hesabın var mı? giriş yap

  • ne kadar karakterli siyasetçilerimiz olduğunu bir kez daha gözler önüne seren örnekli bir anlatım olmuş.
    ama iyi olmuş...



    ab'ye paralel

    brüksel’e giden tayyip erdoğan, avrupa birliği’ne “paralel devleti” anlatmış, avrupa birliği de dinleyip, ikna olmuş.

    *

    ne anlatmıştır acaba derseniz?

    *

    almanya’da mesela” demiştir...
    hani, alt tarafı 700 euroluk tatil masrafını arkadaşına ödettiği ortaya çıkan almanya cumhurbaşkanı utanıp istifa etti ya... biz öyle yapmadık, ayakkabı kutuları ortaya çıktı, para sayma makineleri ortaya çıktı, dört bakanım hakkında rüşvetten fezleke var, beşinci bakanımın bacanağını yakaladılar, bu satırlar kaleme alınırken adalet bakanım hakkında da fezleke ortaya çıktı, hiç istifimi bozmadım, üstüme bile alınmadım, koçlar gibi oturuyorum koltuğumda demiştir.

    *

    fransa’da mesela” demiştir...
    hani, isviçre’de banka hesabı olduğu ortaya çıkan bütçe bakanı, yemin billah inkâr etmek varken, anında itiraf edip, içinde bulunduğum ahlaki çöküntü nedeniyle özür diliyorum deyip, milletvekilliğinden bile istifa etti ya... biz öyle yapmadık, fezlekelere göre 63 milyon dolar avanta almakla suçlanan bakanlarım bile hâlâ meclis’te oturuyor, allah sizi inandırsın, oğulları tutuklanan bakanlarım bile hâlâ milletvekili demiştir.

    *

    italya’da mesela” demiştir...
    hani, benim canım arkadaşım silvio’nun hırsızlıkları ayyuka çıkmıştı, buna rağmen istifa etmiyordu da, milyonlarca italyan sokaklara dökülüp, benim canım arkadaşımı istifa ettirene kadar protesto eylemi yaptılar ya... biz öyle yapmadık, çünkü benim milletim, soyuyorsa beni soyuyor, sana ne diye bizi savunuyor, hırsız varrr diye protesto gösterisi yapanlarla kavga ediyor demiştir.

    *

    yunanistan’da mesela” demiştir...
    hani, atina’da bir öğrenci polis kurşunuyla öldürüldü de, ülke ayağa kalktı, önce içişleri bakanı, sonra hükümet istifa etti ya... biz öyle yapmadık, kurşunla öldürdük, sopalarla döve döve öldürdük, gözlerini çıkardık, içişleri bakanımız destan yazan polislerimize ikramiye verdi, bizde böyle, biz işimize gelen polise ikramiye veririz, işimize gelmeyen polisin kellesini alırız demiştir.

    *

    ingiltere’de mesela” demiştir...
    hani, özel otomobilini kullanırken hız yaptığı için radara yakalanan enerji bakanı, ehliyetine el konmasın diye, direksiyonda ben yoktum, eşim kullanıyordu dedi de, bu yalan beyanı ortaya çıkınca bakanlıktan istifa etti ya... biz öyle yapmayız, çünkü bu örneği benim milletime izah edebilmem bile mümkün değil, nasıl yani falan derler, istifaya akıl erdiremezler, benim memleketimde benim bakanlarım kırmızı ışıkta geçip adam bile ezse, ehliyetine el konmaz, aksine, ezilen ayıplanır, böyle incir çekirdeğini doldurmayacak şeyler yüzünden istifa edilir mi birader, salak mısınız siz demiştir.

    *

    lüksemburg’ta mesela” demiştir...
    hani, telekulak skandalı ortaya çıkıp, siyasilerin telefonlarının dinlendiği anlaşılınca, lüksemburg başbakanı ahaliden özür diledi ve bostan korkuluğu olmadığıma göre, bu hukuksuzluğun bir numaralı sorumlusu benim diyerek istifa etti ya... biz öyle yapmadık, benim telefonum bile dinleniyor, odama böcek yerleştirmişler dedim, çıktım işin içinden, bırak sorumlusu olmayı, mağdur bile oldum demiştir.

    *

    ispanya’da mesela” demiştir...
    hani, ispanya kralı’nın damadını yolsuzluktan sanık yapıp, malvarlığına el koydular, kralın kızını, prenses’i ifadeye çağırdılar, tıpış tıpış gidip ifade verecek ya... yok öyle! bizde monarşi yok, ileri demokrasi var. o yüzden, oğlumu ifadeye çağıranların alayını görevden aldım, savcıları vatana ihanetle suçladım, ne savcı bıraktım ne polis, darmadağın ettim, muhalefet milletvekili oğlumun mevzusunu meclis’te dile getirmeye kalktı, benimkiler saldırdı, bana dil uzatanın ağzını yüzünü patlattılar, kızımın telefon konuşmaları internete düştü, gazetede-televizyonda yayınlayan medya patronunu oyarım, burda krallık yok, milli irade var, hsyk’yı değiştirdim, gene değiştiriyorum, yarın canım isterse gene değiştiririm, ister asarım ister keserim demiştir.

    *

    e bu kadar izahattan sonra... avrupa birliği anlamıştır mutlaka “paralel devlet”in ne olduğunu, ikna olmuşlardır!

  • allah'tan darbe başarısız oldu diye düşündüren hükümetimiz icraatı.

    düşünsenize darbe başarılı olsaydı sürekli ohal olacaktı;
    darbecilere alkış tutmayan herkes vatan haini damgası yiyecekti,
    gazeteciler ve muhalif milletvekilleri hapse atılacaktı,
    temel iletişim araçları engellenecekti,
    döviz kurları coşacaktı,
    halkın can güvenliği olmayacaktı, her an herkes kimvurduya gidebilecekti,
    ekonomi duracaktı, işsizlik alıp başını gidecekti,
    ülkenin dünya çapındaki itibarı yerlerde sürünecekti.

    o yüzden, çok şükür darbe girişimi tankların önüne yatan, uçaklara sapanla taş filan atan yüce halkımız tarafından engellendi de ülkece rahat bir nefes aldık. hamdüsenalar olsun.

    debe editi: (bkz: minik eymen'e yardım ediyoruz kampanyası)
    ikinci debe editi: (bkz: aybastida kopek zehirleme rezaleti)

  • sedat peker videoları ile beraber şu mafya-siyaset ilişkisi ortalığa döküldüğünden beri fakirliğime iyiden iyiye üzülmez oldum. ulan demek paramız olsa mafya çökmese, başkası çökecek, bildiğin benim askerimi, polisimi, savcımı bana karşı kullanıp varımı yoğumu alacaklar ben yine armut gibi bakıcam.

    yok ya harbi gerek yok tantanaya. paraymış, malmış, mülkmüş adamların başına gelenlere bak amk. kurtlar vadisi dizisinde bize resmedilen leş ticaret dünyası bizim bugünkü düzenimizden daha nezih, daha hakkaniyetli, daha kaliteli.

  • taksimde benettonun olduğu sokakta ufak çingene bir kız çocuğu var. bir seferinde arkadaşlarla otururken yanımıza gelip para istemişti. ben de o zamanki aklımla şimdi buna para versem, gidip birisine verir diye düşünmüştüm. gel beraber bakkaldan ne istiyorsan alalım dedim. ben sigara aldım, ona da eti browni aldım birtane. teşekkür edip yanımdan ayrıldı. o günden sonra ne zaman o sokakta bir yere otursam gelir abi nasılsın der, muhabbet etmeye çalışır. bir seferinde tam sigara almaya giderken geldi gene, abi bakkala gidiyorsan ben alayım dedi. iyi dedim 5 milyon verdim bi tane sigara istedim. masadakiler tam gitti 5 milyon derken, elinde sigara ve paranın üstüyle geri geldi. ben de paranın üstünü ona bırakıp senin olsun dedim. neyse aylar geçti, doğumgünümü yanlız kutlamak için taksime 2 bira içmeye gitmiştim. masada yanlız otururken geldi yine bu. abi hayırdır yanlızsın dedi. bugün böyle dedim. sonra canımın sıkkın olduğunu farketti. ben de doğumgünüm olduğunu söyledim. öylece biraz bakıp gitti. ben de vay anasını satayım o da gitti derken bir tane eti browniyle yanıma geldi.
    - abi, doğum günün kutlu olsun!

    (bkz: hokkabaz)
    --- spoiler ---
    - vefa çok önemli birşey oğlum!
    --- spoiler ---

    o sırada dostlarım dediklerim geçti gözümün önünden. (bkz: nefreti ifade edecek kelime bulamamak)