hesabın var mı? giriş yap

  • anılarım, adeta bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti gitti sanki. internetle ilk tanışmamda karşıma çıkan arama motoru altavista'ydı. erciyes gibi karlı bir dağ vardı arka planında hatırladığım kadarıyla. usb bellek bir tarafa, cd nedir onu bilmiyorduk. ödevleri diskete atıyorduk. 2 mb bile değildi hafızası, a sürücü vardı bilgisayarlarda.* sene 99' filan olması gerek.

    sonraki yıllarda kendi bilgisayarım olmuştu. messenger ile tanıştık. ahh o msn'li yıllar... winamp'tan laf soktuğumuz, ekranı titrete titrete bir hâl olduğumuz, webcam başında sabahladığımız zalım yıllar. ayça_22 oturum açtı.

    dünyadaki bütün gençlerin toplandığını düşündüğüm bir myspace dönemi vardı ki benim yakalayabildiğim kadarıyla sosyal platformların atasıydı. blackberry çılgınlığı dünyayı sarmıştı mesela o yıllarda... sahiden ne asil telefondu yahu.

    eskilerin yahoo'sunu bıraktık da niye google kullanıyoruz diye kendime sormuşumdur hep. tam olarak bu dönüşümün ne zaman gerçekleştiğini hatırlamıyorum kendi adıma. cevabını da bulmuş değilim. videonun akışında da google, bold pilot gibi 2005'ten sonra depara kalkmış gerçekten.

    2008 sonrasında da sosyal medya interneti esir almış göründüğü gibi.

    bu arada zararlı diye bizim devletin erişimi engellediği wikipedia, 2019 yılı itibariyle dünyanın en çok ziyaret edilen 5. sitesi konumunda. bilgiden bu kadar korkmayın! tedbirimizi aldık gerçi; grande vpn, grande muchos wikileaks !

    video bitmeye yakın son sıradan listeye giren site, 2020'li yıllara büyük bir gözdağı vermiş sanki.* şu dünyada beş yıl sonra zirvede olursa şaşırmam.

    not: baidu'nun ne olduğunu google'a sormak, 21. yüzyılda çinlilere yapılabilecek en büyük hakaret sanırım. ki ben bunu yaptım. allah affetsin artık.*

  • gözlerim çok güzeldir.

    gerçekten güzeldir. babam karaçaydı. kendi gözleri kahverengiydi ama genetik mirasını bana ve kızkardeşime devretmişti rahmetli. şimdi beyazından çok mavisi olan oyuncak bebek gözleri gibi gözlerim var. gözlerimi o kadar çok severim ki hayatta çok çok istediğim bir şey olursa şöyle derim ekseriyetle: "bunun için gözlerimin rengini bile verebilirim."

    uzun ve düzgün bacaklar bunlardan biridir mesela... ya da iri göğüsler... ya da elmacık kemikleri ve çıkık bir çene... pürüzsüz bir ten... bembeyaz inci gibi dizilmiş dişler...

    güzel olmadığımın farkındayım ve bu değiştirebileceğim bir şey değil. 34 yaşındayım. boyum 153 cm. 42 kiloyum. bu, kalabalıkların içinde kaynayıp gidecek varlığı istesem de geliştiremem. elbette bir kaç operasyonla elmacık kemiklerimi ve çenemi doldurtabilir, dişlerimi yaptırabilir, göğüslerimi büyütebilirim. ve size bir şey söyleyeyim mi, çok da güzel olurum o zaman... ama içime sindiremem. çünkü onca operasyonu yaptırdıktan sonra herkes güzelleşir zaten. birbirimizin kopyası androidler olarak geziniriz ortada. ayrıca her ne kadar zaman zaman canımı sıksa da sırf güzel olmak için bunca acıya katlanmayı da gururuma yediremem açıkçası...

    off ne bileyim...

    güzel değilim ben, 0-5 yaş dönemini saymazsanız da hiç bir zaman güzel olmadım... muhtemelen hiçbir zaman da olamayacağım. ama bunun bilincinde olmak beni "olgun" ya da "akıllı" yapmıyor. sadece daha mutsuz yapıyor. çünkü eğitimi, kültürü, sosyal statüsü ne olursa olsun, kadın dediğin güzel olduğunu düşünmek istiyor. ve bir kez güzel olmadığınızı anladığınızda artık dönüşü olmuyor. bildiğiniz bir şeyi silemiyorsunuz...

    güzel olmayan ve bunun farkında olan kadın hayata biraz kırgındır... yani, ben öyleyim en azından...

  • -456 buyrun.
    -istanbulda oturan japon bir arkadaşımın telefon numarasını öğrenebilir miyim??
    -tabi buyrun-
    -yoshimitsu tabakasan
    -kodlar mısınız acaba
    -tabi. şimdi bi kare var içinde güneş gibi birşey var.......

  • valla bence sanki böyle daha iyi.hükümet falan da kurulmasın..
    tayyip olur da erken seçime gidilirse, akp daha fazla oy kaybetmesin diye lak lak konuşamıyor..
    kavga yok gürültü yok eskisi kadar. kafa rahat amk..

  • kaan'a çektiği şut için kızmak futbol cehaletidir. tüm takım neredeyse 18 içinde kalmış ve kaptırılacak top kontraya sebep olur. böyle pozisyonlarda atak sonlardırma tercih edilir ve bu yüzden de gol olursa süper gol olsun, olmazsa da dışarı çıksın vurusu tercih edilir. buna altyapı eğitimi deniyor.

  • benim çok sevdiğim arkadaşımdır.

    turgut özal zamanında bulgaristan'dan ailesiyle birlikte göçüp gelmiştir buralara.

    maddi imkansızlıklardan dolayı liseye başlayamaz ve kaynakçı çırağı olarak bmc'ye girer. bir kaç sene sonra sonra bmc'de kaynakçı olarak çalışırken liseyi açıktan okumaya başlar. liseyi bitirdikten sonra üniversite sınavına girer ve 2 yıllık makine bölümünü kazanır. ailesi "sen artık çalışma, okuluna odaklan. biz seni okuturuz" diyerek ellerinden gelebilecek en büyük desteği verirler.

    2 yıllık makine bölümünü başarıyla bitirdikten sonra, dikey geçiş sınavına girer ve dokuz eylül üniversitesi makine mühendisliği bölümünü kazanır. işte üniversiteye girdiği sene 25 yaşındadır bu ellerinden öpülesi arkadaş.

    peki sonra ne mi oldu? mezun olduktan sonra askere gidip geldi ve kaynakçı olarak girdiği bmc'ye mühendis olarak geri döndü. daha sonra isveç'te yaşayan başka bir bulgaristan göçmeni kız bulup evlendi. şimdi isveç'te ikamet etmekte olup volvo'da çalışmaktadır.

    aklıma suriye göçmenleriyle bulgaristan göçmenlerini kıyaslamaya çalışan şorololar geldi de... neyse lan gülüp geçiyorum.

    edit:başlıktaki yeniden yazısını anca farkettim. neyse dursun şu ibretlik hayat hikayesi.

  • "nasıl olsa birisi yardım eder, bir dünya insan var" mantığına büründüren psikolojik etki. ilginçtir ki bu etkiden haberi olan kişiler olaya müdahale konusunda eskisinden daha aktif oluyorlar çünkü o kişiler "ben de nasıl olsa birisi yapar diyenlerden sadece biriyim ama kimse yardım etmeyecek" diye düşünürler. mümkün olduğunca herkesin bu etkiden haberdar olması çok önemlidir. tabii ki yardım edilecek kişiye (bilinci açıksa)de büyük iş düşüyor. örnek verecek olursak; yolda yürürken düşüp bacağınızı kırıyorsunuz ve ambulans lazım. sokakta "biri ambulans çağırsın" diye bağırmak yerine oradaki herhangi birine işaret ederek ya da "kırmızı tişörtlü, ambulans çağırır mısın?" diyerek sorumluluğu tek bir kişiye yüklerseniz yardım alma ihtimaliniz büyük ölçüde artacaktır.

  • amk şöyle ilanlarda eşşek kadar "kargo bedava" yazmıyorlar mı, ifrit oluyorum.

    30 bin lira verip bisiklet alıyorum, kargo bedava diyon hacı ya. vereyim 200 lira daha sus.