini sürdüyor şerefsiz :)
bir dolandırıcılık hikayesinin sonuna geldik.
şimdi düşündüm de kendisini engellemeyi düşünmüyorum. bir umut belki para gönderirim diye kendisine arada bir "para bulmaya çalışıyorum", "lütfen beni gözden çıkarmayın" vb. yazarak o para gelecek ümidini kırmak istemiyorum sevimli çakalımız :)
edit: hazır debe'ye girmişken ve çok uzun yıllardan sonra freelance olarak çalışmaya başladığım için logo, kurumsal kimlik ve grafik tasarım işlerinizi profesyonelce yapabileceğimi ayrıca yüksek dönüşümlü kurumsal veya e-ticaret web sitesi ile google, facebook reklam yönetimi için bana ulaşabileceğinizi belirtmek isterim.
çocuklarla girilen komik diyaloglar
-
bayramda büyük anneannenin evi... 9 çocuk ve sayılamayacak kadar çok büyük bulunmaktadır. çocuklar 1.5 -12 yaş grubu arasındadır... misafirlerden birinin çocuğu olan 3 yaşındaki yusuf geri kalan bütün çocuklara kan kusturmaktadır.
ilay(5): anne, yusuf(3) bana vurdu!
romica: aaa çok ayıp yusuf, arkadaşlara vurulmaz!
5 dakika sonra...
ege(7): anne, yusuf ilay'a vuruyordu, onu korumak isterken kumandayla kafama vurdu, küçük diye dövmüyorum!
romica: tamam oğlum, sen koru kardeşini ama vurma...
5 dakika sonra...
elif(1.5): ingaaaaaa!!!!
emrecan(11): ya romica abla, yusuf kardeşime tokat attı, sonra da itti!
romica: ege, ilay, mert(4) ve elif'i öbür odaya al, yusuf'u da oodaya sokmayın!
5 dakika sonra...
utku(11): halacığım, yusuf ufaklıkları eziyor yine!
mert(4): halacı, eziyo bizi üstümüze çıkıp çıkıp!
romica: eytera be, lan it, ne istiyorsun benim çocuklarımdan, yeğenlerimden! ben adamı ne yaparım biliyor musun sen? höt!
yusuf(3): çotaa!!!
romica: argh, kafam!
yusuf'un annesi: hihi, ay çok yaramaz, kusura bakmayın!
romica: hıı, evet... biraz yanınızada dursun, bütün çocuklar ağlıyor içeride...
5 dakika sonra...
mert: ege, askercik oynayalım mı?
ege: tamam, ben başkomutan oluyorum!
mert: ben de askercik oluyorum!
ege: yusuf da terörist olsun!!!
ezgi's iphone
-
sozlugun geldigi bu noktada bir "kezban" olmak icin turkce bir isme sahip olmanizin yettigini gosteren telefon.
- adin ne?
- ezgi
- telefonun ne?
- iphone
- hahah kezbana bak hahahahahah
atatürk'ün tek hatası
-
hiç gereği yokken, milli mücadeleyi başlatması. yahu ne gerek vardı? mis gibi sevri imzalardık. kendisi de halifeliğe devam ederdi. sömürge sömürge mutlu mesut yaşardık. ne gerek vardı ölümünden 75 yıl sonra bile kendine şerefsizce kin besleyenlerin rahat yaşaması için mücadele etmeye?
demba ba
-
sayesinde beşiktaş maçlarını izlerken bile burak'a sövüyoruz.
bir kadına edilecek en güzel iltifat
-
rakı masasında duydum ben en güzelini;
"sevdiğim kadınla izleyemedim diye mutlu sonla bitse bile hüzünlendiğim filmler var."
ne aşıkmışsın be adam!