hesabın var mı? giriş yap

  • aklıma şu hikayeyi getiren olay.

    zenginin biri ölümden ve kabirdeki yalnızlıktan çok korkuyormuş. "öldüğüm geceyi kim kabre girerek sabaha kadar benimle geçirirse servetimin yarısını ona bağışlıyorum" diye vasiyet etmiş. öldüğünde "kim birlikte kabre girip sabahlamak ister?" diye araştırmışlar. kimse çıkmamış. nihayet bir hamal,

    -benim sadece bir ipim var, kaybedecek bir şeyim yok. sabaha kadar durursam zengin olurum." diye düşünerek kabul etmiş.

    vefat eden zengin ile birlikte defnetmişler. sorgu sual melekleri gelmiş. bakmışlar kabirde bir ölü, bir canlı var. "nasıl olsa bu ölü elimizde... biz şu canlı olandan başlayalım" demişler ve hamalı sorgulamaya başlamışlar.

    -o ip kimin? nereden aldın? niye aldın? nasıl aldın? nerelerde kullandın?"

    sabaha kadar sorgu sual devam etmiş, adamın hesabı bitmemiş. sabahleyin kabirden çıkmış.

    - tamam, servetin yarısı senin, demişler.

    - aman, demiş hamal, istemem, kalsın. ben, sabaha kadar bir ipin hesabını veremedim. o kadar servetin hesabını nasıl veririm?

  • kanımca kilit noktası, ders bittiğinde o montlar oradan alınacağı ana denk getirip yüz yüze gelmek. "ben benimkini alayım da sen de seninkini al", gibi. sonra başlasın muhabbet.

  • zeytin ağacı dizisi hakkında yapılan bir röportajda “oynadığınız karaktere benziyor musunuz” sorusuna evet cevabı vermiş.

    tubacım bebeğim sen zaten herhangi bir karakteri oynamıyorsun, sen oynamıyorsun, sen hep kendinsin, karakter yaratmak gibi bir yeteneğin yok senin üzgünüm. çok don yağı gibisin ama evet çok güzelsin.

  • fetocu olarak anılmaktan son anda yırtanların daha bir çılgınca (işemeli sıçmalı) kutladığı, kutlayacağı; alakası olmayanların ise tamamen nötr (noluyoruz amk tadında) kaldığı, kalmaya devam edeceği gün.

  • eşimdi.

    o anlatırken sessiz sessiz gözlerinin içine bakıp işte bu dedim. evleneceğim kız bu.

    5 * yıllık ilişkimiz boyunca bir kez olsun pişmanlık duymadım.

    zarar gelmez olum bu tiplerden, aslında en korktuğun tip böyle ağzımdan laf kaçırır mıyım diye sinsi sinsi takılıp foyası sekizinci dokuzuncu görüşmede belli olandır sen onla dalganı geç.

    p.s : itiraf edeyim bizimkisi avukat olduğundan bayağı konuştu ama :)

  • bunların tailored access operations denilen seçkin hacker takımları da varmış. takip ettikleri kişilerin internetten laptop vs. alışveriş yapmaları durumunda, kargoyu önce kendileri teslim alıp malware yada takip programları yükleyip, bilgisayarları uzaktan kontrol edebiliyorlarmış. özellikle dell'in bu konuda başı ağrımıştı.

    tabii avrupa'yı dünyaya bağlayan fiber optik kablolara müdahale etmek, huawei'yi hacklemek ve devletlerin değerli bilgilerine sızmak gibi işleri de yapmışlar.

    adamlar hdd ve taşınabilir disk üreticileri için bile, ayrı ayrı malware programları yazmış lan.

    (bkz: western digital) (bkz: seagate) (bkz: samsung) (bkz: maxtor)

    bak daha facebook, twitter, gmail, yahoo ve youtube gibi mecralardaki başarılı faaliyetlerini saymadım.

    tabii bunlar eski bir tao çalışanının ve kurt gazetecilerin 'iddiaları'.

    entry'i dell marka dizüstüyle girmem de ayrı bir ironi oldu.