hesabın var mı? giriş yap

  • başlık: ayı postu giyip anap binasına gittim
    entry1: vızıl vızıl oldu heryer. koca partiyi böyle dağıttılar zamanında demek ki
    entry2: anap yanımda

  • senin gibi insafsızlar yüzünden içimdeki insan sevgisini öldürmeyeceğim o yüzden o enayi ben oluyorum varsın 1-2 lira kandırsın. ne olacak ayda yılda bir denk geliyor bana zararı dokunmaz. böyle yapmaya devam edersem bir gün gerçekten kartını unutan ya da parası olmayan birine denk gelirim. o insanlar için yapmaya devam edeceğim. ama insanlara enayi demek zehirlenmiş bir vicdan göstergesidir. böyle vicdanım olacağına enayi olmayı şeref sayarım.

  • + but you don't look like turkish
    - ay öyle miiiiiiiiiiiiiiiiiiii :)))
    + you look like an arab
    - yhaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa

  • akp rozetini takıp resmi üye olacak.

    bunlar ohal'i de "milletimize müjdemiz var" diye getirmemişler miydi darbe sonrası?

  • almanca’da günlük hayatta siklikla karsilasacaginiz bazi deyimler:

    - ıch drücke dir die daumen! – bu deyim genellikle birisini bir konuyla ilgili olarak yüreklendirmek, motive etmek icin kullanilir. „sana güveniyorum, bu isin altindan kalkarsin, bol sans diliyorum“ gibi anlamlara gelir ve almanca’da oldukca sik kullanilir. günlük konusmalarda arada duyarsiniz.

    - ın teufels küche kommen – seytanin mutfagina girmek. benim en sevdigim deyimlerdendir. bir konuda atilan yanlis bir adimin sizi hataya ve icinden cikilamaz bir noktaya getirmesini ifade eder. “eger bunu yaparsan seytanin mutagina girdin demektir“ anlamina gelir. „wenn du deinem chef so eine email zuschickst, dann kommst du in der teufels küche“ – “eger patronuna öyle bir mail atarsan seytanin mutfagina girdin demektir“

    - kein hexenwerk! – cadi icadi degil! – herhangi bir seyin cok da zor, anlasilmaz, yapilamaz olmadigini ifade etmek icin kullanilir. „das ist doch kein hexenwerk oder?“ – „cadi isi degil heralde yani?“

    - besser als nichts! – hic yoktan iyidir!

    - auf der schusslinie setzen – birisini hedef tahtasina koymak

    - ıch habe die nase voll..! - türkce’de „artik burama kadar geldi“ dedigimiz olay. almanlar bunu „burnuma kadar doluyum“ seklinde ifade ederler ve anlami da „sabrim tasmak üzere, yetti artik!“ demektir.

    - pech gehabt! – sanssizlik oldu..! talihsizlik!

    - ım stich lassen – birisini yari yolda birakmak. „du hast mich total im stich gelassen..! – beni sattin/yari yolda biraktin“

    - auf die füße treten – birilerinin ayagina basmak. türkcede „birilerinin tavuguna kist demek“ gibi bir anlama gelir. farkinda olmadan birsey yaparsiniz ve bu birilerini rahatsiz eder, sonun da da hos olmayan neticelerle karsilasirsiniz.

    - aus den augen, aus dem sinn! – gözden irak gönülden irak!

    - "wenn es dem esel zu wohl wird, geht er auf's eis tanzen." – esek fazla keyiflenince gider buzun üstünde oynarmis!

    - das leben ist kein ponyhof! – hayat bir midilli bahcesi degildir. biz bunu „hayat toz pembe degildir“ seklinde kullaniyoruz. bu deyim sadece hayat icin degil, herhangi baska bir durum icin de kullanilabilir.

    - halt’s maul..! – kapa ceneni..! bu cok kaba bir tabirdir. zira maul hayvan agzi anlamina gelir. alternatif olarak „halt die fresse“ de kullanilir

    - es ist mir wurst..! – wurst bilindigi gibi sosis demektir. bu deyimin anlami “bana fark etmez – umurumda degil“ demektir. „es ist mir einfach wurst was er getan hat“ – „ne yaparsa yapsin umurumda degil“. yalniz burda wurstu ş ile yani wurşt diye söylemeniz gerekiyor ki sokak agzina uygun bir ifade olsun. normal wurst derseniz olmaz.

    - lange rede, kurzer sinn – uzun lafin kisasi..!

    - wer hoch steigt, kann tief fallen – yükseklere cikan sonunda dibi görür. bu deyim hatta rammstein’in deutschland sarkisinda da vardi „wer hoch steigt der wird tief fallen!! deutschland deutschland über allen..!“

    - wer wind sät, wird sturm ernten – rüzgar eken firtina bicer

  • toplu taşıma aracında ön kapıya çok yakın bir amca, inmek için orta kapıya yanaşmaya çalışıyor.

    x: amca ön kapıdan inersin acele etme.
    amcadan cevap : ön kapı yasak. ben sadece devletin koyduğu kuralları çiğnerim. halkın koyduğu kuralları çiğnemem, çünkü onlar halkın iyiliği içindir.

  • dun aksam saatleriydi.
    kapiyi hizla cekip ciktim. arkamdan birileri bagirdi, duymazdan geldim. yesil bi parkam var. onu giymisim sonra farkettim.
    sokak lambalarinin yeni yeni yanmaya basladigi saatler. havaya bir serinlik cokmus ama usumem ondan degil.
    sokagin basinda durup, hangi tarafa gitsem diye dusundum bir an.
    yukari gitsem, nereye ? asagi gitsem, nereye ?
    asagi gittim...
    bildigim bir apartmanin bahcesine girdim. banklarina baktim. elimi cebime atip, cikarken aldigim paketten bir sigara cikarttim.
    -iyi ki gaza gelip birakmamisim lan seni !
    dedim. yaktim.
    gecen arabalara, insanlara baktim.
    herkesin gidecek yeri var demek diye de biraz kahir yaptim.
    sigaramin kullerini bazen yere, bazen havaya biraktim.
    usudum bir hafif ruzgarda, yerimden kalktim.
    izmariti yeminle cope attim.
    yeni yeni yanan isiklara baktim.
    bana isaret ettikleri yerlere dogru adimlar attim.
    arabalar hizla gecti yanimdan, ve insanlar...
    bir yurumek aldi beni, adim ustune adim attim.
    bilmedigim sokaklara saptim, bildigim sokaklarda gozlerimi actim...
    yurudukce, uzerimden yukler attim.
    bir ara hem usudum ama hem bunaldim, parkamin onunu actim.
    yurudukce dagildim, usudukce toparlandim.
    kendimi kalabalik bir carsida buldum.
    oturacak yer aradim.
    cok yoruldum, cok dolastim, cok ugrastim, cok konustum icimden, cok da sus dedim disimdan.
    bir tahta sandalye buldum, bir yuvarlak mermer masa...
    - bir çay !
    dedim;
    -usta !
    icine bir seker attim.
    bir yudum, bir yudum daha...
    derken...
    .
    .
    .
    bunca ezaya iyi geldi cay...

  • akran zorbalığı'na maruz kalmanın berbat bir şey olduğuna inanıyorum.
    çocukken dayak da yesem hep karşılık verdim. bir karşılık verdim iki dayak yedim ama üçüncüsü hiçbir zaman olmadı.

    dövmekten çabuk mu bıktılar yoksa bir gün dayak yemekten mi çekindiler bilmem:)

    öte tarafta hep korkan, çekinen arkadaşlar vardı. bu baskı, onların üzerinde yıllarca sürdü. şu anda bile etkileri var bence üzerlerinde.

    çocukların masum olduğuna; yaşlıların bilge olduğuna inanmam.

    tabii ki çocuğunuza önce öğretmen ile iletişime geçmesini tembihleyin ama onu bir pısırık olarak yetiştirmeyin.

    yoksa ilkokul, lise, askerlik, iş hayatı derken özgüvensiz bir birey olur.

    burada bazıları, bu çocukların ileride barzo olduklarını söylemiş ama öyle bir durum yok! çocuk kavgaları, bir dönem sürer ve biter. sizin burada karar vereceğiniz şey çocuğunuzun geleceğidir.
    ya hakkını korumayı bilen ya da her zaman hakkı yenen biri olacak.

    hiçbirimizin babası anası john dewey değildi tabii ama " sana vurana sen de vur! " cümlesi harika şekilde kurulmuş bir cümledir!

    durduk yere kimseye vurma fakat sana vuranın karşısında da sessiz kalma!

    dipçe-i türkî: üzerinden 32 yıl geçmesine rağmen acısı dinmemiş ve avrupa'nın katil ermenileri görmezden geldiği hocalı katliamı'nda hayatını kaybeden türk kardeşlerimize allah'tan rahmet diler; dünyanın hiçbir yerinde bir daha türk soyundan herhangi bir ülkede böyle katliamlara maruz kalmamamız için inancı, tipi, cinsiyeti, ülkesi neresi olursa olsun tüm türklerin birlik olması gerektiğini bir kez daha hatırlatırım.

  • şarjın kablosu oynamış, %100 beklerken bir baktım %7. evladını kartal kaçırmış fatma girik gibi perişanım şu an..